27 Mayıs 1960 darbesi aile olarak Gazi Öğretmenin ailesini de büyük sıkıntıya sokmuş…
Gazi Öğretmenin yaylaları Tersakan diğer adıyla “Çok oluk” yaylasıymış...
İhtilal sonrası ailesi ile birlikte yaylaya gitmişler…Babası ileriyi görebilen bir kimseymiş…
Anamur’dan yani sahilden gelen haberler de iç açıcı değilmiş…Anamur’da da bazı tutuklamaların olduğu haberleri geliyormuş…
Gazi Öğretmen o zaman Adana İmam Hatip Lisesinde öğrenciymiş ve 15 yaşlarında imiş…
Yaz tatili sebebiyle yaylada babasıgillerin yanında imiş…Babası askeri malulü imiş. Bir kolunu cephede kaybetmiş…
Tek koluyla yaşantısını sürdürürken Anamur’a özellikle Anamur’a bağlı Bozyazı kasabasına büyük hizmetler etmiş…
Yaklaşık 60 kilometrelik yayla yolunu yaptırmış, Bozyazı’da yıkılan karakolun yenisini yaptırmış, Köyüne cami ve Kur’an Kursu yaptırmış ilerleyen yıllarda Gazi Öğretmen Anamur Lisesinde öğretmenken 1972 yılında da köyüne İlkokul yaptırmış…
20 Şubat 1972 yılında babasının yaptırdığı Denizciler İlkokulunun açılışında Gazi Öğretmen de bulunmuş…
Anamur Kaymakamı sayın Fahri Görgülü ilçeye yeni atanmış… Babasının hizmetlerini kendisinden önce gelen kaymakamdan duymuş olmalı ki okulun açılış töreninde babasının önceki hizmetlerini de öğen çok güzel bir konuşma yapmış…
İçel Milli Eğitim müdürü sayın Ali Güleç de açılıştaymış…
O da okulun yapılmasında babasının gösterdiği gayretlerden bahsederek bu okulun adının Ahmet Mert ilkokulu olduğunu söylemiş bir gün sonra yayımlanan yerel gazeteler : “HACI AHMET MERT TARAFINDAN YAPTIRILAN BEŞ DERSLİKLİ DENİZCİLER İLKOKULU AÇILDI” diye yazmış…
Açılan okula babasının adı verilmiş…
Açılışta İçel Bayındırlık müdürü sayın Mürteza Akpolat da varmış…O da konuşmasında hiç devlet desteği olmadan yaptırılan İlkokulun Mersin ilçeleri içinde örnek bir ilkokul olduğunu belirtmiş ve Gazi Öğretmenin babasını tebrik etmiş…
Anamur Belediye başkanı sayın Nuri Sinanoğlu, İlköğretim müdürü sayın Nihat Uğur, Halk Eğitim müdürü sayın Mehmet Tevfik Kaya ve 100’lerce vatandaşın katılımıyla babasının yaptırdığı Denizciler İlkokulu açılmış…
Yetkililerin onca ısrarına rağmen babası adını okula verdirmemiş…
Nedenini soranlara da “Mürailik olur, gösteriş olur…” demiş…
1960 İhtilalinden sonra babasının yaptığı bunca hizmetlere rağmen Cumhuriyet Halk Partisi zihniyetinde olan kişiler tarafından “DEMOKRAT PARTİLİDİR…” diye askeri yetkililere şikâyet edilmiş…
Bu şikâyet dilekçesi üzerine 1960 ihtilalinin 2’inci ayında yani temmuz ayında tutuklamak üzere Bozyazı’da babasını aramışlar…
Yaylaya gittiğini öğrenince başta o devrin garnizon komutanı olmak üzere Kaymakam, Anamur ve Bozyazı jandarma komutanları, 6 tane silahlı jandarma 2 askeri jeeple tutuklamak üzere yaylaya babasının yanına gelmişler…
Garnizon komutanı yanındakilere tutuklamak üzere gidecekleri kimsenin kim olduğunu söylememiş olmalı ki yayladaki evin önünden jeep’ten indikleri zaman komutanın emriyle jandarmalar evi sarmışlar ve silahlarının ucunu eve doğrultarak mevzii almışlar…
Bir öğleden sonra Gazi Öğretmenin de evde babasın yanında bulunduğu bir sırada kapı çalınmış…
Kapıyı babası açmış…Babasının yüksek sesle: “-Oooo. Kaymakam bey oğlum,
Komutanlar…Hoş geldiniz…” dediğini duyunca Gazi Öğretmen de dışarı çıkmış…
Bir de bakmış ki ardıç ağaçlarının arasında askerler mevzii almış…
Babası güneydoğuda askerlikte jandarmalık yapmışı ve jandarmanın görevlerinin ne olduğunu da çok iyi biliyormuş…
Olayı saniyede kavramıştı ve askerlere hitaben: “-Oğlum. Uzak yerden geldiniz…Gelin elinizi yüzünüzü bir yıkmayın…Soluklanın …” demiş…
Babasının bir komutan edasıyla söylediği bu sözler etkisini göstermiş ve asıl komutanlarını dinlemeyen askerler silahlarını ellerine alarak evin önünde toplanmışlar…
