Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Türk olduğunuzu söyleyince insanların ilk akla gelen leziz yemeklerimiz oluyor. Dünyada da bu durum aynı. ABD’de Yunanların çok daha öncelerde çok kalabalık olmalarından dolayı buralarda yakın zamana kadar Gyro olarak Yunanistan Döneri olarak yaygındı. Fakat son yıllarda özellikle büyük şehirlerde Döner’in Türkiye’ye ait olduğunun bilinirliliği artıyor.

Gyro ile döneri yan yana koyunca bizimki gerçekten bir başka. ABD’ye 6 sene önce geldiğimizde gerçek döneri bulmak oldukça zordu. Her Türk restoran da bunu Türkiye’deki gibi yapamıyordu. Beni tanıyan bilir yaprak dönere bayılırım! Koronavirüs döneminde yaptıkları yardımlardan dolayı EGEA FOOD adlı bir markanın olduğunu ve seri olarak döner ürettiklerini öğrendim. ABD’de seri üretim döner yapan benim bildiğim ilk firma. Eminim başkaları da vardır fakat bir elin parmağını geçmez.

Seri üretim oldukça önemli. Hem Türk yemeği olarak yayılması hem de restorancıların zahmetli olarak döner işinden rahatlığa kavuşması demek. Bir de lezzetin her seferinde aynı olması dönerde zor olabiliyor. Miami’de kitap etkinliğine gittiğimizde Türk restoranında döner yedim. Gerçekten lezzeti yaprak döner gibiydi ve bayıldım. Restoranın seri üretim olarak Egea Food’tan aldığını öğrenince takdir ettim. Egea Food’un da hikayesi oldukça ilginç. Zamanında Ongun Bey’in babası Almanya’nın en büyük döner üreticisiymiş. ABD hayalini ise Chicago’da aşçılık eğitimi alan Small Business Administration (SBA) ABD’de devlete bağlı Küçük İşletme Yönetimi’nden yılın genç girişimci ödülünü alan ve SFMA 2021 yılında, yılın üreticisi ödülünde finalist olan Ongun Kocabaş ile ABD’deki döner işletmelerini ve projelerini konuştuk.




Önce Vatan Gazetesi Miami – Florida


Öncelikle ABD hikayeniz nasıl başladı?

Babam gıda sektöründe yaptığı ilklerle ve başarılı iş hayatıyla benim her zaman idolüm olmuştur. Onun hayaline ilk inanlardan biri de ben oldum. Zaman içinde de bu hayal beni gerçekleştirmek istediğim bir proje planlamaya ve o proje üzerinden kendi hayallerimi kurmaya götürdü. 2015 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra, Chicago Kendall College’da Mutfak Sanatları bölümüne projemi anlatan bir mektup yazdım. Bu mektup üzerine de burs teklifi aldım. Ancak hayallerimi tamamlamak için üzerine bir miktar para eklemem gerekiyordu ve hiçbir şey inandığım projemden ve hayallerimden değerli değildi. Geri kalan okul ücretini ödemek için hemen o dönem kullandığım arabamı sattım ve hayallerimin ilk adımı olan yolculuk için Chicago’ya aşçılık eğitimine gittim. 15 aylık bu hızlandırılmış programı başarıyla bitirdikten sonra da restorancılığı yakından gözlemlemek, Amerika’da bir işletmenin mutfağını, işleyişini görmek için Los Angeles`ta Michelin yıldızlı Kali adlı restoranda staj yaptım.



Bu stajın da tamamlanmasıyla birlikte artık babamın başlattığı hayallerimize giden yol için atılması gereken tek bir adım kalmıştı. Ben de bir işletme kuracak, bu işletmeyi ailemle birlikte büyütecektim. Ortada çok büyük hayaller olsa da sermayemiz o gün için aynı büyüklükte değildi. Bu noktada eniştem Tufan Ayçiçek ve babamla omuz omuza vererek derin bir araştırmaya giriştik. Bu işletme açılacaktı. Ama bunun için en doğru lokasyonu, en verimli bölgeyi bulmak gerekiyordu.



