Genel

NURSULTAN NAZARBAYEV

Abone Ol

(“Halkını Seven, Halkının Sevdiği Önder” kitabının tanıtım toplantısından notlar) Mahmut Kasımbekov’un Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev hakkında yazmış olduğu kitabın tanıtım toplantısı İstanbul’da 27 Mart 2012 Salı günü gerçekleştirildi. Toplantı çok seviyeli geçti. Toplantıya katılanlar 20 senede Avrasya’nın yükselen yıldızı konumuna yükselmeyi başaran Kazakistan’ın lideri Nursultan Nazarbayev kimsenin bilmediği insani yönleri ile tanıştı. Biz de bu toplantıya katılanlar arasında idik. Hürriyet Radyosu’nda yedi yıl gazeteci olarak çalıştığımdan dolayı biraz gazetecilik hastalığına bulaşmış gibiyim. Sempozyum, konferans ve kitap tanıtımı gibi toplantılarına gittiğimde, duyduklarımı yazıya dökerek haber yapıp duyurmadan edemiyorum. İstiyorum ki, o toplantılarda konuşulanlardan salon dışındaki yüzlerce, binlerce insan da istifade etsin. Ancak normal bir gazeteci değilim. Çünkü normal gazeteciler böyle toplantılara bizden çok farklı yönleriyle yazıyorlar. Belki "tarihçi gazeteci" veya "bilimsel toplantı gazetecisi" gibi beni nitelendirebilirsiniz. Günümüzün gelişen haberleşme teknolojileriyle bilimsel toplantıları kitlelere ulaştırmak artık kolay. Bu sebeple bilimsel toplantılardan daha fazla kişinin yararlanmasını sağlamak amacıyla gelecekte çeşitli bilim dallarında böyle bir gazetecilik mesleği gelişebilir diye düşünüyorum. Bu toplantıda bu alışkanlığım devam etti ve kimlerin neler söylediğini kâğıda döktüm. Bu yazıda önce bunları ortaya koyacağım, sonra bir tarihçi olarak toplantıyla ilgili kendi düşüncelerimi arz edeceğim. Toplantıya dünyanın en büyük megapolislerinden biri olan İstanbul şehrinin valisi başta olmak üzere TBMM üyeleri, bilim adamları, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve basın mensupları katıldı.

İlk olarak kürsüye bu kitap toplantısını organize eden DA Platformunun Başkanı Harun Tokak çıkarak Türk dünyası ile ilgili birçok etkinlikler düzenlemekte olduklarını, onların içinde en çok kitap yayınlama işinin hoşuna gittiğini söyledi. Tokak Türk dünyasından 100 kitabı Türkçeye çevirerek kazandırma konusunda projelerinin olduğunu dile getirerek şunları ifade etti: "Mahmut Kasımbekov bugün tanıtımını yapmakta olduğumuz kitap da bu projedeki eserlerden biridir. Bu kitabın Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın yanında yıllarca hizmet eden bir devlet adamının kaleminden çıkmış olması da önemlidir. Her ülkenin güçlü cumhurbaşkanları olur. Nazarbayev ise sadece güçlü bir Cumhurbaşkanı değil, aynı zamanda bilge kişi ve bir öğretmendir. Bir liderin bunca sene ülkesini başarılı yürütmesinin temel sebebi bu olsa gerek. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev hakkında çok kitap okudum. Kasımbekov’un kitabının bunlardan çok farklı olduğunu gördüm. Çünkü bu kitapta öncelikle Cumhurbaşkanı’nın insani yönleri anlatılmaktadır. Böyle bir kitabı yazmak için sadece Cumhurbaşkanlığı Kurumu’nun yöneticisi olmak yeterli değildir. Aynı zamanda hayattaki olaylardan dersler çıkarmış, derin analizler yapabilen bir ilim adamı olmak ve usta bir kaleme de sahip olmak gerekir. Cumhurbaşkanı'nın insani yönlerini