Enstitü bünyesinde 195, Olur'un Keklik Mahallesi'nde ise 89 'Doğu Anadolu Kırmızısı', 'Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Projesi' kapsamında korunuyor. Enstitü Müdürü Dr. Şerafettin Çakal, "DAK, değişen dünya düzeni, küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan mevsimsel değişimler, yem kaynaklarında iniş- çıkışların yaşandığı günümüzde halen ve geleceğin vazgeçilmez hayvan ırkı olma niteliğini devam ettirecek konumda" dedi.

Bilimsel araştırmalara göre, 3 bin 500 yıldır başta Erzurum ve Kars olmak üzere Doğu Anadolu Bölgesi'nin kuzey kesimlerinde yaşayan sığır cinsi 'Doğu Anadolu Kırmızısı'nda yok olma tehlikesi baş gösterince koruma amaçlı çalışma başlatıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü'nce 2005 yılında başlatılan 'Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Projesi' kapsamında bölgedeki az sayıda DAK cinsi sığır, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Olur ilçesine bağlı Keklik Mahallesi'nde korumaya alındı. DATAE korumasındaki DAK sığırı sayısı, 198'e ulaşırken, Keklik Mahallesi'ndeki hayvan sayısı ise 89'a çıktı. 

'ANALIK YETENEĞİ YÜKSEK'

Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Şerafettin Çakal, Pasinler ilçesindeki istasyonunda korumaya alınan DAK cinsi sığırların 198 başa ulaştığını belirtti. Olur'un Keklik Mahallesi'nde korumanan DAK sığırlarının sayısının da 89 olduğunu kaydeden Çakal, bu konudaki çalışmaların hassasiyetle yürütüldüğünü söyledi. 'Doğu Anadolu Kırmızısı'nın yapılan araştırmalara göre, 3 bin 500 yıllık geçmişinin olduğunu belirten Çakal, şöyle konuştu: 

"Başta Erzurum ve Kars olmak üzere Doğu Anadolu Bölgesi'nin kuzey kesimlerinden menşe alıp, bu bölgede yaygınlık göstermektedir. Kanaatkar oluşu, marjinal alanların değerlendirilmesine elverişliliği, hastalık ve zararlılara karşı mukavemetliliği gibi özellikleri bu ırkın ekonomik yetiştiricilik niteliğini ön plana çıkarmaktadır. Irkın önemli bir gen kaynağı ve yapılacak ıslah çalışmalarına uygun materyal oluşu gibi özellikleri bilhassa kuraklık gibi bazı çevresel olayların yaşandığı dönemlerde daha çok ön plana çıkmaktadır. Bu ırk, bakım ve besleme şartlarına bağlı olarak ergin erkeklerin yaklaşık 600 kilogram canlı ağırlığa ve aynı zamanda yaklaşık 1000 grama kadar günlük canlı ağırlık artışına erişme potansiyeli yanında, et kalitesiyle de iddialı bir konumdadır. Diğer yandan yaklaşık yüzde 4 yağlı, günde 10-11 kilogram süt verimiyle civil peynir, tere yağı ve tam yağlı peynir gibi yerel süt gıda ürünlerinin üretimine önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. 'Doğu Anadolu Kırmızısı' ırkı doğurganlık ve döl verim kabiliyeti bakımından yüksek puan dereceli bir seviyededir. Zira doğum güçlüğü gibi buzağı ve ana kayıplarına yol açabilecek durumlara karşı oldukça toleranslı olması nedeniyle dünyada tanınan yabancı menşeli ırklarla melezleme imkanlarına uygun bir yapıdadır. Böylece yörede oluşturulabilecek ticari melezleme çalışmalarında önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Diğer yandan analık yeteneğinin yüksek olması buzağı ölümlerini azaltmakta ve böylece bu alanda ekonomik kayıpları azaltabilecek bir niteliktedir." 

‘VAZGEÇİLMEZ HAYVAN IRKI’

Son yıllarda birçok nedene bağlı olarak sayısı azalan DAK cinsi ırkın, Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü'nün 'Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Projesi' kapsamında korumaya alındığını belirten Şerafettin Çakal, "Bu hayvanlar, enstitümüz yanında Erzurum'un Olur ilçesine bağlı Keklik Mahallesi'nde, yetiştirici elinde yürütülen projelerle de korunmaktadır. Değişen dünya düzeni, küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan mevsimsel değişimler, yem kaynaklarındaki manidar iniş çıkışların yaşanmaya başlandığı günümüz dünyasında halen ve geleceğin vaz geçilmez bir hayvan ırkı olma niteliğini devam ettirecek konumdadır" dedi. 

Öte yandan Vali Okay Memiş, Pasinler ilçesindeki istasyonda korumaya alınan DAK cinsi sığırları inceledi. Enstitü Müdürü Dr. Şerafettin Çakal'dan bilgi alan Vali Memiş, saf ırk olan hayvanların genlerinin de koruma altında olduğunu kaydetti.