Bunun için tabiri yerindeyse Amerika'yı uçtan uca dolaştınız...

New York’tan Tampa’ya kadar pek çok yolculuk ve araştırma gerçekleştirdik. Bu yolculuk bizi Miami’ye getirdi ve ilk küçük tesisimizi burada kurduk. Tesisin tüm hazırlık aşamalarını, kurulumunu, iş kurmak için gereken izinleri, prosedürleri eniştemle ikimiz gerçekleştirdik. Her şey teoride hazır olduğundaysa tek bir eksiğimiz kalmıştı. Tüm sermayemizi tüketmiştik ve ilk işimize başlamak için gerekli et sermayemiz de yoktu. Tam bu noktada biraz şans biraz da azmin inancıyla aradığımız çözümler sonucunda iki kasa et almaya yetecek limitli bir kredi kartı almayı başardık ve EGEA’nın ilk üretimini gerçekleştirdik.



Çok büyük emeklerle hayalinizi gerçekleştirdiniz. Üstelik genç girişimci ödülüne de layık görülmüşsünüz?

2018 yılında başladığımız bu serüvende pek çok dalgalanmalar, inişler çıkışlar yaşadık elbet. Sermayemizin tükendiği oldu, planlarımızla gerçeklerin örtüşmediği günler oldu ancak biz hiç inandığımız yoldan dönmeyi düşünmedik, hiç arkaya bakmadan hep bir sonraki ileri adımızı plandım. Ve 2020 yılında Small Business Administration (SBA) ABD’de devlete bağlı Küçük İşletme Yönetimi’nden yılın genç girişimci ödülünü aldık ve SFMA 2021 yılında, yılın üreticisi ödülünde finalist olduk.

 



Sade genç girişimciliğiniz değil bunun yanında dünyaca ünlü müşterileriniz de var

Bir firmanın en büyük başarılarından biri tüketici ve marka arasında bilinirlik oluşturabilmektir. Bizim en büyük sırlarımızdan biri müşteri değil müdavim oluşturmak. Egea Food lezzetini bir kez deneyimleyenler müdavimimiz oluyor. Müdavimlerimiz arasında ünlü isimler de bulunuyor. Bunlardan birisi de DJ Khaled. Filistin asıllı dünyaca ünlü DJ, 2019 yılından bu yana özel günlerini egea food döneriyle taçlandırıyor. Kendisi partileriyle nam salmış bir dj, biz ilk kez 2019 yılında evinde düzenlediği doğum günü partisinde bir araya gelmiştik. İlk özel gün catering hizmetlerimizden biriydi. Birçok Dünyaca ünlü yıldızın katıldığı partilide Egea food döneriyle davetlilerden tam not almıştık. O günden beri de DJ Khaled’in doğum günü, yılbaşı, yıl dönümü gibi birçok özel gün davetinde misafirlerine dönerimizi tattırmaya devam ediyor.




Aslında babanızın Almanya’da başarılı bir girişimi olmuş siz de bunu ABD’ye taşıdınız. Biraz firmanın geçmişinden ve şimdiki üretimden kapasiteniz ve yaptıklarınızdan bahsedebilir misiniz?

Babamız, 1980’li yılların başında Almanya’nın Frankfurt kentinde ticaret hayatına başlamış. Türkler arasında pek kimsenin cesaret edemediği et toptancılığına girişmiş. Yanında iki kardeşiyle bu işi yaparken henüz tek tük olan Döner dükkanlarına da et tedarik ederek başlıyor. Türk marketlerini bir süre sonra bırakarak, büyük ihtiyaç duyulacağına inandığı Döner üretimine yöneliyor. 1983 yılında kardeşleriyle birlikte Karmez şirketini kurarak tamamen hazır Döner üretimine yöneliyorlar. Hazır döner’in oluşu, çevrelerindeki döner büfelerinin kısa zamanda çoğalmasına yol açıyor tabii. Başlangıçta 3-4 tane olan Frankfurt kentindeki büfeler onlarca sayıya ulaşıyor hatta birkaç yıl içinde Almanya’nın Batı kısmında yüzlerce Döner büfesi açılmış. Karmez`in öncülüğünü yaptığı bu yeni trend, Döner üretimine sektörel bir özellik kazandırmaya başlamış.



