Türkiye Cumhuriyeti tarihinde referandum, nam-ı diğer halk oylaması sandığı altı kez kuruldu. Altı referandumun beşinden evet yalnızca birinden hayır sonucu çıktı. Bunlardan ilk ikisi askeri darbeler sonrası hazırlanan Anayasaların oylanması için gerçekleştirildi. 1987 yılında 12 Eylül darbesi sonrası siyasi olarak yasaklı durumda olan siyasetçilerin politikaya dönüp dönmemesi oylandı. 1988 yılında ise yerel seçimlerin bir yıl erkene alınması konusunda halk oylamasına gidildi. Tarihler 2000’li yılları gösterdiğinde ise Türkiye iki referandum daha geçirdi. 2007 yılında Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi başta olmak üzere Anayasa’nın bazı maddeleri değiştirildi. 2010 yılındaki referandumda ise Anayasa’daki en kapsamlı değişikliklere gidildi. Bu yazımda sizleri 16 Nisan 2017 referandumu öncesinde Türkiye’nin yakın geçmişine götürerek, birlikte referandum tarihinin perdelerini kısa süreliğine aralayacağız. 

    

“Türkiye’nin İlk Referandumu”

27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen askeri darbe ile on yıllık Demokrat Parti iktidarı son buldu. 27 Mayıs askeri müdahalesi sonrasında başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzere devlet ve hükümet ileri gelenleri tutuklandı ve TBMM kapatıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Milli Birlik Komitesi oluşturularak başkanlığına Orgeneral Cemal Gürsel getirildi. 28 Mayıs 1960 tarihinde ise yeni hükümet kuruldu. Gürsel aynı gün yaptığı açıklamada yeni bir Anayasa hazırlanması çalışmalarına başlayacaklarını belirtti. MBK’nın 13 numaralı tebliği ile yeni bir Anayasa hazırlanması için Sıddık Sami Onar başkanlığında profesörlerden oluşan bir ilim heyeti kurulduğu basına yansıdı. 

27 Mayıs’ın birinci yıldönümünde ise Anayasa Kurucu Meclis tarafından 261 oy ile (2 ret oyu) kabul edilmiştir. Yeni Anayasa’nın halkoyuna sunulabilmesi için tek bir engel kalmıştı. Siyasi faaliyet yasağı.  22 Haziran 1961 tarihinde siyasi faaliyetler serbest bırakılarak açık hava toplantılarının il ve ilçe seçim kurullarınca tespit edilecek yerlerde eşit olarak yapılacağı belirtildi. Ancak bu pek mümkün olmadı. Hükümet ve siyasi partilerin büyük çoğunluğu evet kampanyasını geniş bir biçimde sürdürdüler. “Anayasa Evet Mitingi” ilk olarak 3 Temmuz 1961 tarihinde gerçekleşti. Süreç içerisinde MBK üyeleri yurt gezileri düzenlediler. Cemal Gürsel de radyoda yaptığı konuşmalarda neden evet oyu verilmesi konusunda seçmenleri ikna etmeye çalıştı. Ayrıca evet kampanyasında afişler ve pusulalar da yer aldı. Hayır propagandası fiili olarak pek mümkün olmadığından özellikle bazı kelimeler bu propagandanın malzemesi haline geldi. “Hayır deyin hayırlı olsun”, “Gözlerimin içine bak ne dediğimi anlarsın”  “Demli Çay” (Hayır oyu rengini çağrıştırması bakımından). Süreç içerisinde fısıltı propagandası da yerini almıştır. Hatta öyle ki referandum kelimesi yasaklanmış, yerini halk oylamasına bırakmıştır. Rivayet edilen hikâye şöyledir; Referandum isimli bir Amerikalı Türkiye’ye gelecekmiş, halk seçimde evet derse hükümet idareyi ona bırakacakmış”.

Yaklaşık iki hafta süren propaganda süreci sonrasında Türkiye sandığa gitmiştir. Oy verme süresi bir düzenleme ile dört saat uzatılmış, sabah saat 05.00’da başlayan oy kullanma saat 19.00’da sona ermiştir. Yapılan oylama sonucunda halkın % 61.7’si evet derken %38.3’ü hayır demiştir. 

“1982 Referandumu”

Türkiye’de ikinci referandum ise 1961 yılından tam 21 yıl sonra yine bir askeri darbe sonrası gerçekleşti. Emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşen 12 Eylül 1980 tarihindeki darbeden birkaç gün sonra 17 Eylül’de Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren tarafından düzenlenen basın toplantısında geçici Anayasa’nın derhal hazırlanacağı kamuoyu ile paylaşıldı. Askeri yönetim tarafından yeni Anayasa’nın hazırlanma yetkisi Danışma Meclis’ine bırakıldı. Halkoyuna sunulması öngörülen Anayasa 20 Ekim 1982 tarihinde açıklandı. 

