Gençler arasında en çok karşılaşılan davranışlardan ve bu konuda tüm ailelerin ortak endişesi olan şeylerden birisi çocuklarının kendine zarar vermesidir. Kendine zarar vermek aslında gizli bir zihinsel acının dışa vurmudur. Zihinsel ağrıları artık başa çıkılamayacak bir düzeye ulaştığında çocuklar kendi kendilerine zarar vermeye veya kendine zarar vermenin başka biçimlerini bulmaya çalışabilirler. Bazı çocuklar bu tür acılarla veya zorluklarda baş etmek için daha olumlu yollar bulabilirlerken, bazıları kendine zarar verme veya madde kullanımı da olmak üzere olumsuz baş etme yollarını arayabilirler. Örneğin; vücudun belirli yerlerinde hasar bırakacak kesme, kanatma, yolma vb. gibi davranışlar en sık karşılaşılan davranışlar arasındadır. Zihinsel ağrı artan stresin, travmatik olayların, incinmiş duyguların, akran zorbalıklarının, terk edilmenin veya diğer faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir. 

Peki çocuklar aslında neden kendilerine zarar verirler? 

Aileler ve etraftaki diğer bireyler tarafından anlaşılması kolay olmasa da kendine zarar verme, yapan birey için bir anlam taşımaktadır. Çünkü kendine zarar veren çocuk temelde kendini zihinsel acılarından arındırmaktadır. Yani çocuk bu davranışı duygu durumunu düzenleme yolu olarak kullanmaktadır ve bu davranışın sürekliliği sağlandığında, bedenin verdiği kimyasal reaksiyonlar, davranışı bağımlılık haline getirdiğinden, davranış pekişip çözüm gibi görünmeye başlamaktadır. Eğer çocuklar sorunlarıyla, ağrılarıyla bu şekilde başa çıkmayı öğrenirlerse alternatif başa çıkma yollarını bulmakta zorlanabilirler. Kendine zarar veren bir çocuk üzüldüğü zaman, bu davranışa bir süre sonra otomatik olarak yönelebilir, tıpkı sigara ya da alkol kullanan bireylerin stresle baş etmek için hemen sigara ya da alkole yönelmesi gibi.
Diğer taraftan, bu konuda ailelerin akıllarındaki sorulardan bir tanesi de çocuklarının dikkat çekmeye çalışıyor olabileceğidir. Eğer çocuklar görülebilecek yerlerini keserlerse ve yaralarını gizleme konusunda özen göstermezlerse muhtemelen bilinçli veya bilinçsiz olarak acı çektiklerini bildirmeye çalışıyor olabilirler. Hatta bu davranışı dikkat çekmek için yapan çocuklar çoğu zaman ailelerinin önünde kendilerine zarar verirler ya da kendilerine zarar vermekle tehdit ederler. Aslında bu da yardım için ailelere yalvardıklarını göstermektedir. Ek olarak yine bu davranış bazen akranlar arasında ilgi odağı olmak için de yapılabilir. Örneğin çocuk yalnızken değil ama akranlarıyla zaman geçirirken kendine zarar veriyorsa yine altında ilgi odağı olmak ya da gruba kabul olma amaçları yatabilir. Diğer taraftan, çocuk, kesiklerini veya kendine verdiği zararı uzun süredir saklıyor ve bundan kimseye bahsetmiyorsa muhtemelen sorunlarıyla yalnız başına mücadele etmek istediği ve bunu kesinlikle ilgi için yapmadığı söylenilebilir.
Çocuklardaki bu davranışı görmezden gelmemek çok önemlidir ancak bu davranışı çocuğa utanılacak bir şey yapmış gibi isimler koyarak anlatmak onu kendine kızmasına sebep olacak duygulara sokacağından, kendine daha fazla zarar vermeyi arzu edebilir. Aynı şekilde çocuğa “yapma şunu artık” demekte aynı etkiyi gösterecektir. Bu noktada davranıştan çok, çocuğun geçtiği zor dönemi anladığınızı göstermek ve ona yardım etmek için beraber bir yol bulmaya çalışmayı önermek yapılabilecek en doğru yaklaşımlardandır.  Genelde gençlere her ne kadar sorunlarının ne olduğu sorulduğunda “hiçbir şey” diye yanıt verseler de, sabırlı olmak gerekir çünkü birçok genç kendilerini açma konusunda isteksizdir ve özellikle ailelerine karşı kendilerini açarken daha da zorlanabilmektedirler. Bunun sebebi anlattıkları takdirde güçsüz görünebileceklerini düşünmeleri, problemlerinin küçümsenmesi veya yanlış anlaşılma korkusu olabilir. İster aileden birisi ister bir arkadaş, isterse bir terapist olsun rahatça konuşabilecekleri birilerinin olması çok önemlidir. Bu konuda yardım almak için bir terapist aranırken dikkat edilmesi gereken en önemli şey; terapistin, çocuğun rahat hissedebileceği ve kendini kolay bir şekilde ifade edebileceği birinin olmasıdır.

