Asansörden inerken kolumdaki saate baktığımda gece yarısını üç saat geçmişti. Bu saatte nereden taksi bulacaktım? Bu denli şiddetli yağan yağmurda nereye gidecektim? Asansör zemin kata gelene kadar cevabını bilemediğim bir sürü sorusoruyordum kendime birbiri ardınca. Asansör durdu, otomatik kapı açılır açılmaz kendimi binanın dışına attım. Hava sisli, soğuk ve bardaktan boşanırcasına yağmurluydu. Gecenin bu saatlerinde buralarda hiç kimse olmazdı. Tehlikeli değildi fakat saatin bir hayli geç olması, havanın bu derece sisli ve yağmurlu oluşu içimde biraz korku uyandırıyordu. Sokak lambalarının sis bulutları içinde yansımalarını farkedebiliyordum. Bir taksi bulmam gerektiği için çıkmış olduğum binaya tekrar girip orda beklemek istemiyordum. Elimdeki çanta ile başımı kapatmaya çalıştım, ıslanmak istemesem de birkaç dakika içinde bir hayli ıslanmıştım. Üşüyordum, korkuyordum, daha da ıslanıyordum…

Uzaktan gelen ve sokakların boş oluşundan olsa gerek yankılanan bir müzik sesi bana doğru yaklaşıyordu. Yaklaşan müzik, sislerin içinden farlarını fark ettiğim bir arabadan geliyordu. Arabanın sanki tüm camları açık gibiydi, içerisinden gelen müzik, kahkaha ve konuşma seslerini duyabiliyordum. Arabadan gelen o gürültülü sesler elli metre uzağımdaydı. Beni fark etmiş olmalılar ki araba bana doğru yaklaşarak yavaşlamaya başladı. Çok korkuyordum, neyapacağımı bilemiyordum. Geri dönüp binaya tekrar girmeyi düşündüm fakat bu düşüncemi gerçekleştiremeden araba yanımda belirdi. Üç erkek, belli sarhoşlar ve kendi aralarında eğleniyorlardı. Laf atmaya ve beni arabalarına çağırmaya başladılar. Çok korkuyordum. Yağmurda ıslanmaktan, üşümekten hislerimi kaybetmiştim. Ne yapacağımı ve ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Üç sarhoş erkek ve bir kadın gecenin bir vakti… Arabanın şoför koltuğunda oturan sadece gülüp, eliyle yanlarına gitmemi işaret ediyordu. Şoförün yanındaki adam beni zorla arabaya bindireceklerini söylüyordu. Arkadaki de müziğin eşliğinde elindeki içkisini içiyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım ama bir yandan dakendimi savunmam gerektiğini ve bu adamları bir an önce başımdan def etmem gerektiğini biliyordum. Tam bunları düşünürken uzaktan gelen bir polis devriyesini siren sesiyle kendime olan güvenim geldi. Sanırım bu sesi arabanın içindekilerde duydu ki şaşırmışlardı ve biran önce bulundukları yerden gitmeleri gerektiklerini birbirlerine söylüyorlardı. Devriye gezen polis siren sesi yaklaşıyor ve yanımda duran araba ve üç adam gitmeye başlıyorlardı. Adamlar o kadar hızlı hareket edip gittiler ki sisten görünmez oldular sanki. Polis arabasına işaret ederek yanıma gelmelerini sağladım. "Lütfen bana bir taksi çağırabilir misiniz?" derken hem korkudan hem de soğuktan dişlerim birbirine çarpıyordu. Polis aracı taksi gelene kadar beni bekledi. Bu durumla yarım saat karşılaşmama rağmen sanki üç dört saat gibi gelmişti. On dakika sürmeden taksi geldi ve polislere teşekkür edip taksiye bindim.

O kadar ıslanmış ve üşümüştüm ki taksinin içi bana çok konforlu gelmişti. Gür ve genç bir ses “Ne tarafa gideceksiniz bayan?” diye sorduğunda nereye gideceğimi bilmediğim, bu taksinin içinde biraz daha kendime gelebilmek için uzak bir yerin adresini verdim. Yağmur şiddetini bir hayli arttırmıştı, taksinin silecekleri yağmurun hızına yetişemiyordu âdeta. Taksi normal hızından bir hayli yavaş ve dikkatli gidiyordu. Taksi şoförünün arkasına oturmuştum. Birden dikiz aynasında kendimi gördüm. İnanamıyordum. Ağlamaktan ve yağmurdan tüm makyajım akmış, berbat haldeydim. Saçlarım sırılsıklam olmuş, gündüz yaptırdığım saçlarımdan bir eser yoktu.Taksiciye “Bir peçeteniz var mı?” diye sordum. Taksici halimi görmüş olacak ki tüm peçete kutusunu bana uzattı. Yüzümü temizlemeye başladığımda evde yaşadıklarım, taksi beklerken olanlar aklıma geliyor, göz yaşlarıma engel olamıyordum. Hem ağlıyor hem yüzümü temizliyor hem de bu yaşadıklarımı hak etmediğimi düşünüp bir yandan da kendime kızıyordum. Dikiz aynasında kendimi görebiliyordum sadece. Sanırım yüzümü iyice temizlemiştim. Teşekkür ederim diyerek peçete kutusunu tekrar taksiciye teslim ettim. "Müzik dinler misiniz?” dedi taksici. "Farketmez" dedim usulca. Aslında iyi fikirdi müzikle daha iyi düşünebilirdim. Saçlarımı topladım, arkama yaslandım. Yağmurun camlara vuruşunu, damlaların akışını izlerken müzik de eşlik ediyordu. Taksici gençlik yıllarımda çok dinlediğim ve bazen de üniversite arkadaşlarıma mini konser verdiğim bir caz müzisyenini açmıştı. Yağmurun camdan süzülen damlaları ve bu müzik beni çok eskilere götürmüştü. Dalmış bende mırıldanmaya başlamıştım. Dikiz aynasından taksicinin bana baktığını görmüştüm. Gözlerindeki gülümsemeyi ve her şeyin yolunda emniyette olduğumu bana hissettiren bir bakışı vardı. Vermiş olduğum adrese ulaşmamız sanırım bu hava şartlarından dolayı kırk, kırk beş dakika sürecekti. Tekrar müziği kapılıp dışarıyı izlemeye başladım.

