Geç de olsa, güle güle Carlos…
Hani bazı isimler vardır, insanın hafızasında yer eder. Her ortam ve fırsatta anımsar ve yad eder. Roberto Carlos ta işte böyle bir isimdir. Dünya futbolunun en önemli yıldızları arasında yer alan Brezilyalı, futbol oynadığı Palmeiras ve Avrupa serüvenine başladığı İnter Milan’dan sonra 11 yıl formasını terlettiği Real Madrid’de kendini dünyaya sevdirdi. Ardından geldiği Fenerbahçe’de bu kez Türk insanının, hani tabiri caizse arasına karıştı, gönlüne girdi. Kişiliği karakteri, profesyonelliği ve tecrübesiyle, yalnızca Fenerbahçeli taraftarın değil, tüm sporseverlerin sevgilisi oldu. Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra ülkesi Brezilya’ya Corinthians’a ve oradan da son olarak aktif futbolu bıraktığı Rusya’nın Anzhi takımına gitti. Teknik adamlık kariyerine her ne kadar Anzhi’de yardımcı teknik direktörlüğe başlasa da tam sorumluluklu olarak ilk deneyimini ülkemizde Sivasspor’da yaşadı.
Şunu kesin olarak söylemek gerek ki, Sivas’ta görev yaptığı süre içinde de, tıpkı futbolculuğunda olduğu gibi, taraflı tarafsız herkesin sempatisini üzerinde topladı. Geçtiğimiz yıl Sivas- spor’la birlikte gerçekten çok başarılı bir süreç geçirdi. Bu sezon ise, takımı maalesef bekleneni veremedi. Ve so- nuç; Türkiye’nin futboldaki en önemli gerçeklerinin başında gelen nihai son, yani ayrılık…
Tabi ki, Carlos’un bu noktaya geleceğini, yani ayrılacağını anlamak son üç haftadır neredeyse herkesin beklediği bir durumdu. Öyle ki, çok eski bir dostum olan, aynı zamanda Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz’la iş ve dostluk ilişkisi olan bir arkadaşım Ekim ayının sonlarında, Sivasspor’un evinde Çaykur Rizespor’a kaybettiğin- de (yanılmıyorsam yedinci hafta) Carlos’la yolların ayrılmasının an meselesi olduğunu söylemişti. Bu haberi aldığımda hemen şu yorumu yaptım; “Tamam bu durum dillendirilmeye, dile getirilmeye başladıysa nihai son gerçekten yakınlarda ve kaçınılmazdır”. Nitekim de öyle oldu ve Sivasspor’la Carlos’un yoları ayrıldı.
Bu durumun herkes için hayırlı olmasını umuyor, Roberto Carlos’a bundan sonrası için başarılar diliyor, bir- gün belki bir başka takımda ve yeniden aramızda olmasını umuyorum.
Bu arada, Fenerbahçe yılarında kendisiyle bir kez röportaj yapma şan- sı bulduğum ve birkaç kez de çeşitli etkinliklerde bir araya gelip sohbet edebilme fırsatı bulduğum bu güzel insana kişisel olarak da, kendisini tanımaktan mutluluk duyduğumu belirt- mek isterim.
Ayrıca, Sivasspor’un Roberto Carlos’tan sonra takımın başına getirdiği Sergen Yalçın’a da görevinde başarılar dilemeyi unutmamak gerek. Geçtiğimiz yıl Gaziantepspor’daki perfor- mansını son derece beğendiğim Sergen’in Sivasspor gibi ligimizin önemli renklerinden birinde, bekleneni vereceğine inandığımı belirteyim. Futbolculuğundaki bilgi birikimi ve becerisini, ligin iyi kadrolarından birine sahip olan Sivasspor’a aktarabilmesi halinde ortaya çok farklı bir Sivasspor’un çıkacağını düşünüyorum.
Kalın sağlıcakla…