gösteren birçok somut misaller bu kitapta çoktur. Onlardan birini ifade etmek istersek, bir tarihte Vatikan’ın yaşlı Papası Kazakistan’a bir ziyaret gerçekleştirir ve kürsüde konuşma yaparken okumakta olduğu kağıdı elinden düşürür. Kâğıt uçarak kürsüden biraz ileriye düşer. Bu uygunsuz durum protokol açısından sıkıntılıdır. Ancak o anda Cumhurbaşkanı yerinden kalkarak yerden kağıdı aldı ve Papa’ya verdi. Bu durum daha sonra bütün dünya televizyonlarında gösterildi. Bu kitapta anlatılanlar hakkında çok konuşabilirim. Fakat zaman kısıtlı ve başkalarına da konuşmak için zaman vermek gerekir. Kitapta dikkatimi çeken önemli bir kaç noktaya dikkatlerinizi çekmeye müsaade edin. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev bağımsızlığın daha ilk günlerinde önemli bir duyuru yaparak yurtdışındaki Kazakları öz vatanlarına dönmeye davet etti. Böylece yurtdışındaki binlerce Kazak vatanına dönme imkânı buldu. İşte o günlerde Özbekistan’daki bir Özbek aksakalı Kazakistan’a göç etmekte olan Kazaklara “Gidiniz yollarınız açık olsun. Vatanlarınıza gidiniz. Benim yaşlı yüreğim hissediyor ki, sizlerin bilge bir lideriniz vardır. O geleceğin parlayan yıldızı olacaktır. Sizler onun yönettiği ülkede mutlu ve müreffeh bir hayat yaşayacaksın” demiştir. Onun söylediklerinin gerçekleştiğini bugün görmekteyiz.”

Kazakistan Ankara Büyükelçisi Janseyit Tüymebayev şöyle dedi: “Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev hakkında ülkemizde ve yurt dışında birçok kitap yayınlandı. Onların hepsi Cumhurbaşkanının sadece devlet adamı yönünü anlatmaktadır. Kasımbekov’un kitabı ise Cumhurbaşkanın bunların dışındaki bilinmeyen yönlerini ortaya koymaktadır. Kitapta ifade edildiği gibi, Kazakistan halkı, zor günler yaşadığı bir dönemde, iktidarı Nursultan Nazarbayev güvenerek teslim etmiştir. Cumhurbaşkanı halkın kendisine olan güvenini boşa çıkarmamış ve ülkeyi muazzam başarılara götürmüştür. Bugün dünyada “Kazakistan Yolu” şeklinde bir kavram ortaya çıkmıştır. Nursultan Nazarbayev Kazakistan’ı sadece bölge çapında değil, aynı zamanda küresel çapta da güçlü bir devlete dönüştürmüştür. Bağımsızlığın ilk günlerinden başlayarak Cumhurbaşkanı’nın yanında görev yapan Mahmut Kasımbekov aynı zamanda iyi bir bilim adamıdır. Onun kitabı sadece Kazak okuyucularına değil aynı zamanda dünyadaki tüm okuyuculara da hitap etmektedir. Yazar Kazakistan Cumhurbaşkanlığı Kurumunda uzun yıllar görev yapmıştır. Ben de Cumhurbaşkanlığında protokol müdürü olarak yedi sene görev yaptığımda Kasımbekov’un nasıl fedakârca çalıştığına bizzat şahit olmuştum. Mahmut Bazakuloğlu bugün tanıtımı yapılmakta olan kitaptan başka, Cumhurbaşkanın konuşmalarından meydana gelen 16 ciltlik bir eserin yayınlanmasını da sağlamıştır. Onun Cumhurbaşkanlığı Arşivi ile Müzesinin kurulmasında da emekleri çoktur. Bunlar bir ülke tarihi için çok önemli çalışmalardır. Çünkü Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in hayatı aynı zamanda Kazakistan Cumhuriyeti’nin de tarihidir. Bu yüzden okuyucu Mahmut Kasımbekov’un kitabında sadece Cumhurbaşkanının hayatı ile ilgili değil, aynı zamanda Kazakistan Cumhuriyeti’nin tarihi ile de ilgili birçok bilgi bulacaktır.”

