Siz sevdiğinizin mezarından alınmış bir taşı göğsünüze bastıra bastıra,

Onu bir gül misali koklaya koklaya,

Gözünüzün önünde hatıralar sıralanırken bir bir,

Onunla konuşarak uyudunuz mu hiç?

Gözünüzden pişamanlıklarınız sel olup aktımı hiç,?

Yüreğinizin derininde en derininde koptu mu,

Hiç amansız, asi fırtınalar,

Dışınız sükutken, içinizde çığlıklar attınız mı hiç bağıra bağıra?

Yüzünüz gülümsemeye mecbur iken, içiniz yandı mı hiç cayır cayır?

Siz dimdik durmaya mecbur iken yüreğiniz iki büklüm gezdi mi hiç?

Babanızın da hep istediği gibi güçlü olmaya and içmişken,

Özlemleriniz, hayalleriniz dolanıp durdu mu umutlarınızın parçasına hiç?

Sahi siz büyüdünüz mü büyüdünüz mü hiç erkenden?

                                                                                                   Bilge ARSLAN (2006)