Geçmiş Olsun Türkiyem

Abone Ol

Toplum hayatını derinden etkileyen olaylardan biri olan depremde Türkiye çok büyük bir acı yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Bu travma atlatılır mı? Çocuklar, her yaştan insanlar normal hayatlarına dönebilir mi? Özellikle depremi yaşayan çocuklar, aslında psikologların bile çaresiz kalacağı derin bir travmayla karşı karşıya.

Işıksız kalmış evlerde hayali gölgeler. Kayıplarının ardından sönen ocaklar, Geride yaşlı gözler, acının daralttığı kalplerini susturmaktan acizler. Çünkü acı gidenin değil, kalanın hikâyesidir.

Kelimelerin sustuğu an; yirmi bine yakın yiten can, yüz bine yakın yaralı,  altı bine yakın yıkılan bina; 3 ay önce yapılan binaların, hastanelerin yıkılması, havaalanı pistinin zarar görmesi, deniz seviyesinde, fay hattı üzerinde kurulan yerleşim alanları ciddi bir ihmali işaret ediyor. Kurallar, yasalar var yeterli-yetersiz ama belli ki uygulama ya da kontrolde sorun var.

Geçmiş olsun! Ama geçmez, tekrar tekrar yaşanır; ölümler, maddi-manevi kayıplar devam eder. Milli servet, gayrı safi milli hasıla düşer. Her afette ülke maddi-manevi kayıplar yaşar ve üstü örtülür. Bilen susar, bilmeyen umursamaz. Birkaç müteahhite dava açılır, uzayan yasal süreç adliye çalışanlarının zamanını çalar. Ülke; gelişimine, bilimde, teknolojide ilerlemeye odaklanmak yerine birilerinin bozduğunu, yapmakla zaman kaybeder.

Diğer ülkeler ve gelen görevliler binaların, yerleşim alanlarının çarpıklığına tanık oldular. İhmalkârlığın boyutunu gördüler. Siyasiler siyasetle rahatladılar. Siyaset bilim dalıdır bizde politikacı var haliyle politikanın Fransızca anlamı “yalan”dır.

Gelişmiş toplumlarda, binalar yıkılmıyor, yapacağı merdivenin dahi ölçüsü var, kurala uygunsa inşaata onay verilir. Kısaca yasaları, kanunları, koşulsuz uygulamak, demokrasiyi egemenliği ve hatta cumhuriyeti korumak, bilim ve teknoloji alanında ilerlemekle mümkün.

Ülkenin geleceği adına; ekim alanlarına, dere yataklarına, fay hatlarına yerleşim yapılmasına, doğanın tahrip edilmesine taviz verilmemeli. İmar planında konuta ayrılmış yerler dışındaki yerlere, dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine, çok kar yağan ve çığ gelen yamaçlarda bina ve ev yapılmamalıdır. Mevcut binaların dayanıklılıkları artırılmalıdır.

Umud etmekten, daha çok eğitime, gelişime, bilime ve teknolojiye odaklanmaktan başka bir yol bulunmadığını biliyorum. Asıl bilimek istemediğim:

İhmale sebep olanlar, kendini insanlıktan çıkarmanın bedelini nasıl ödeyecek!