İlk yazımızda Üstad Gazali"nin meşhur "Tehafetül Felasife" adlı eserinin ışığında makam sevgisi ve mülk sevgisi üzerinde durmuş bu noktada üstada göre makam sevgisinin devlet adamlarının aklından en son çıkan heves olduğunu anlatmaya çalışmış idik. 

Bu noktada üstadın makam sevgisi vurgusu o kadar derin ki, adeta çağlar aşan bir tespit yapıyor. Zira Üstad insanı çok iyi tanıyor. Öyle ki makam sevgisi baskın olan kişi gönüllere talip olmakla aslında gönülleri esir almayı daha doğrusu kişileri köleleştirdiğinden bahsediyor. Hatta bu kölelik durumundan sevinç duymaları gerektiğini bir tespit olarak ortaya koyuyor ki bunun yansımalarını bugün gerek kendi siyasi arenamızda gerekse de dünyada görmek mümkündür. 

Bu noktada bir diğer hususu da Üstad çok güzel tespit etmiş. O da, "Makam" ın meyveleri hakkında. Şöyle sıralamış makamın meyvelerini ;

1. Aşırı övgü 

2. Hizmet ve yardım 

3. Koşulsuz itaat yani kendini adama 

4. Kendini feda 

5. Onu hiçbir şekilde tartışmamak ve tartışmaya açtırmamak. 

6. Ölçüsüz saygı ve sevgi 

7. Bütün amaçların önüne geçirmek 

Görüleceği üzere üstadın tespiti hem çok derinlikli hem de az öncede ifade ettiğimiz gibi insan ve onun psikolojik yapısını, heveslerini ve zaaflarını çok iyi kavramış. Tam da bu nedenledir ki çağlar aşan tespitler ortaya koymuştur. 

Üstadın çağlar aşan tespitlerinden biri de sabır ve imtihan konusuna yaptığı derinlikli tespittir. Üstad, Müslümanların Hazreti Peygamber döneminde birçok zulme, adaletsizliğe, yokluğa ve yoksulluğa sabrettiklerini ve imtihan olduklarını ifade ederken esas imtihanın yokluğa değil varlığa sabretmek olduğunu ifade eder. Yani, büyük fetihlerden sonra gelen çok büyük bir zenginlik karşısında varlığa, bolluğa sabretmekten ve bunun faziletinden bahseder. Ne kadar derinlikli bir tespittir ki bu adeta 28 Şubat döneminde mufazakar kesimin o zorluklara, yokluklara ve yoksunluklara sabrettiklerini gösterdiği gibi asıl imtihan olan 28 Şubat'ın hemen akabinde muhafazakar bir iktidarın iş başına gelmesiyle büyük bir zenginliğe kavuşan aynı kesimin nasıl da savrulup dağıldığına işaret etmesidir. Büyük üstadlar böyledir çağlar aşarlar çünkü varlığa bütünlük içinde bakar ve insan denilen canlının zaafları üzerinde ciddi teoriler üretirler. Cümle üstadlara selâm ve rahmet ile. Biz takipçilerine ise doğru yol ve yol arkadaşları bulabilme çaba ve gayreti içinde olma duasıyla...