Bundan sonra kürsüye Kazakistan Senatosu’nun bilim adamı üyesi, Prof. Dr. Garifolla Esim geldi. Esim Kazakistan Cumhurbaşkanı hakkında yazılan kitaplar arasında Kasımbekov’un kitabının özel bir yeri olduğunu söyleyerek şunları ifade etti: “Kasımbekov’un kitabına “Halkını Seven, Halkın Sevdiği Önder” şeklinde çok uygun bir isim konmuş. Gerçekten de Cumhurbaşkanı halkını çok sevmektedir, halkı da cumhurbaşkanlarını sevmektedir. Genel olarak söylemek gerekirse, Kasımbekov’un kitabını okuduğumda Cumhurbaşkanı hakkında şu düşüncelere vardım: İlk olarak Cumhurbaşkanı memleket kuran siyasi bir şahsiyettir. Böyle politikacılar dünyada az bulunur. Bu açıdan onu Atatürk’le karşılaştırabiliriz. İkincisi Cumhurbaşkanı yeni bir başkent inşa etmiştir. Bu çok önemli bir olaydır. Çünkü bir zamanlar Gorbaçov ve Soljenitsin gibi Rus politikacılar Kazakistan’ın kuzey topraklarında hak iddia etmişlerdi. Böyle temelsiz sözler başkent Astana kurulduktan sonra şıp diye kesildi. Üçüncüsü Cumhurbaşkanı ülkesinin komşularıyla olan sınır sorunlarını halletti. Bu çok önemli bir başarıdır. Bunda Cumhurbaşkanının çalışmalarıyla yeteneklerinin rolü büyüktür. Dördüncüsü Cumhurbaşkanımız uluslararası alanda Kazakistan devletinin itibarını inanılmaz bir biçimde yükseltti. Bunların hepsi Cumhurbaşkanının sayesinde olduğunu kabul etmeliyiz. Beşincisi Kazakistan dünya tarihine nükleer silahlardan kendi isteğiyle vaz geçen ilk ülke olarak geçti. Böylece nükleer silahsız bir dünya için kapıyı aralamış oldu. Dünyadaki tek bir devlet – Kazakistan ve tek bir politikacı – Nursultan Nazarbayev böyle bir kararı alabilmiştir. Altıncısı Cumhurbaşkanının uzun senelerden beri birbirlerinden ayrı kalan Türk devletleri ve topuklarını siyasi, kültürel ve bilimsel alanlarda işbirliği yapmalarında büyük rolünün olduğunu herkes kabul etmektedir. Bu yüzden Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ona “Türk Dünyasının Lideri” unvanını layık görmüştür.”

Senatörden sonra kürsüye Egemen Kazakistan gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Savıtbek Abdurrahmanov davet edildi. “Bugün tanıtımını yapmakta olduğunuz kitabın yurtdışında ilk önce Türkçe yayınlanması gayet yerinde ve doğaldır”, - diyerek söze başladı ve şöyle devam etti: “Allah’ın birleştirdiğini insanlar ayıramaz. Göktürklerin torunlarını tarih sağa sola dağıtmış olmasına ve özellikle son üç asırda biz sömürge bir hayat sürmemize rağmen zamanı geldiğinde tekrar kavuştuk. Biz bağımsızlığımızı ilan ettiğimiz gün Türkiye hemen, birkaç saat içinde tanıdı. O zaman TBMM çalışmalarına kısa bir ara vererek gündeme bu meseleyi aldı ve kısa bir sürede bağımsızlığımızı tanıma kararı aldı. Dünya diplomasi tarihinde bu eşine az rastlanan bir olaydır. Dikkat ederseniz Türkiye ve Kazakistan’ın sadece tarihlerinde değil, kaderlerinde de benzerlikler çoktur. Biz de sizler gibi, iki dünyanın, iki kıtanın, iki farklı kültürün birleştiği bir noktada