Gece Yarısı Güneşi - 17 İKİNCİ BÖLÜM Aradan birkaç gün geçmişti ki, Sarp Üsteğmeni üst birlik karargâhından aradılar.

Abone Ol

İKİNCİ BÖLÜM

Aradan birkaç gün geçmişti ki, Sarp Üsteğmeni üst birlik karargâhından aradılar. Baloda onun ne işi olduğunu, oraya nasıl geldiğini öğrenmek için Girne’ye Üst Komutanlık Karargâhına gelmesini istediler

Sarp Üsteğmen bu çağrı üzerine aracına binerek Girne’ye hareket etti. Lefkoşa’dan sonra ilk kez bir başka şehre gidiyordu…

Yol boyunca gördüğü çevresinde savaşın izleri hala canlı gibiydi. Yanmış, devrilmiş araçlar.  Sahipleri olmayan, duvarları mermi delikleriyle dolu yıkık evler. Tarlalarda kalmış tahıl balyaları. Sağa, sola dağılmış inekler, koyunlar, atlar, sahipsiz bir sürü köpek… 

Tam bir sefillik manzarası…

Beşparmak Dağları arasından Girne’ye giden boğaz yolunun sağı, solu çam ağaçları ile kaplıydı. Dağları ikiye ayıran bu ince yol Lefkoşa’dan, Girne’ye giden en kısa güzergâhtı. Boğaz bölgesinin tepe noktasına ulaştığında, tüm ihtişamıyla Girne karşısına çıktı… 

Adanın kuzeyindeki bu güzel şehir, bir yanını Beşparmak dağlarının yeşiline, diğer yanını da Akdeniz’in maviliklerine dayamıştı. O anda Sara’nın gözleri aklına geldi! Sarı saçlarının ışıltısını hatırladı! ‘’Ne güzel geceydi ama’’, ‘’Gece Yarısı Güneşim’’  diye mırıldandı…

Sarp Üsteğmen nihayet Girne’ye üst birlik karargâh binasının önüne gelmişti. Aracından indi. Binanın kapısına geldiğinde, kapıdaki nöbetçi onu disiplin subayının beklediğini söyleyerek, gideceği odayı tarif etti.

Sarp Üsteğmen, odadan içeriye girdiğinde, yılbaşında baloda gördüğü subayın da orada olduğunu gördü!

Disiplin Subayı:

• Gel bakalım üsteğmenim! Dedikten sonra, ona otur bile demeden. Söyle bakalım ‘’Yılbaşı balosunda senin ne işin vardı?’’  

Sarp üsteğmen sanki mahkeme salonunda yargılanıyordu…

• O baloya BG Komutanlığından gelen davet üzerine gittim. Niyetim sadece barışa katkı sağlamaktı komutanım, diye cevapladı…

Bu defa baloda gördüğü subay ayağa kalkmış; ‘’Yahu barışa katkı sağlamak sana mı kaldı üsteğmen?’’  Diyerek sesini iyice yükseltti!

Sarp Üsteğmen hiç tereddüt etmeden:

• Evet komutanım. Nasıl ki, muharebe sahasında barış adına savaştıysak! (Dönemin Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, Kıbrıs adasına barış için geldiklerini açıklamıştı…) O gece katıldığım baloya da barışa katkı için geldim. 

Ne disiplin subayı, nede o baloya katılan o üst rütbeli subay, Sarp Üsteğmenden böylesine bir cevabı hiç beklemiyorlardı! Hiç bir şey söyleyemediler…

Ama disiplin subayının durmaya niyeti yoktu.  Sormaya devam etti:

• Pekiyi, o gece Rumların cephe hattı boyunca taşkınlık yapabileceklerine dikkat çekerek, cephe hattındaki tüm birliklerin alarm durumuna geçmelerini isteyen üst komutanlık emrine ne diyeceksin?

• Evet, o emri ben de aldım. Tüm hazırlıklarımı yaptım. O gece Lefkoşa’daki baloya katılmadan önce benden sonra en kıdemli subaya durumu bildirerek, birliğimin emir komutasını ona bıraktım. Ona güvenim tamdır. Hem savaşta bana bir şey olduğunda birliğimin komutasını o devir almayacak mıdır?

Sarp Üsteğmenin boyun eğmeyen bu cevapları hem disiplin subayını, hem de o baloda karşılaştığı üst rütbeli subayı çok kızdırmıştı!

O gece baloda dans ettiği Finli subayı hatırlayan üst rütbeli subay, bu defa Sarp Üsteğmeni hassas olduğu bir noktadan vurmak istercesine:

• Umarım o gece baloya Finli kadın subayı görmek için katılmamışsınızdır, Üsteğmen. Öyle ya yeni yılın ilk dansında öylesine samimiydiniz ki, bu duruma tüm salon tanıklık etti. Buna ne diyeceksin?

Sarp Üsteğmen hiç beklemediği bu soru karşısında çok sinirlenmişti. Derin bir nefes aldıktan sonra:

• O gece kiminle, nasıl dans ettiğim sadece beni ilgilendirir. 

Cevabından sonra, tok bir ses tonuyla: 

Devamı yarın