Dokuz yıllık evliliğimi düşünüyordum. Otuz sekiz yaşında, iyi bir kariyeri olan doktordum. Eşim de hatırı sayılır, kendi dalında bir çok ödüllere sahip bir mimardı. İkimizde o kadar çok çalışırdık ki çocuk sahibi olmayı hep ertelemiştik.

Taksici “Karnınız acıktı mı?” diye bir soru sorduğunda geçmiş yaşantımı unutup öylece kalmıştım. Ne diyeceğimi düşünürken "Biraz ileride çok iyi hamburger yapan bir büfe var. Dilerseniz durup size bir hamburger ısmarlayayım" dedi. Ses tonu o kadar samimi ve kibar gelmişti ki hayır diyemedim.Büfenin önüne geldiğimizde taksiyi durdurdu ve taksici koşarak yiyeceklerimizi almaya gitti. Takside yalnız kalmış ve etrafı incelemeye başlamıştım. Şoför koltuğunun yanında bir hayli kitap vardı. Şaşırmıştım. Caz dinleyen bir taksici ve kitaplar şaşırtıyordu beni. Taksici geldi yerine oturdu bende yüzünü görebilmek için çaprazına geçmiştim. Heyecanla hamburger dolu paketi açarken onu izliyordum. Çok acıkmış olmalı ki almış olduğu yiyecekleri bana anlatıp bir an önce paketi açıp yemeye başlamak istiyordu."Öğrenci misin?” diye sordum. "Hayır, okulu çoktan bitirdim. Bu görmüş olduğunuz kitaplar bir müvekkilimin davasını araştırmak için okuduklarım. Ben Avukatım, Taksici değilim. Taksi arkadaşımın. Bugün bebekleri oldu, ben de bu gece onun yerine şoförlük yapabileceğimi söyledim." Hem şaşırmış hemde çok duygulanmıştım. Ne kadar iyi olduğunu belirten bir kaç cümle söyledim. "Siz?” diye sordu. “Ne işiniz var bu saatte dışarıda?” Gülümsedim. "Doktorum. Güzel başlayan bir günün berbat geçen bir akşamını yaşadım." dedim. “Konuşmak isterseniz dinlerim. Sonuçta avukat olduğum için dinlemekişimin bir parçası diyerek tebessüm etti. Bu tebessüm bana güven verdi, anlatmaya başladım. "38 yaşındayım, bugün bir bebeğimiz olacağını öğrendim. Şaşırmış ve çok sevinmiştim. Artık bir çocuk sahibi olmak istiyordum. Çok sevinmiş ve bunu eşimle paylaşacak olmanın heyecanını, sevincini yaşıyordum. Hastaneden izin alıp erken çıktım. Kuaföre gittim, akşam çok güzel bir yemek hazırlayıp çocuğumuz olacağı müjdesini vermek istiyordum. Her şey çok güzeldi. Kendimi çok güzel hissediyordum. Kocam geldi ve bu ortama anlam veremiyordu. Artık söylemek için vakit gelmişti. Sevinçle gözlerinin içine bakarak bir bebeğimiz olacak dedim. Kocamın yüzündeki o umarsız ifadeyi unutamıyorum. O kadar donuk ve anlamsızdı ki çözmeye çalışıyordum. Bana bu bebeği dünyaya getiremezsin. Sana söylemek istediğim ve bugün söylemeyi planlamadığım bir durumu açıklamak istiyorum dedi. Senden boşanmak istiyorum hayatımda iki seneyi aşan bir ilişkim var, onu seviyorum dedi. İnanamadım ve tüm sinirim ve öfkemle kendimi bu saatte dışarı attım. Şu anda da seninle sohbet ediyorum.” Avukat taksici yemeğiniyemiyor sadece beni dinliyordu. "Bu taksici arkadaşın bugün mü baba oldu?” diye sordum. "Evet." dedi. Dünyaya bugün gelen bebeklerinin benim çalıştığım hastanede olduğunu söyledi. "Hemen hastaneye gidiyoruz" dedim. Sabah beş olmuştu. Tüm nöbetçi doktorlar ve çalışanlar tanırlardı beni. Hastaneye geldik. Heyecanla arkadaşının odasını sordu ve direk odalarına gittik.  Arkadaşı bizi görünce çok şaşırdı. Herkes çok heyecanlıydı açıkçası. Avukat taksicinin arkadaşının tüm hastane masraflarını karşıladım. Bebek için küçük bir hediye olarak kabul ettirdim. 

Bir kaç ay önce tanıştığım taksici avukat beni eşimden tek celsede boşadı. Yaşadığım stresten dolayı maalesef bebeğimi kaybettim. 

Bir süre sonra boşanmanın ve bebeğimi kaybetmenin üzüntüsünü atlaşmış durumdaydım. Bana bu konuda en çok yardım eden Taksici Avukat olmuştur. Şimdi onunla birlikte yaşamanın, sevmenin ve sevilmenin ne demek olduğunun keyfini çıkarıyorum....