Garnizon komutanı İhtilalden sonra ilçeye yeni atanmış ve babasını tanımıyormuş…
Kaymakamla Anamur, Bozyazı jandarma komutanları babasını önceden tanıyorlarmış…
Jandarmalar da tanıyormuş…Çünkü Bozyazı’nın yıkılan karakolunu babası yaptırmış ve Anamur’a maaş almaya gittiğinde zaman-zaman Anamur jandarma komutanlığına da uğrar, onları ziyaret edermiş…
Bu ziyaretlerde de eli boş gitmez ve jandarmalara hediyeler götürürmüş…
Anamur’dan döndükten sonra Jandarmaları ziyaret ettiğini eşine ve çocuklarına anlatıyormuş…
Garnizon komutanı askerlere bir şeyler söyleyecek olmuş ancak kaymakam komutanın elinden tutmuş şöyle aşağıya doğru çekmiş…
Radyodan dinlediklerine göre ülke genelinde sorgusuz sualsiz tutuklamalar yapılıyor, tutuklananlar uzun süre mahkemeye çıkarılmıyormuş…
Gazi Öğretmen çok çok endişeliymiş…Babası ise çok rahatmış…
4 - 5 saatte zor gelinen bir yolculuktan sonra Garnizon komutanın dışındakiler ellerini yüzlerini yıkayıp rahatlamışlar…
Komutan yerinde duramıyor, bir oraya bir buraya gidip geliyormuş…
Yine babasının sesi duyulmuş;
“-Komutan…Niçin geldiğinizi biliyorum. Ancak bizde bir adet var…Yemek yemeden misafir gönderilmez…Hele yemeğimizi bir yiyelim…Gerisi kolay…” demiş…
Komutan dışarılarda gezine dursun annesi çok güzel yemekler hazırlamış…
Annesi yemek konusunda çok deneyimli imiş…Sofralarından hiç misafirleri eksik olmazmış…
Mercimek çorbası, patates kızartması, gölevez, cacık, bulgur pilavı, salata, yufka ekmek ve Karpuz’dan oluşan 2 ayrı sofra hazırlamış, birine askerler oturmuş, diğerine misafirler…
Komutan da ister istemez yemeğe oturmuş…
Gazi Öğretmen hizmet ediyormuş… Babası da yemeğe oturmuş…
Kısa bir sessizlikten sonra komutanın sesi duyulmuş ve babasına hitaben; “Sen ağa mısın?” diye sormuş…
Babasından önce Kaymakam söze karışmış: “Komutanım… Ahmet ağa doğudaki ağalar gibi öyle köyleri olan bir ağa değil…Onun ağalığı bey anlamına gelen bir ağalık…”
Yine derin bir sessizlik olmuş…
Komutan yine gür bir sesle: “Sen Demokrat Partiliymişsin doğru mu?’’ Demiş…
Bu defa babası söz almış ve demişi ki; ‘’ Evet ben Demokrat partiliyim…Niçin Demokrat partiliyim biliyor musunuz?”
Konuşmuş… Konuşmuş… Konuşmuş…
Komutan: “Biz seni tutuklamaya geldik biliyor musun? “Demiş…
Tutuklamaya geldiği kişinin babası olduğunu bilmeden geldiğini sandığı Kaymakam demişti ki:
“Komutan… Biz Ahmet ağayı tutuklarsak yolda giderken dağlar üstümüze yıkılır…” demiş…
Komutan endişeli bir şekilde babasına dönerek; “Sen eşkıya mısın? Adamların dağı üstümüze mi yıkacak?..” demiş…
Bozyazı’da yıkılan Karakolu yaptırdığını bilen Bozyazı jandarma komutanı dayanamayıp söz almış…
Rütbece Garnizon komutanından küçükmüş ama yaşça büyükmüş…
“Komutan…Komutan…Karşındaki şahıs kolunun birini bu ülke için savaşırken cephede kaybetmiş…Görüyorsun…Ben Demokrat partiliyim diyor…Kıvırmıyor…Yalan söylemiyor…Tutuklayacak başka birini bulamadın da bizi Ahmet ağa için mi getirdin?
Giderken dağlar üstümüze yıkılır amma bunun yaptırdığı yoldan gittiğimiz için yıkılır…” demiş…
Garnizon Komutanı susmuş…Kahvelerini yudumlarken de kimseden ses çıkmıyormuş…
Yemeğe otururken postallarını bile çıkarmayan Garnizon komutanı ayağa kalkmış…
Yanındakilere hiçbir şey söylemeden askerlere seslenmiş; “Toplanın gidiyoruz…”
Gazi Öğretmen babası ile vedalaşıp vedalaşmadıklarını bilemiyormuş…O anda yolda yemeleri için bahçeden üzüm. elma, armut toplamaya gitmiş…2 ayrı sepete koyduğu meyveleri yıkamış araçlara koymuş…
Babasını tutuklamadan gitmişlerdi ama Anamur’da çok kişi tutuklanmış…
İşte Gazi Öğretmenin ailesi için 27 Mayıs 1960 İhtilalinde böyle olumsuzluklar da yaşanmış…
( devam edecek )