Demokratik toplumlarda kişilere tanınan hürriyetler, Jellinek'in artık klasikleşen ve genellikle benimsenen sınıflandırması ile, negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif statü hakları diye üç büyük kategoriye ayrılır:

Negatif statü hakları, bireyin özgürlük alanıdır. Devlete bu alana müdahale etmemek gibi pasif bir rol düşer. Örneğin; kişi dokunulmazlığı, din ve vicdan hürriyeti, konut dokunulmazlığı gibi özgürlükler bu gruba girer.

Pozitif statü hakları, bireyin devletten bazı hizmetlerde bulunmasını istemesi sonucu doğmuştur. Devletin burada belli bir tür davranışta bulunması gereklidir. Örneğin; sosyal güvenlik hakkı, eğitim hakkı, konut hakkı...

Aktif statü hakları ise, bireye siyasal hayata katılma ve yönetimde söz sahibi olma yetkisini verir. Bu gruba, seçme ve seçilme, siyasi parti kurma veya siyasi parti üyesi olma gibi haklar girer. Bu hak kategorileri, içerdikleri hakları dikkate alarak, sırasıyla; koruyucu haklar, isteme hakları ve katılma hakları da denilmektedir.

Bunların yanında farklı sınıflandırma girişimleri de olmuştur. Tarihten gelen geleneksel bir ayrıma göre haklar "sivil (kişi hak ve hürriyetlerinin bir kısmını ifade eder) ve siyasal haklar" ile "iktisadi, sosyal ve kültürel haklar" şeklinde ikiye ayrılmıştır.

Yine bir başka tipolojiye göre, sivil ve siyasal haklar; kişisel haklar, hukuki haklar, sivil haklar ve siyasal haklar olarak dört ana gruba ayrılır. İktisadi, sosyal ve kültürel haklar ise; geçim hakları, iktisadi haklar, sosyal haklar ve kültürel haklar olarak sınıflandırılmaktadır. Bu tasnif girişimlerini çoğaltmak mümkün. Ancak bir ayırım daha var ki, bu ayrım hak ve özgürlüklerin tarihsel oluşum sırasını esas alır.

Birinci kuşak haklar, en temel kişi özgürlüklerini ve siyasal hakları kapsar. Bu haklar, Amerikan ve Fransız devrimlerinden doğmuşlar. İkinci kuşak haklar ise çalışan kesimlerin XIX. yüzyılın ikinci yarısında şiddetlenen mücadelelerinde, özellikle siyasal haklar ve iktisadi taleplerin ön plana çıkmasıyla ortaya çıkmış: "Seçme, seçilme ve siyasal örgütlenme hakları, çalışma olanaklarının düzeltilmesi, iş olanaklarının yaratılması, toplumsal güvenliğin sağlanması, sendika ve grev hakları gibi..." 

Bu hakların elde edilmesinde bir kolektif mücadele vardır ve gerek siyasal, gerekse sosyal haklar, örgütlenme ve toplu eylem haklarını içerir. Üçüncü kuşak haklar ise dayanışma haklarıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında beliren nükleer teknoloji tehlikesi ve nükleer yayılmanın insanlığı tehdit eder bir boyuta ulaşması sonucu ortaya çıkmıştır. Bu kategoriye, çevre hakkı, gelişme hakkı, barış hakkı ve insanlığın ortak mal varlığına saygı hakkı girer.