Gece Yarısı Güneşi - 50

Abone Ol

Dönüş için tekrar Metin’in arabasına bindiler. Savaş sonrasında hala çevre aydınlanması yapılmamış olan Girne-Güzelyurt istikametine giden yoldan Lapta’ya doğru hareket ettiler.

Kısa bir süre sonra kaldıkları eve geldiklerinde gece yarısına yarım saat kalmıştı. Akşam yemeği için Metin’e çok teşekkür ettikten sonra içeri girdiler.

Sara;

• Sevgilim seninle konuşmak istediğim önemli hususlar var, salona geçelim mi?

Sarp;

• Olur, bir tanem. Benim de sana anlatacaklarım vardı.

Dedikten sonra her ikisi de salona geçtiler…

Söze önce Sara başladı:

• Canım sevgilim, sana olan sevdamı göklere yazsam sığdıramam. Seni bu kadar çok seviyorum. Her an senin yanında olmak, sana sarılmak, seni ruhumun derinliklerinde hissetmek istiyorum. Bu arzularımı kısmen de olsa burada yaşadık. Birbirimizi görebilmek için önümüze çıkan her güçlüğü aştık. Bu ada bizim aşk yuvamız oldu. Ancak önümüzdeki süreçte yaşanacak bazı gerçekleri de bilmemiz gerek!

Sara büyük bir heyecanla sıraladığı cümlelerin sonuna geldiğinde boğazı düğümlenmiş, sesi titremeye başlamıştı. Çünkü önlerindeki süreç;  önünde sonunda onların ayrılığı tadacakları bir yolun başına götürüyordu. Ayrılık kelimesini söylemek istemeyen Sara;

• Bildiğin gibi ikimizde Kıbrıs görevimiz sonrasında uzaklara gideceğiz! Bu gidişler, ikimizi de çok etkileyecek biliyorum. Seni göremeden, sana sarılamadan, seni öpüp koklayamadan nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Geceler boyunca hep bu süreci düşündüm. Ama bu sensizliğe bir çare bulamadım! Ne olursun Sarp’ım buna bir çare bulalım. Sen olmadan yaşayamam!

Sarp; Sara’nın daha ilk anda seninle konuşmak istediğim şeyler var dediğinde içini büyük bir sızı kaplamış, Sara’nın ne söyleyeceğini tahmin etmişti! Onun Sara’ya söyleyeceği gerçekleri Sara’nın ondan önce sıralaması karşısında ne cevap vereceğini bilememenin hüznü ile sevdiği kadını çoktan kolları arasına almış, birbirlerine sımsıkı sarılmışlardı…

Sarp, kısa bir sessizliğin ardından konuşmaya başladı:

• Güzel gözlüm, gece yarısı güneşim benim. Bizi hiçbir şey ayıramayacak. Bundan sonrası için bende geceler boyunca düşündüm. Özellikle ceza evinde geçirdiğim süre bizimle ilgili önemli kararlar almamı da sağladı!

Sara, Sarp’ın bu cevabı karşısında çok heyecanlanmış; sevdiği adamdan gözlerini ayırmadan, büyük bir heyecanla:

• Nedir bu kararların Sarp? Lütfen benimle de paylaşır mısın? Diyerek adeta kısa bir çığlık attı!

Sarp:

• Saracığım aşkımızı, bu büyük sevdamızı, birlikteliğimizi sürdürmenin tek bir yolu var! O da en kısa zamanda evlenmemiz. Mümkün olsa seni şimdi nikâh memurunun karşısına çıkarırdım. Ama ikimizin de ayrı ülkenin ordusuna mensup subaylar oluşumuz, önümüzdeki en büyük engel! Bu engeli nasıl aşarız hep bunu düşündüm. Ama ne olursa olsun bu engeli de aşacağız. Mutluluğumuzun yarım kalmasına asla müsaade etmeyeceğim.  Dedikten sonra ayağa kalktı.

Sara, duyduklarının verdiği heyecanın yanı sıra, Sarp’ın neden ayağa kalktığına da bir anlam verememiş; şaşkınlık içinde Sarp’ı izliyordu. Sonra o da ayağa kalktı!

Sarp;

• Birden dizlerinin önüne çökerek, cebinden çıkardığı zarif bir kutunun kapağını açtı! Kutunun içinde güzel bir yüzük parlıyordu…

Sara, Sarp’tan böylesine anlamlı bir hamle beklemiyordu!

Evet, onun da kendisini çok ama çok sevdiğini biliyordu. Ama bu sevginin böylesine kısa bir sürede evlilik teklifine gideceğini öngörememişti…

Sarp; Sara’nın gözlerinin içine baka, baka:

• Ömrümüzün bundan sonrasını birlikte geçirmeye ne dersin bir tanem? Benimle evlenir misin?

Sara üç gün, üç gecedir yaşadıkları güzelliklerin verdiği saadet sarhoşluğu ile bir rüya âleminde yaşıyordu. Ama şu anda yaşadığı mutluluğu anlatacak bir kelime bulamamanın heyecanı ile:

Devamı yarın