Hadiste mealen: “Ya öğretici, ya öğrenici veya dinleyici ol. Dördüncüsü olma helâk olursun!” deniyor. İnsan, bu üçünden hiç olmazsa üçüncüsü olabilir. Kaldı ki, konuşan bildiğini söyler, dinleyen bilmediğini öğrenir. Yani dinleyenin bilgisi artar. Mevlânâ’nın Mesnevîsi “Bişnev!” / “Dinle!” diye başlar. Çünkü öğrenmek için dinlemek gerek. Nitekim kuş yavruları, yumurtalarından çıkar çıkmaz ötmezler. Zira henüz bir şey bilmiyorlar ki, ne konuşsunlar? Ancak anneleri olan kuşu bir süre dinledikten sonra, “Cik Cik” ötmeye yani konuşmaya başlarlar. Öğretmenin de, öğrencilerden ilk ve tek isteği önce dinlemeleri, sonra soru sormalarıdır. Çünkü soru sormak için, önce dinlemeleri sonra bilmeleri gerekir. Kaldı ki, öğretmenin başarısı; öğrencilerin onu ihlâsla / içtenlikle ve sessizce dinlemelerine bağlıdır. Çünkü Mevlânâ Hazretlerinin dediği gibi: ”Dinleyenin; samimiyet ve içtenlikle, konuşana kulak kesilmesi nispetinde, Allah konuşana ilham eder.” İşte iki taraf için de, büyük birer müjde! Evet öğrencinin öğrenmesi ve öğretmenin öğretmedeki başarısı; her iki tarafın karşılıklı gayreti nispetindedir.

x

Görmek büyük nimet. Ama işitmek daha da büyük bir nimet. Çünkü gören sağır öğrenemez. Fakat sağır olmayan kör öğrenebilir. Nitekim, kör olan peygamber vardır. Fakat sağır olan peygamber yoktur. Bu bakımdan işitmek, görmekten üstündür diyebiliriz. Evet, işiten âmâ da olsa öğrenip anlatabilir. Sağır olan görse de, öğrenip anlatamaz. İşte bu açılardan dinlemenin, görmekten üstün olduğunu söyleyebiliriz. Tabii ki, her ikisine birlikte sahip oluş; nimet üstü nimettir.

x

Genelde her devletin Anayasa’sı o milletin aleyhine olacak maddeleri ihtiva etmez / içermez. Ama insanlar; kendi koydukları yasa ve kanunlara, maalesef şahsî menfaat ve çıkarları için uymayıp, ona göre hareket etmiyorlarsa; Anayasa ve Kanunlar mı suçlanmalı? Doktorun hatasından Tıb ilmi, hukukçunun yaptığı hukuksuzluktan Hukuk ilmini mi sorumlu tutmalıyız? Eve giren hırsız yüzünden, kitaplıkta bulunan hukuk kitabı mes’ûl tutulabilir mi?

x

Müslümana bakarak İslâm hakkında menfî / olumsuz fikir beyan edenler var! Halbuki o kimse İslâmı yanlış anlamış, yanlış uygulamış olabilir. Bu durumlarda kişilere değil, kaynaklara yönelmek lâzım. Çünkü “Başkasına itimat etmeyen, nefsiyle teşebbüs eder.” Başkasına güvenmeyen, onun doğru bildiğinden ve doğru yaptığından emin olmayan kimse, bizzat kendisi kaynaklara yönelmeli. Bilmesi gerekenleri kaynaklardan bizzat kendisi aramalı, bulmalı ve almalı. Ne mutlu bizlere ki, Türkçemizde her konuda hem telif, hem de tercüme edilmiş olarak, güvenilir sayısız ilmî / bilimsel ve birbirinden güzel eserler mevcut. Tabii görenedir dostlar görene, köre ne?

x

Birbirimizi incitmek, kırmak ve gücendirmek istemiyorsak; birbirimizi itham edici, suçlayıcı ve töhmet altında bırakacak kelime, söz ve cümlelerden uzak duralım. Hüküm verici, hükme bağlayıcı ifadelerden sarfı nazar edelim. Meselâ dinsiz, imansız, kâfir, ilerici, gerici, komünist, kapitalist, solcu, materyalist, dinci ve bu gibi, hükme bağlayıcı kalıplaşmış kelime ve sözlerden uzak durmalı, bunları birbirimize karşı sarfetmemeliyiz. Çünkü bu tarz söyleyişlerle; karşımızdakini yargılamış oluyor; onu o kelime ve tabirin hücresine tıkmış bulunuyoruz! Bu durumda mes’ele hükme bağlanmış olduğundan, geriye konuşacak bir şey kalmamış demektir! Sen sağ ben selâmet! Öyleyse ne yapmalı derseniz, derim ki: Sadece mes’ele ve problemleri konuşmalı. Kabul veya reddi tabii karşılamalı, bunlar hakkında yersiz münakaşaları bir tarafa bırakmalıyız.

Unutmayalım ki, bu vatan hepimizin. Hepimiz bu yurdun birinci sınıf vatandaşlarıyız. Kimsenin kimseyi hor görmeye hakkı yok. Üstelik hiçbirimizin gidecek başka bir yeri de yok. Anca beraber, kanca beraberiz. Birbirimizi sevecek, sayacak ve birbirimizi hor ve hakir görmekten son derece sakınacak; bu anlayışın devamı için topyekûn samimi ve içten bir gayret içinde olacağız.

Unutmayalım ki, kol kırılır yen içinde. Tabii ki, birbirimizi istediğimiz kadar tenkit edeceğiz. Ama bunu yaparken fikir ve düşüncelerimizi ortaya koyacak. Rencide edici / kırıcı, üzücü söz ve davranışlardan daima uzak duracağız.