bulunuyoruz. Günümüzde Avrupa’daki 6., dünyadaki 16. büyük ekonomiye sahip Türkiye Cumhuriyeti'nin önemi de buradadır. Bizim Cumhurbaşkanımız Nursultan Nazarbayev olgusu denilince, sadece iki dünyanın, iki kıtanın, iki kültürün değil, aynı zamanda başımızdan geçen sosyalizm ve yeni başlayan kapitalizm gibi iki toplumsal yapının, totalitarizm ve demokrasi gibi iki siyasi sistemin, planlı ve serbest piyasa gibi iki ekonomik sistemin arasından çıkan, ateş ve su gibi birbirine zıt şartlardan kendisinin metalurji mühendisi mesleğine uygun olarak yeni bir toplum, yeni bir sistem ve yeni bir ülke dökmekte olan müstesna bir şahsiyet olduğunu söyleriz. Nursultan Nazarbayev’in dünya çapında bir politikacı olduğu konusunda uzun da, kısa da konuşmak mümkündür. Kısa konuşmak gerekirse, bizim Cumhurbaşkanımıza Türkiye’nin başkenti Ankara’da bir heykel dikildiğini söylemek yeterlidir. Esil Nehri’nin kıyısında tüm Türklerin atası Atatürk'ün heykelini diktiğimizde, biz de bu büyük şahsiyete olan saygı ve sevgimizi göstermeye çalışmıştık. Nursultan Nazarbayev Mustafa Kemal Atatürk’ün milleti için yaptıkları hizmetleri devam ettiren uzak görüşlü bir politikacıdır. Mahmut Kasımbekov'un kitabının Türk okuyucularını buna benzer düşüncelere sevk edeceği muhakkaktır. Kitabın yazarı bağımsızlığın başlangıcından beri Cumhurbaşkanının güvenilir yardımcıları arasında yer alan değerli bir devlet adamı, değerli bir bilim adamı ve ferasetli bir vatanseverdir. Mahmut Bazarkuloğlu bundan çeyrek asır önce Komünist Partisi'nin Merkez Komitesi Bürosunda birlikte çalıştığımız ve o zamandan beri de dostluğumuz devam etmekte olan bir kişidir. Cumhurbaşkanlığı Kurumunu yönetmek, Cumhurbaşkanıyla her gün teşrik-i mesai yapmak, onun örnek çalışmalarından öğrenmek, bir çok önemli kararların alınmasına şahit olmak yazara bir devletin tarihinin nasıl yapılmakta olduğunu takip etmek ve o tarihe karınca kararınca katkı yapmak imkânını bahşetmektedir. Mahmut Kasmbekov bu imkânı en iyi şekilde değerlendirmesini bilmiştir. “Halkını Seven, Halkı Seven Önder” kitabı her Kazakistanlıyı halkı için, vatanı için canla başla çalışan, hayatını devletine adayan bir lideri anlattığı için gururlandırır. Bunun sayesinde onların vatan sevgisi güçlenir, geleceğe olan inancı pekişir. Bu kitabı okuyan Türk okuyucuları uzaktaki kardeşinin bağımsız devlet kurmak yolundaki fedakârca yapılan çalışmalarını öğrenecek, bu yolda bir engelden sonra bir diğer engeli aşmaya çalışan Nazarbayev’in emeklerini takdir edecektir. Kitap çok fazla bilimselleştirilmeden, yersiz siyasileştirilmeden çok gerçekçi ve samimi bir şekilde yazılmıştır. Kitabın her kelimesinde, her cümlesinde Cumhurbaşkanının tarihi şahsiyetini ortaya koyan canlı örnekler çoktur. Sadece bu durum bile yazarın siyaset bilimi ile yazarlığı çok iyi bağdaştırabildiğini bize göstermektedir.” Bundan sonra kürsüye İstanbul Merkez Valisi Bülent Karaçal geldi ve şunları özetle şunları söyledi: “1991 senesinde Sovyetler Birliği dağıldığında 15 bağımsız devlet ortaya çıktı. Bunlardan birisi Kazakistan’dır. İşte bundan sonra Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in macerası başladı. Bu kitap onun çalışmalarını etraflıca anlatmaktadır. Kitap Nazarbayev’in niçin özel bir lider olduğunu bize somut bir şekilde göstermektedir. Kitapta Nazarbayev’in 1991 senesinde Moskova’daki darbe teşebbüsüne karşı sağlam duruşu ifade ediliyor. Bunun çok önemli ve cesurca bir demokratik duruş olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca onun Kazakistan’daki tüm etnik gruplara milli meselelerde özellikle ana dillerini öğrenmek ve onu kullanmakta verdiği hak ve özgürlükler, batı ülkelerinde de bulunmayan bir demokratik karardır. Nursultan Nazarbayev gerçekten demokrat bir liderdir. Astana’yı başkent yapması da önemli bir başarıdır. Liderin kendisine özgüveni olmazsa bunları yapamaz. Semey’deki nükleer silah poligonu kapatması da büyük bir cesaret işidir. O böylece dünya barışına ve tabiatın korunmasına büyük bir katkı sağlamıştır.” Bu arada bir hususu ifade etmeliyim. Biz başlangıçta Vali’nin niçin konuşmacılarla birlikte masada yer almadığına şaşırmıştık. Daha sonra öğrendik ki, o tanıtım toplantısının başında yer alıp daha sonra başka işleri için ayrılacakmış. Ancak toplantıdaki konuşmaları ilginç bulmuş ve bir konuşma yapmak için izin istemekle kalmamış, toplantıyı sonuna kadar da ilgi ile takip etmişti. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı İsmail Safi kitap hakkındaki görüşlerini şu şekilde ortaya koydu: “Kitapta Devlet Başkanı’nın sadece hayatı değil, aynı zamanda devletin tarihi de anlatılmaktadır. Bununla birlikte Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın insani yönleri ve bilinmeyen hususiyetleri de ortaya konmuştur. Ayrıca kitap iki ülke ilişkilerinin pekişmesine de katkı sağlayacaktır. Günümüzde Türk dünyasının içinde parlayan iki yıldız vardır. Birisi Asya’nın en batısındaki Türkiye ve ikincisi Asya’nın en doğusundaki Kazakistan’dır. İki devletin parlayan ışığı Nursultan Nazarbayev’in ismindeki gibi tüm Türk halklarına nur saçacaktır diye düşünüyorum.”

Toplantıda son konuşmacı olarak kürsüye gelen İstanbul Valisi Avni Mutlu şöyle konuştu: “Bizi bugün sadece burada konuşulan sözler değil, aynı zamanda kardeşlerimizin bir araya gelmesi de heyecanlandırmaktadır. Burada az önce dile getirilen “Allah’ın birleştirdiğini insanlar ayıramaz” sözü beni çok etkiledi. Bizim kardeşliğimiz, dostluğumuz sonsuza kadar devam edecektir. Bu kitabı yazan ve bize çok değerli Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in insani boyutlarını anlatan Mahmut Bey’e şükranlarımı arz ediyorum. Kitabın başında yer alan “Ne kadar güçlü olursan ol, bir kardeşinin olması hepsinden önemlidir” şeklindeki ifade tüm duygu ve düşüncelerimizi özetlemektedir. Kardeşliğimizin tüm güçlerden daha önemli olduğunu ortaya koyan bu söz çok anlamlıdır.”

