Gece Yarısı Güneşi - 68

Abone Ol

Ama Cenevre’de Sara BM karargâhında hamilelik dönemini yaşarken, burada görevli diğer personelin bebeğin babasının kim olduğu ile ilgili soruları, sorgulayan bakışları nedeniyle o kadar çok bunalmıştı ki!

Hamilelik izni bitip de göreve döndüğünde bebeğine kim bakacaktı? Sara annesini yanına çağırmayı düşünmüşse de annesi bu bebeği istememişti ki!

İşte bu nedenle Sara ordudan ayrılarak Cenevre’de yaşamaya, bebeğini burada büyütmeye karar vermişti. Nasıl olsa ana dili gibi konuştuğu üç lisan ona iş bulması konusunda yardımcı olacaktı.     

Annesini son kez aradığında ordudan istifa ederek Cenevre’ye yerleşeceğini, bebeğini de burada büyüteceğini söylediğinde; annesi onların Cenevre’de kalmalarını istememiş, torununun ve kızının hasretine dayanamayan anneanne, bebek Kaipuu ile Sara’nın Finlandiya’daki eve gelmelerini istemişti.

Annesinin yanına gelmesi ısrarına dayanamayan Sara, en nihayetinde dönüş kararını verdi. Evet, bundan sonraki yaşamı annesinin yanında geçecek, bebeğini annesi ile birlikte büyütecekti. Bu nedenle ordudan istifa dilekçesini vermiş, ülkesine dönebilmek için tüm hazırlıklarını tamamlamıştı…

Sara o gün geldiğinde bebeğini ve az da olsa eşyalarını sığdırdığı üç valizi ile birlikte Cenevre havaalanına hareket etti.

Aklında pek çok soruyla birlikte annesinin yanına dönüyordu! Bundan sonraki yaşamında onu neler bekliyordu? Geçimini sağlayabilmek için ne yapacaktı? Ama bu soruların içinde en çok aklını kurcalayan şey, Sarp ne yapıyordu? Ona kavuşabilecek miydi?

Sara’yı Helsinki’ye götürecek uçak iki saat rotorla kalktığında saatler gece yarısını gösteriyordu. Uçak yolculuğu 4,5 saat sürecekti. Allahtan güzel bir yaz akşamı yaşanıyor, hava şartları Sara ve bebeği için iyi bir yolculuğu işaret ediyordu.

Uçak kalktıktan kısa bir süre sonra Kaipuu bebek uykuya dalmış, Sara da bir hayli rahatlamıştı. Kaipuu oldukça sakin bir bebekti. Özellikle geceleri annesini hiç üzmüyor, mamasını yer yemez uykuya dalıyordu…

Sara uyuyan bebeğine baktı! ‘’Babasına ne kadar benziyor’’ diye mırıldandı. Sonra da derin bir iç geçirdi…

Sarp’ı öylesine çok özlemişti ki. Aylardır göremediği aşkının şu anda yanında olması için neler vermezdi.

Ama o bitmeyen ayrılığın derin hasreti onların arasından bir türlü gitmemişti. Bu düşünceler arasında Sara da gözlerini kapadı. Kaipuu uykudayken az da olsa o da uyumalıydı…

Pilotun iniş anonsu ile gözlerini aralayan Sara, önce bebeğine sonra da saatine baktı. Saatler 05.00 gösterirken Sara ile bebeğini Helsinki’ye getiren uçak havaalanına iniş yaptı.

Sara uçağın boşalmasını bekledi. Yolcuların tamamı indikten sonra o da Kaipuu ile birlikte uçaktan indi.

Valizlerini almak için dış hatların gelen yolcular bölümüne geçti. Valizlerini aldıktan sonra çıkış kapısına doğru yürümeye başladı. Kapıdan geçer geçmez Annesinin onu beklediğini görmüştü.

Anne, kız büyük bir hasretle kucaklaştılar. Anne Vera kızını çok özlemişti. Onu görmeyeli neredeyse iki yıl olmuştu. Ama onun en çok da merak ettiği bebek Kaipuu idi.

Kızını hasretle kucaklayan Vera, yavaşça bebek Kaipuu’yu kucağına aldı.

Kaipuu sanki olan biten her şeyi anlamış gibi yeşil gözlerini kocaman açmış sakin ve sessiz anneannesine bakıyordu.

Öylesine güzel bir bebekti ki!

Anneannesi de onun bu güzelliğinden çok etkilenmişti olacak ki! ‘’Sen ne güzel şeysin güzel prensesim, hiç merak etme anneannen sana çok iyi bakacak’’ diyerek, torununun yanına gelmesine çok sevindiğini belli etmişti. Annesinden duyduğu bu güzel sözler Sara’yı da çok rahatlatmıştı.

Anneanne Vera kızı ile torunu yanına gelmeden önce çok düşünmüş, kızının da kendi yaşadığı kadere benzer bir yaşamla karşı karşıya kalması onu derinden üzse de, en doğru olanın onların yanına gelmeleri olacağı kararını vermişti.

Devamı yarın