Karmez, babamızın öncülüğünde Almanya’nın ilk ve en büyük Döner işletmesidir. Biz Egea olarak 1000 sf ile başladığımız tesisimizi 5000 sf da çıkardık ve şu an üstünde çalıştığımız proje ile 33.000 sf`luk yeni ek tesisimizi kuruyoruz. 2023 yılı içerisinde günlük üretimimizi 40.000 lbs baton döner ve kesilmiş hazır döner üretim kapasitesine çıkarmayı planlıyoruz.




Aslında Türk olarak seri döner üretimi yapan nadir firmalardansınız. Hangi eyaletlerde hizmet veriyorsunuz. Ve Türk olduğunuzu duyanlar neler söylüyor?

Evet Türk olarak seri döner üretimi yapan nadir firmalardanız. Şu an dönerimiz 18 eyalette ve Kanada`da restoranlarda ve marketlerde satılıyor. Birçok milletten müşterilerimiz var. Genelde Türk olduğumuzu duyunca bize olan güven ve saygıları artıyor. Buda bizi mutlu ediyor açıkçası. Biz Amerika`da birçok başarılı Türk ile tanıştık. Bunların çoğundan haberimiz yok. Amerika`daki Türk diasporası olarak daha çok bir araya gelmenin, birlik olmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu konu hakkında sizin çabalarınızı biliyoruz ve takdir ediyoruz. Dönerin Avrupa`daki Türk diasporasına katkısının önemi tartışmasızdır. Kuşkusuz ki aynı katkıyı Amerika`da da yapacaktır. Buna kısa sürede tanık olacağız.




İsminizin hikayesinden bahsedebilir misiniz?

Egea ismini babamız Ege denizinden esinlenerek önerdi. İngilizce `Aegean` kelimesinden geliyor. Hem İzmir’de yaşadığımız için hem de Amerika`da Ege bölgesini Türk ürünleri ve kültürü ile ilişkilendirmek için bu ismi seçtik.




Toptan ve restoranlar sizin asıl müşterileriniz bahsedebilir misiniz? Bundan sonraki planlarınız nedir, marka oluşturmak istiyor musunuz?

Şu an iki ayrı ürün listemiz var, biri restoranlar için diğeri de marketler için paketli ürünler. Paketli ürünlere pandemi sırasında restoranların kapanmasından dolayı planımızı öne çekerek hızlı bir şekilde girdik. Hızlı girmek için etnik marketlerde güçlü olan şirketlere fason üretimle başladık. 2023 yılı içerisinde yapacağımız yatırımlarla kendi markamızda paketli ürünleri ulusal market zincirlerine sokmayı hedefliyoruz. Bu sayede Amerikalı tüketicide Döner algısını artırarak, Dönerin marka bilinirliğini arttırmayı hedefliyoruz.



Miami’de tesadüfen sizin dönerinizi yedim sonradan sizden aldıklarını söylediler. Bir döner sevdalısı olarak gerçekten çok leziz. Seri üretim olmasına rağmen nasıl böyle tadınızı bozmuyorsunuz?

Kısaca anlatmak gerekirse, Üretimin her adımında ilk günkü titizliğimizle kontrollerimizi kendimiz yapıyoruz. Etlerimizi anlaşmalı olduğumuz sertifikalı yerel çiftliklerden alıyoruz. Ürünümüzün sürdürebilir kalitesi ve lezzeti olduğu sürece, büyümeye devam edeceğimiz bilincindeyiz ve bu doğrultuda çalışıyoruz.

​​​​​​​

Avrupa’da döner oldukça popüler ABD’de popüler olmaya başladı. Sizce bundan sonra nasıl olur?