Toplantının sonunda heyecanlı ve duygulu olduğu her halinden belli olan kitap yazarı Mahmut Kasımbekov kürsüye davet edildi. Kasımbekov şunları söyledi: “Böyle bir toplantı olacağını doğrusunu söylemek gerekirse beklemiyordum. Küçük bir grupla konuşarak kitabım hakkında bilgiler vereceğimi zannediyordum. Türk kardeşlerimiz bize sıcak ilgisini bir daha gösterdiler. Bunun için teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Kitabımı Türkçeye kazandırıp tanıtım toplantısı yaptığını için öncelikle Diyalog Avrasya Platformu ve sponsorluk yapan Turkuaz şirketine ve emeği geçen başka herkese şükranlarımı sunuyorum. Bunu öncelikle Kazak halkına ve Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e gösterilen saygının bir tezahürü olarak telakki ediyorum. Devlet hizmetinde devamlı Cumhurbaşkanı’nın yanında görev yapan biri olarak böyle bir kitap yazmamı nedense birçok kimse yadırgadı. Peki, böyle bir kitabı ben yazmayacaktım da, kim yazacaktı? Cumhurbaşkanı’nın yanında 4 Nisan 1990’dan beri görev yapmaktayım. Bugünlerde bu görevime 22 senede dolacaktır. Başlangıçta Cumhurbaşkanlığı Makamı’nın kurulması konusunda karar alırken çok zorlanmıştık. Çünkü o zamana kadar tüm emir ve talimatlar bize Moskova’dan gelirdi. Biz sadece onları yerine getirmekle iktifa ederdik. Gerekli evrakları Kazakistan şartlarında uydurmakla yetinirdik. Cumhurbaşkanlığı Kurumunu ihdas etmekle Nursultan Nazarbayev ülkemizi bağımsız devlete hazırladı. Bu süreçte Cumhurbaşkanımızın yeteneklerine birçok defa şahit olduk. Ondan sonra köprülerin altından çok sular aktı, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde çok sayıda insanlar görev yaptı. Birçok kimse geldi, birçok kimse gitti. Bağımsızlığın ilk günlerinde cumhurbaşkanlığında görev yapanlardan şu anda sadece ben kalmış gibiyim. Diğerleri başka görevlere tayin edildi. O zaman beri ben aynı görevi devam ettirmekteyim. Sizler bunca sene içinde Türkiye'ye ilk defa gidiyorum dersem belki hayret edeceksiniz. Ama gerçek bu. Benim görevimin doğası bu. Bu görev dışarı çıkmayı, yurtdışına gitmeyi gerektirmiyor. Halkın önüne çıkarak konuşma yapmak da bizim göreve uygun düşmüyor. Ben konar göçer eski atalarımızdan günümüze yazılı belgelerin pek ulaşmadığını, bunun ise ülke tarihinin yazımını zorlaştırdığını iyi bilenlerdenim. Bu yüzden ülke yönetimini kendi elimize aldığımızda, devletimizin yazılı tarihi kaynaklarını oluşturmaya ihtiyaç olduğunu düşündüm. Benim memuriyete başladığım yıllar bağımsızlığın arifesine ve ilk yıllarına denk geldi. Bu dönemde genç memleketimizin kendi ayakları üstünde durmasına karınca kararınca katkı yapmaya ve bağımsız Kazakistan isimli binanın da bir tuğlası olmaya çalıştım. Bu husustaki görevlerimi halkımızın büyük bir şansı olan Kazakistan kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in liderliğinde öğrenmem ve onları hayata geçirmem benim hayatımın en mutlu anlarıdır. Ben bu mutluluğun kıymetini çok iyi biliyorum diyemem. Cumhurbaşkanının emrinde olmaktan başka bir amacım da olmadı. Çünkü ben onun sıradan bir insan olmadığını, gerçekten de büyük bir tarihi şahsiyet olduğuna şahitlik etmekteyim. Yıllarca Cumhurbaşkanlığı Köşkünü yönetmekte olduğumdan ve bu sebeple Cumhurbaşkanıyla devamlı yakın temasta bulunduğumdan onun konuşmalarını belli bir düzen içinde koruma altına aldım. Sonunda onları tasnif edip belirli bir düzen içine halka sunmayı kendime bir görev edindim. Cumhurbaşkanı’ndan öğrenecek çok şeyler olduğuna benim kitabımdaki somut örneklerin delil olacağına inanıyorum. Bu seneler içinde onun insani yönlerini de yakından tanıdım. Onun iç dünyasında fırtınalar koptuğuna, bağımsız devletin temellerini