G-20 zirvesi: Erdoğan ve Biden görüşmesi 

Abone Ol

Uluslararası kamuoyu için önemli bir konu olan iklim krizi sorunun çözümüne yönelik dünyanın önde gelen ülkelerinin katıldığı G20 Liderler Zirvesinde , Erdoğan ve Biden görüşmesi zirve gündeminin önüne geçti. İkili görüşmelerini uluslararası örgütlerce düzenlenen zirvelere denk getiren iki liderin görüşmesi, çözüm bekleyen konu başlıklarının konuşulması beklentisiyle başladı. İstenmeyen adam krizi ve Türkiye’nin gösterdiği tavır sonrası gerçekleşen bu görüşme için beklentiler yoğundu. Ancak uzun süredir kronikleşen ilişki çıkmazını her zaman olduğu gibi görüşmenin detayları ile birlikte, görüşme sonrası ilerleyen süreçlerde iki devletin taktiksel ve tepkisel hamleleri bize net bir sonuç gösterecektir.

ABD’nin şu an için diyalog yollarını koruması önemli ancak daha önce Türkevi’nin açılışı için Amerika’ya giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşme talebine karşı Başkan Biden’ın  göstermiş olduğu tavrı, ikili görüşmeden kaçınarak görüşmelerini zirvelere denk getirmesi dikkat çekiyor. ABD’nin vitrin arkasındaki aklı, Türkiye ile olan ilişkilerde çözüme uzak tavrı ve gün geçtikçe yenisi eklenen kriz yaratma stratejisindeki hedefi; Türkiye’yi itaate mecbur bırakmak ve son yıllarda ülkemizin göstermiş olduğu bağımsız dış politikasını daraltmaktır. Özellikle ülkemizin savunma sanayisinin yükselişinin karşısında oluşturduğu tepkisini ise Türkiye’yi kontrol edememe yasası olarak hasımlarına uyguladığı CATSAA yaptırımları ile bizlere gösteriyor.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirve sonrası gerçekleştirdiği basın toplantısında ilişkilere dair sadece ticari ve ekonomi çalışmalara vurgu yapması ve çözüm bekleyen konulara değinmemesi görüşmenin beklentileri karşılayıp karşılamadığı hakkında bize net bir fikir veriyor. Bunun dışında öne çıkan F-16 modernizasyonu ve F-16’ların verilmesi başlığı için Biden’dan Temsilciler Meclisi ve Kongrenin karar mekanizmasına olan etkisine vurgu yapıldı. Amerika’da var olan derin ve güçlü Ermeni lobisinin 24 Nisan’da ABD başkanına sözde soykırımı tanıtacak kadar baskın olması ile birlikte istenilen talebin gerçekleşmesinin kolay olmadığını söyleyebiliriz.

Medyanın doğru ve detaylı haber ulaştırma ilkesine takılıp kalmak geniş çerçevede konuşulması gereken konulardan uzaklaşmak dış politikadaki algının bozulmasına zemin hazırlıyor. Bu sebeple iki liderin görüşme süresinin saatlerce konuşulması , anlam yüklenilmesi ve haziran ayında gerçekleşen BM Liderler Zirvesi’nde çokça konuşulduğu gibi beden dil analizlerinin tartışılması bizleri gerçeklerden uzaklaştıran ve oyalan bir politik tuzağa sürüklemektedir. Bu görüşmeden alınacak en net gösterge Biden’ın Erdoğan ile görüşmesini uluslararası zirvelere denk getirme isteği ve Türkiye ile ABD arasındaki sorunların çözümü için oluşturulan diyaloğun dış işleri bakanlığı görevlilerine devredilmesidir.

Oluşan bu göstergede ülkemizin ABD ile olan dış politikasının , müttefiklik seviyesine ulaşması için çoklu fikir ortamında objektif bir analiz havuzu içinde, Türkiye çıkarı için adım atacak pozisyona hızlıca erişebilmemiz gerekiyor. ABD’nin Suriye’deki terör örgütlerine olan desteklerinin hala deva etmesinin ve bunun doğru diplomasi hamlelerle durdurulmasının üzerine gidilmesi, yaptırım listesinden çıkarılmamız, S400 konusu, Afganistan , Doğu Akdeniz ve var olan birçok kritik konularda çözüme ulaştıran diplomasiye ihtiyacımız var . Müttefiklik anlayışının ortada olmadığı şu son Türkiye –ABD ilişkileri tablosunda uzaklaşan politikayı tercih etmektense tavizsiz çözümü ortaya koyan denge ile hareket etmemiz gerekmektedir. Uzun süredir de ABD’nin zorlaştırmasına rağmen Türkiye, bu alandaki çalışmalarını başarı ile yürütmektedir.

Mutlu günler dilerim.