GALATASARAY MEKTEB-İ SULTANİSİ

Abone Ol

Şöyle ki: Osmanlı Devleti'nden Cumhuriyete geçen birinci olay; Kasr-ı Şirin Antlaşmasıdır. (1639 yılında Osmanlı Devleti ile İran arasında yapıldı. Sınırlarımızı belirleyen antlaşmadır.)  İkincisi Ay-yıldızlı al bayrağımız, üçüncüsü ise Osmanlı Devleti ile Fransa arasında yapılan Galatasaray Lisesi (1868) Eğitim Antlaşmasıdır.
1481 yılından 2015 yılma gelinceye kadar (534 yıl) gece ve gündüz savaşlar, işgaller ve devletlerin değişmesi dâhil Galatasaray Lisesi'nde ışık sönmemiş, insan ekşitmemiş ve devamlı eğitim yapılmıştır. Avrupa'daki yemliklere kolayca uyum gösterildiği gibi mensup olduğu milletinin köklerini de hiç bir zaman unutmamıştır. Hatta bu yüzden zaman zaman "tutucu" diye suçlanmıştır. Galatasaray Lisesi'nde okuyanlar ve görev yapanlar bilirler ki Galatasaraylılar Çağdaş, atılımcı, dinamik, çalışkan ve milletine samimi duygularla bağlı, dünya insanlığına saygılı bir camiadır. Galatasaray Lisesi birçok kişi tarafından özel okul olarak bilinmekte ve yanlış tanınmaktadır. Galatasaray Lisesi bir devlet okuludur. İşgal günlerinde Beyoğlu’nda Türk Bayrağı’nın dalgalandığı tek yer Galatasaray Lisesi olmuştur.
Burada mezun olan ve okuyan öğrenciler devletine ve milletine sadıktırlar. Galatasaray Lisesi'nde yetişen aydın insanların birçoğu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda rol almış ve Türk Milleti'nin "devletsiz" kalmasına asla müsaade etmemişlerdir. Mezunlarının büyük bir kısmı Mustafa Kemal'le birlikte bağımsızlık için büyük mücadelede bulunmuşlardır. İşte sizlere Galatasaray’ın 1481 yılından bugüne kuruluş hikâyesinden bir üçlüme;
“II. Beyazıt av dönüşü yağmura yakalanmıştı Maiyetiyle birlikte Galata sırtlarındaki gül bahçesindeki bir kulübeye misafir edildi. Bahçenin sahibi mahallelinin deyimiyle Gül Baba idi. Yapılan ikram ve misafirlik sonucunda; Gül Baba padişaha birer kırmızı ve sarı gül ikram etti. Padişah II Beyazıt ayrılırken ihtiyara:
-Gül Baba bir arzunuz var mıdır, diye sorunca, Gül Baba:
-Padişahım şu tepeye bir mektep kurdur orada okuyup yazanları hizmetinde kullan. Bir vakit gelir ki sana lazım olur, cevabını verdi.
Padişah bu dileği kabul etti ve otuz dönümden daha geniş olan arazinin etrafına duvar çekilmesini, bir cami ile her biri iki yüz kişi alabilecek üç koğuş ve her koğuşa bir hamam, zabit dairesi ve mutfak inşasını emretti. Yetenekli bir emektar Ak Ağa’yı Galatasaray Ağası tayin eyledi.”
Sultan II. Mahmut Galatasaray Mekteb-i Sultansi’nin açılış günü irad ettiği nutukta şu sözleri söylemişti:
“Çocuklar size Fransızca okutmaktan benim muradım Fransızca tahsil etmek değildir. Ancak fen-i tıbbı öğrenip tedricen kendi lisanımızı almaktır ve sonra Memalik-i Mahsura-i şahanenin her tarafında Türkçe olarak neşr eylemektir.
…Balkan Harbi’nde Bulgar Çatalca’ya dayandığı zaman mektebin on altı yaştan yukarı yüzde sekseni gönüllü olarak cepheye koşmuş, Cihan ve İstiklal Harpleri’nde, kütle kütle vatan müdafaasına koşmuşlardır. Bunların çoğu askerlikten muaf, mektep sırasında cepheye koşan kahramanlardır.
…İstiklal Marşı, mecliste kabul edildiğinin haftasında ilk defa Galatasaray Lisesi Konferans Salonu’nda yüksek sesle öğrencilere okundu. Oysa o anda Osmanlı Devleti devam ediyordu ve de Anadolu’daki TBMM Hükümeti’ne karşıydı. “Galatasaray İstanbul’da Osmanlı Mührü” olmuştur. 21 yıl hizmet verdiğim Galatasaray Lisesi her ne kadar “batıya açılan pencere” olmuşsa da, esasen “İmparatorluğun Cumhuriyet Kapısı” olmuştur.