sağlamlaştırmak için nasıl çırpındığına, zorlandığına ve yeri geldiğinde sevindiğine şahit oldum. Cumhurbaşkanı basiretli politikaları ile Kazakistan'ı müreffeh bir ülkeye dönüştürdü. Şimdi dikkat ederseniz, Sovyetler Birliği’nin eski cumhuriyetlerinin, Kazakistan dışında hiçbirinin komşularıyla olan sınır problemlerinin çözülmemiş olduğunu görürsünüz. Kazakistan ise sadece eski Sovyet ülkeleriyle değil, Çin ile de sınır problemlerini halletmiştir. Rusya ile sınır sorunlarını çözmemiz pek kolay olmadı. Bunların hepsinin altında Nursultan Nazarbayev’in bilge diplomasisi yatmaktadır. Cumhurbaşkanının yeni bir başkent inşası da büyük bir cesaret işidir. Cumhurbaşkanının yeni bir başkent inşa yolundaki çırpınışları, kaygıları ve her yeni yapı için nasıl sevindiğini gördüm. Devletin geleceğini şekillendiren bu muazzam işlerin nasıl hayata geçirildiğini okuyucularla paylaşmak istedim. Benim bu kitabım Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in ülkesi için yaptığı benzersiz hizmetlerini halka samimi bir şekilde halka ulaştırma gayretlerinden biridir. Bu eser okuyucuların, özellikle Türk kardeşlerimizin takdirini kazanırsa, emeklerimin boşa gitmediğini varsayacağım.” Yazarın bu içten ve duygulu konuşmasından sonra kitap tanıtım toplantısında küçük bir tören de yapılarak İstanbul Valisi Avni Mutlu başta olmaz üzere bazı kişilere Kazakistan bağımsızlığının 20'nci yılı vesilesiyle madalyalar takdim edildi.

ÖZETLERSEK… Böylece sona eren tanıtım toplantısıyla ilgili olarak kendi fikirlerimi söyleyecek olursam, şahsen toplantıdan çok istifade ettiğimi söyleyebilirim. Bu toplantı hakkında Türk basınında ve internet sitelerindeki haberler de Türk okuyucularının bu kitaba ilginin yüksek olduğu göstermektedir. Çünkü Kazakistan’ı 20 yılda büyük başarılara taşıyan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev hakkında herkes daha çok bilmek istiyor. Özellikle onun insani özellikleri söz konusu olduğunda bu ilginin daha çok arttığı muhakkaktır. Tarihçiler arasında “Türk halkları tarih yapmıştır, ancak tarih yazamamıştır” şeklinde yaygın bir söz vardır. Kasımbekov’un tarih yazdığını söyleyebiliriz. Fransız düşünürü Volter “tarihçileri yazdıkları içinde değil, yazmadıkları için yargılamak gerekir” demiş. Bu çok yerinde söylenmiş bir sözdür. Ben de buna ilave yaparak “sadece tarihçileri değil, önemli işlerin içinde olup da görüp bildiklerini yazmayan devlet adamlarını da yargılamak gerekir” diyorum. Bu kitap Fransa veya Almanya’da yazılmış olsaydı kimse yadırgamazdı. Bu yüzden de böyle bir eserin Kazakistan da yazılmış olması ayrı bir öneme haizdir. Kitabı okuduğumda Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kişisel özelliklerinin bize meçhul yönlerinin daha çok olduğuna kanaat getirdim. Bundan dolayı böyle kitapların yazımına devam edilmesi gerekiyor. Bu tarihi bir sorumluluktur. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in yanında Mahmut Kasımbekov gibi sorumlu devlet adamlarının bulunması bir şanstır. Mesela, Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın birçok kişisel yönleri halen meçhuldür. Mahmut Kasımbekov ise Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kamuoyuna tarafından bilinmeyen bir çok yönlerini kitaplaştırarak gelecekte Kazakistan’ın bağımsızlık tarihini araştıracaklara paha biçilmez bilgiler bırakmaktadır. Boğaz kıyısında gerçekleşen bu tanıtım toplantısı, orada hazır bulanan Türkiye Kazaklarını çok mutlu etti. Kazakistan ile gurur duyduk. Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in kıymetini daha iyi anlamış olduk. Kitaba ve bu toplantıya emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. HABER: Doç.Dr. ABDULVAHAP KARA