Yeni Anayasa’nın propaganda sürecini bizzat Kenan Evren üstlendi. Evren her fırsatta yaptığı açıklamalarda Anayasa’ya kefil olduğunu söylüyor, “12 Eylül öncesine dönmek istemeyen evet der” diyordu. Bu süreçte evet kampanyası rahat bir şekilde yürütülürken hayır istenmeyen bir kelime halini almıştır.  Şöyle ki oy pusulalarında evet ve hayır yerini “kabul ve redde” bırakmıştır. Oy pusulasında Hayır’ın rengi mavi olduğu için bu renk dönem boyunca leh ve aleyhteki propaganda malzemelerine maruz kalmıştır. 

Türkiye bu kez referandum sandığını 7 Kasım 1982 tarihinde kurdu.  Zarfların oldukça şeffaf görüntüsü de 1982 referandumunda akıllarda kalan hatıralardan birini oluşturdu. Netice itibariyle Anayasa oylamasından % 91.4 evet, % 8.6 oranında hayır çıktı. 

“Özallı Yıllar ve 1987-1988 Referandumları”

Türkiye’de üçüncü referandum 1982 Anayasası’nın siyasi parti liderleri ve yöneticileri için ön gördüğü 10 yıllık siyasi yasakların kaldırılması için 6 Eylül 1987 tarihinde gerçekleşti. Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit 12 Eylül sonrası siyaset yasağı sebebiyle siyaset yapamıyorlardı. Meclis bu yasakların artık devam etmemesi gerektiğini düşündüğünden bu konuyu halkoyuna sundu. 

Bu kez propaganda sürecinde iktidar Hayır’dan yana, muhalefet ise Evet’i destekliyordu. Süreç içerisinde dikkat çeken propaganda faaliyetinin Başbakan Turgut Özal’dan geldiğini söyleyebiliriz. Turgut Özal Yalova’da bir bot içinde gazetecilerle görüşme yaptığı esnada bindiği botu sahile sürerek hayır kampanyası yapması basında “plaj politikası” manşetleriyle yer aldı. Evet kampanyasını yürüten liderler de ellerindeki imkanlar ölçüsünde halka gittiler. Bu dönem siyasi üslup açısından oldukça eleştirilmiştir. 

Referandum sonucunda %50.1 yasakların kaldırılması, % 49.9 ise yasakların devam etmesi sonucu çıktı. Süleyman Demirel referandum sonrasında yaptığı ilk açıklamada “bir devle yarıştık” dedi. 

25 Eylül 1988 tarihinde ise yerel seçimlerin bir sene öncesine alınmasına dair Anayasa değişikliği referandumunda %65 hayır %35 evet oyu kullanıldı. Böylece Anayasa değişikliği reddedilmiştir. Dönemin Başbakan’ı Turgut Özal’ın seçimlerde “belirli bir yüzdelik dilimin altında sonuç çıkarsa giderim” çıkışına basın  “ne kırmızı yandı ne yeşil Başbakan kalıyorum dedi” şeklinde cevap verdi.

“2007 ve 2010 Referandumları”

2007 yılının 21 Ekim’inde yapılan halk oylaması mevcut Anayasadaki bazı maddelerin değişmesiyle parlamenter sistemde köklü değişiklikler yaptı. 14 Ekim tarihinde propagandalar başlamış, siyasi partiler 20 Ekim tarihine kadar faaliyetlerine devam etmiştir. Yapılan oylama sonucunda %69 evet oyuna karşılık %31 hayır çıktı.  Halk oylamasına katılım ise %67.54 dür. Bu referandumda seçmen katılımının düşüklüğü gözlerden kaçmadı.

Değişen maddelere baktığımızda şüphesiz en dikkat çekeni Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesidir. Bunun yanısıra iki kez Cumhurbaşkanı seçilme hakkı, Cumhurbaşkanlığı görev süresinin 5 yıla indirilmesi, seçimlerin beş yerine dört yılda bir yapılması ve Meclis’te seçimler dâhil tüm oturumların 184 milletvekili ile açılması kabul edildi.  Anayasada 26 maddelik bir değişikliğin yapılmasını öngören değişiklik paketi ise 12 Eylül 2010 tarihinde halkın oylamasına sunuldu. Referandum sonucunda %57.883 evet, %42.117 hayır oyu çıkarak değişiklik paketi kabul edildi.