Geçen hafta İnönü’nün elindeki ABD bayrağından, Atatürk’ün vasiyeti ve Amerikalı papaz Brunson’dan milli futbolcu Arda ile ilgili haber ve yorumlar gündemi birden işgal ediverdi. Ekonomi, pahalılık, Suriye ve terör ikinci planda kaldı. 

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; AKP’nin Kızılcahamamı toplantısında, elinde ABD bayrağı olan İnönü’nün bir resmini de göstererek muhalefeti eleştirmiş, daha sonra da Kayseri’de Atatürk’ün İş Bankası hisselerinin gözetimi ile ilgili vasiyetinin değiştirileceğini açıklamıştı. 

Ardından İnönü bir kere daha gündemi şereflendirdi. 

Değerli okurlarım, malumları İsmet İnönü’nün, topçu teğmen olarak hayata atılıp tabii senatör olarak vefatına kadar tam 20 yıl bu ülkeye yüksek hizmetleri artık tarihe mal olmuştur. 

Bilindiği gibi 24 Eylül 1884’de İzmir’de doğan İnönü, ilk ve orta öğrenimini müteakip Mühendishane-i Berri Hümayun’u 1903’de bitirip topçu subayı, 1906’da da Erkan-ı Harbiye’den mezun olarak Kurmay Subay olmuştur. 

İnönü’nün yakın arkadaşlarından Org. Ali Fuat Erden; sınıflarında hep birinci olan Aksaray’lı İsmet’in, Mühendishane-i Berri Hümayun Lisesinin birinci sınıfını birincilikle tamamlayıp ikinci sınıfa geçişini İzmir’deki dayısına, “İstikbalimle aramda mani ve hail (engel ve perde) olan senelerden birini pay-ı kahrım (ayaklarım) altına aldım.” diye bildirdiğini anlatarak bu ifadeyi geleceğinden emin olmak şeklinde yorumlamış. Daha lise birinci sınıftaki bir öğrencinin bu ifadesi, O’nu sonraları tanıyan Ali Fuat Erden Paşa’nın dikkatini çekmiş ve İsmet Bey’i hep takip etmiş. 

İsmet İnönü Yemen, Balkan ve Birinci Dünya Harplerine katılarak genç yaşta Kolordu Komutanlığına kadar yükseldi. Mondros Mütarekesi ve daha sonra Ankara’da Milli Mücadele günleri başladı. 

Kurtuluş Savaşı’nın Garp Cephesinin Komutanı, İnönü’lerin, Sakarya ve Dumlupınar’ın ve Lozan’ın büyük kahramanı, Cumhuriyetin ilk başbakanı İnönü; Atatürk’ün en yakın yardımcısı ve aynı zamanda O’nun en iyi izleyicisi idi. 

Mustafa Kemal ve İsmet, Ordu’da birbirlerini tanıyor olsalar da ilk beraberlikleri 1916 yılında Diyarbakır’da başlamıştı. 

Mustafa Kemal Paşa’nın komutanı olduğu 2nci Ordu’nun Kurmay Başkanı olan Alb.İsmet, daha sonra aynı ordunun 4ncü Kolordu Komutanlığı görevini ifa etmiş, bilahare Suriye’de 7nci Ordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa, Albay İsmet’i de Ordusunun 3ncü Kolordu Komutanı olarak götürmüştü. 

Birinci Dünya Harbi’nin kaybından sonra Mondros Mütarekesi ve Milli Mücadele dönemi başladı. Bu dönemde malumları Mustafa Kemal Paşa TBMM Başkanı ve Başkomutan, İsmet Paşa da Garp Cephesi Komutanı olarak, eşi menendi görülmemiş bir mücadeleyi birlikte kazanıp, Cumhuriyeti birlikte kurdular. 

Ardından 14 yıl, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa ile Başbakanı İsmet Paşa ülkeyi birlikte yönettiler. Ortaçağın karanlıklarına terk edilmiş Türk Milletini, süratle dünya milletleri arasındaki güçlü ve şerefli konumuna taşıdılar. 

Değerli okurlarım, bu inanılmaz atılımların iki lokomotifinin de cesaretleri, azim ve iradeleri, keskin ve isabetli görüşleri, çalışkanlıkları ve bilgileri yanında kaya kadar sağlam namus ve şerefleri ve çok yüksek vatanseverlikleri her türlü mülahazanın üzerindedir. 

Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa’yı, Birinci İnönü Zaferi’nden sonra “Bütün tarihi alemde (dünya tarihinde) sizin İnönü Meydan Muharebelerinde deruhte ettiğiniz (üzerinize aldığınız) vazife kadar ağır bir vazife deruhte etmiş kumandanlar enderdir.” diye başlayıp, “Siz, orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz.” diye tarihte hiçbir komutana nasip olmayan bir belagat ve şükran ifadesi içinde kutlamıştı. 

İsmet Paşa’nın da Atatürk’ün vefatını müteakip yayınladığı mesaj, anlam ve belagatın şaheser bir örneğidir. 

“Devletimizin banisi (kurucusu) ve milletimizin fedakar, sadık hadimi (hizmet edeni)

İnsanlık idealinin aşık ve mümtaz siması; 

Eşsiz Kahraman Atatürk! 

Vatan sana minnettardır.”

1916’da Diyarbakır’da 2nci Orduda Komutan ve Kurmay Başkanı olarak başlayan Atatürk-İnönü ilişkileri zaman zaman inişli çıkışlı evrelerden geçse de İsmet Paşa hep Atatürk’ün fikir ve gönüldaşı idi. 

Mustafa Kemal Paşa Diyarbakır’da 1916’da İnönü’yü yakından tanımış, takdir etmiş ve birlikte büyük zaferler kazanmışlardı. Tarih bu kadar başarılı ve bu kadar uzun süreli baş başa idareye şahit olmamıştı. Bu durumu Abdülhak Hamit Tarhan, İsmet Paşa için “Atatürk’ün radifesi (peşinden giden)” olarak tanımlamıştı. Gerçekten de İnönü, Atatürk’ün daima tamamlayıcı bir yakını ve radifesi olarak kaldı. 

Mustafa Kemal Paşa’nın kabına sığmaz cevvaliyeti, cesareti ve ataklığı ile İsmet Paşa’nın hesaplılığının oyunu, kanaatimce bu büyük başarı ortamının katalizörü olmuştur. Ve bu 20nci yüzyılda Ulu Tanrı’nın Türk Milletine bahşettiği çok sevimli bir talihti. 

İsmet Paşa’nın 25 Aralık 1973’te vefatında Ankara’da Harp Okulu’nda Tabur Komutanı idim. İsmet Paşa’nın TBMM’de ziyaret için hazırlanan katafalka konan tabutu başında, törenlere kadar öğrencilerim saygı nöbeti tuttular. Bütün gün ve gece, kadın-erkek, genç-yaşlı bütün Ankaralılar bu büyük Kahramanı, İsmet Paşa’larını ziyaret etmişlerdi. 

Halen Anıtkabir’de ebedi başkomutanımız büyük Atatürk’ün gene yakınında ebedi istirahatgahındadır. 

Ulu Tanrı’dan; bugün sahip olduğumuz bu eşsiz vatanı, hür ve bağımsız hayatımızı, tüm kutsal değerlerimizi ve güzellikleri borçlu olduğumuz bu büyük kahramanlara ve O’nların diğer Kahraman arkadaşlarına Ulu Tanrı’dan rahmet diliyorum. 

Ruhları şad, mekanları cennet olsun.