Döner`in Amerikan kültürüne ve piyasasına adaptasyonu planladığımız dan daha hızlı oluyor. Son kullanıcının sağlıklı ve kaliteli gıdaya olan yönelimi bunun en büyük nedeni. İnsanlar artık gerçek ve az işlenmiş gıdaya hasret. Bu fırsatı iyi değerlendirip, Döneri `Amerika Fast Food` piyasasının vazgeçilmezi yapabiliriz. Burada en önemli faktör Dönerin, şu an piyasada olan Gyro ile arasındaki büyük kalite farkı. Biz Döner üreticileri olarak Dönerin kalite standartlarını belirleyip bu standartlardan taviz vermemeliyiz. Bu kaliteyi koruduğumuz sürece Dönerin piyasadaki payı gittikçe artacaktır ve Döneri markalaştırarak ülkemizi doğru temsil etmeliyiz. Baklava ve diğer Milli gıda ürünlerimizde yaptığımız hatayı Döner ile telafi edebiliriz. Bunun için en önemli unsur üreticiler olarak birlik olmalıyız. Döner piyasası Amerika'da yeni şekillenmeye başlıyor. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek bizim elimizde.

​​​​​​​

Gyro değil de Döner olarak sattığınız için ayrıca teşekkür ve tebrik ediyorum. Görüşleriniz, stratejileriniz nelerdir?

Her iş insanı gibi ticaret yapıyoruz ama yaptığımız işin misyonu olduğu zaman bu diğer kazançların önüne geçiyor ve başarıyı da beraberinde getiriyor inancındayız. Biz Egea markasından çok döner markasına yatırım yapıyoruz ve zaman harcıyoruz. Bu bizim gibi üretim yapan ve yapacak firmaların da büyük avantajına olacaktır. Babamızın 1980 li yıllarda yaptığı gibi bizde Egea ailesi olarak Dönerin Amerika'daki öncüsü olmak istiyoruz. Diğer Türk firmaları ile beraber dernekler kurmalı beraber hareket etmeliyiz. En kısa zamanda USDA regülasyonlarına Döner ürün sınıfını sokmak için çalışmalara başlayacağız.




Eşiniz ve enişteniz ile birlikte çalışıyorsunuz. Toplam kaç çalışanı var?

Evet aile şirketiyiz ve 23 çalışanımız da bu ailenin bir parçası. Bu konuda çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Çalışkan ve hırslı bir takımız. Bir aile şirketi olarak kurumsallığa önem veriyoruz ve aile şirketi olmanın avantajlarından yararlanıyoruz.

Son söz sizin lütfen buyurun…

Öncelikle bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Amerika’da yaşayan önemli sayıya sahip bir milletiz. Burada bir araya gelmeyi, birbirimizi desteklemeyi ve birbirimizle gurur duymayı önemli buluyorum.

Bu sene Amerika’da 7. Senemi dolduruyorum. Hayatımın birçok dönüm noktasını burada yaşadım. Biz çok küçük adımlarla başlayıp, başarı merdivenleri hızlı ve emin adımlarla çıkan bir şirket kurduk. Bugün geriye dönüp baktığımda iyi ki hayal etmişim, iyi ki hayallerimin peşinden gitmişim diyebiliyorum. Bu süreçte başta eşim ve eniştem olmak üzere benimle birlikte hayallerime inanan, benimle yan yana duran herkese teşekkür ediyorum. Pek çok Türk meslektaşım, arkadaşım ya da bizi hiç tanımadan EGEA’nın başarısını duyanlar burada yaptıklarımızla gurur duyduklarını söylüyorlar. Bize duyulan bu güven bizi gelecek hayallerimizi gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştırıyor.

Bugün Amerika’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde yatırım hayali kuran herkese de söylemek istediğim bir şey var; gözlerinde büyütmesinler. Hayallerini bulutların üzerinde görmesinler. İnanın, küçük ama emin adımların ulaşamayacağı bir hayal yoktur. Yeter ki doğru planlamanız ve cesaretiniz olsun.