Özetle;
KENDİNE ZARAR VERME DAVRANIŞININ NEDENLERİ


Aileler ve başkaları için anlamak zor olsa da, kendine zarar verme davranışı yapanlar için anlam ifade etmektedir. Kendine zarar verme davranışının nedenlerini açıklayan bir görüş; dayanamadıkları  duygusal acıyı daha kabul edilebilir bir fiziksel acıya yönelterek kendilerine zarar verdikleri şeklindedir. Kendine zarar verme davranışı gençlerde öfke, kaygı, hayal kırıklığı gibi duygular sonrası ortaya çıkmakta ve kendine zarar verdiklerinde bir rahatlama hissi duyduklarını ifade etmektedirler. Yani bu durumu bir şekil duygularını düzenleme yöntemi olarak kullanmaktadırlar. Ancak bu rahatlama olumsuz bir başa çıkma yoludur. Gençler kendine zarar verme davranışını bir kez yapmaya başladıkları zaman davranış pekişir, çözüm gibi görülmeye başlanır ve  sıklığı artar.

Aynı zamanda kendini dışlanmış, kötü olarak algılayan ve yaşamalarında olup biten olumsuzluklar nedeniyle hiç bir şey hissedemediklerini düşünenler bir şeyler hissedebilmek için kendilerine zarar verebilmektedirler.

Birey bazen heyecan ve coşku yaratmak amacı ile kendine zarar verebilir. O zaman bu davranış diğer nedenlerle olduğunun aksine yalnızken değil, akranları ile birlikte olduğu zamanlarda ortaya çıkar. Bu davranışlarda intihar niyeti olmasa da, kendine zarar verme davranışı gösteren gençlerin intihar riskleri diğerlerinden fazladır.

TEDAVİ

Kendine zarar verme davranışını tedavi etmek için öncelikle saptamak gerekir. Gizli yapılması nedeniyle aileler uzun süre fark edemeyebilirler. Ancak eğer ergen çocuğunuzda; nedensiz yara izleri, iyileşmeyen yaralar varsa, gittikçe sosyal olarak içe kapanıyor, soyunma odalarında, başkalarının yanında kıyafet değiştirmek istemiyorsa, iğne, ataç vb şeyleri elinde sık görüyorsanız, sıcak havalarda bile uzun kollu giyinmekte ısrar ediyorsa şüphelenmek gerekir.

Çocuğun kendine zarar verdiği fark edilirse, çocuk bunun bir kerelik bir şey olduğunu söylese bile yardım almak gerekir. Çünkü bu durum ciddi bir psikiyatrik hastalığın belirtisi olabilir ve önemli bir sorundur. Gencin öncelikle bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir.

Tedavide gence baş edemediği, rahatsız edici öfke, kaygı, red edilme gibi duyguları ile baş etmeyi öğretmek için uygulanan terapiler önemlidir. Bilişsel Davranışcı Terapiler bu anlamda yardımcı olacaktır. Sorun aile içi ilişkilerden kaynaklanıyorsa aynı zamanda aile terapisi verilerek tedavi edilir. Aileler tarafından anlaşılması zor olan bu davranışın tedavisinde, ailenin bu durumun sorun olduğunu ve çocuğun kendiliğinden durduracağı bir davranış olmadığını anlaması, çocukla empati yapabilmesi tedavi için değerli bir destek olacaktır.  İlaç tedavileri ise özellikle eşlik eden durumun tedavisi için uygulanır ve ilaçlarla birlikte yapılan psikoterapiler oldukça başarılı sonuçlar sağlar.

Dr. Fatma ÖZDEMİR

www.dr-fatmaozdemir.com

EMDR MSc Uzm Kl Psk Psikoterapist

Çocuk Ergen Çift Aile İlişki Danışmanı Eğitim Uzmanı