Osmanlı’dan günümüze kadar süregelen bu söylemler, çağdaş bir ülkede dile alınmaması gereken kelimelerdir.

Gayri Müslim: Müslüman olmayanlar, azınlık ise, hiçbir ülke nüfusu homojen (saf) değildir.

Bu söz de çok çirkin bir deyiş.

Hükümet sözcüleri, bu söylemleri ortadan kaldıracaklarını ifade etmişlerdir.

Medeni ve çağdaş bir ülke, bu ayrımcı deyişleri çoktan ortadan kaldırmalıydı!

Bu deyişler, toplumu parça parça eden, ötekileştiren sözlerdir. Bunları yazılı ve sözel dilimizden kaldırmak, toplum katmanları arasında barış havasının egemen olmasına yol açacaktır.

Fransa’daki mizah dergisi olaylarının tetiklediği, Avrupa’daki İslam karşıtı eylemler, dünyada barışı tehdit eden ve yeni bir dünya savaşına yol açacak kadar tehlikeli gelişmelerdir.

Avrupa yasalarında, Hristiyanlık ve Museviliğe hakaretin suç sayıldığı, bunun dışında İslamiyet ve diğer inançlara karşı, koruma yasalarının olmaması, İslamiyete hakaretin serbest olması, kendilerini medeni olarak takdim eden Batı Dünyası için utanç duyulacak bir davranıştır.

Batı dünyasının sorumsuz davranması, İslam karşıtı eylemlere göz yumulması, Avrupa’daki İslam inancındaki insanların oralardan kovulabilmesi için fanatiklere önemli bir fırsat sağlamaktadır.

Avrupa bu fanatiklerin arkasına sığınırsa, tarihi bir hataya yol açmış olur...

Bu tür hataların tamiri zor olabilir. Batı dünyası, sağduyu sahibi olmalıdır.

Türkiye’nin de mezhepsel ve etnik ayrılıkları yasalarla desteklemesi, medeni bir ülkeye yakışmaz.

Kur’an-ı Kerim’in En’am Suresi, 108. Ayetinde Yüce Yaradan: “Onların Allah’tan başka yalvardıkları tanrılarına hakaret etmeyin ki, onlar da cahillik ederek, Allah’a küfrederler...” diyor.

Yani başka inançta olanları hakir görerek, gayri Müslim demek, medeni ve çağdaş bir ülkeye yakışmaz.