YARBAY LEVENT TÜRKKAN’IN İFADELERİNDEN HAREKETLE

CİA’NIN YAN KURULUŞU

FETULLAHÇI TERÖR VE CASUSLUK ÖRGÜTÜ’NÜN (FETCÖ)

VATANA İHANET HAREKÂTI

Yarbay Levent Türkkan’ın ifadelerini okuyunca dehşetten sarsıldım. TC Genel Kurmay Başkanı ve 2. Başkanı dinliyorlar, bu cihazları her gün götürüp cemaat abilerine veriyorlar. Bunun nereye kimlere servis edildiğini bilmiyorlar!? Bu abiler kimdir, kime bağlıdır, bu dinlemeler kime servis ediliyor? Bu cihazlar nereden tedarik edilmiştir? Kim deşifre etmektedir? Nerede, kimler tarafından kullanılmaktadır? Paşaların dinlenmesi ve elde edilen bu bilgilerin cemaatle ve dini hizmetlerle ne alakası olabilir, cemaate ne faydası vardır? Bu yönler düşünülmeden Türk ordusunda paşa rütbesini almış, kurmaylık mertebesine gelmiş subaylar tarafından vatana ihanet demek olan bir casusluk faaliyeti icra edilmektedir.

Ülkenin bu duruma gelmesinin temel sebebi Masonik yapı tarafından Türk halkına İslam dinini yaşamasının yasak edilmesi ve İslami faaliyetlerin yer altına çekilmeye mecbur edilmesidir. Yarbayın ifadesinde belirttiği tuvalette abdest almak, ima ile namaz kılmaya mecbur olmak, bu baskıların ve laik sistemin dayatmalarının bir sonucudur. 

Dinin yer altına çekilmesi gizli teşkilatlanmaya yol açmakta ve bu teşkilatlanmada insanların birbirini tanımadığı hiyerarşik yapıların ortaya çıkması neticesinde yabancı istihbarat örgütleri bu yapıların her hangi bir dalına sızarak bütün yapıyı casusluk şebekesi haline getirebilmektedir.  FETCÖ teşkilatı bunun tipik bir örneğidir. 

1908 darbesinden bu yana Türkiye’de devlet ideolojisini ve Kemalizm’i ele geçirmiş olan Mason teşkilatları batının açık casusluk şebekeleridir. Halk bu örgütlere teveccüh etmediği ve mesafeli durduğu için İslami yapıyı kullanarak sızmak yabancı istihbarat teşkilatları için birincil hedef haline gelmiştir. Bunun yol ve yöntemlerini İngilizler çok iyi bilirler ve güney kuşağında yer alan İslam ülkelerinde şeyh, cemaat ve tarikat liderleri üzerinden kontrol ve casusluk şebekeleri kurmuşlardır. FETCÖ teşkilatı bu düşüncenin ürünü olarak Türkiye’de faaliyete geçirilmiştir. Türkiye’nin son 45 yılına damga vuran en büyük casusluk/terör-şantaj ve ekonomik çıkar şebekesi olarak kullanılmıştır. 

FETCO’cu teşkilatın bu hale düşmesini Rahmetli Mahir Kaynak Hoca şöyle tanımlamıştı: Av Partisi… Silahlı Kuvvetler içinde yer alan bir kısım Mason veya Sabetayist subayların Atatürkçülük adına dışarıdaki Mason unsurların ve CİA’nın işaretiyle 28 Şubat’ta harekete geçmesiyle, Fethullah Gülen ABD’ye kaçırılmış, av partisi tamamlanmış, kendini “Hizmet Hareketi” olarak tanımlayan Fethullahçı yapı ABD’nin hizmetkârı tam bir casusluk teşkilatı haline gelmiştir. İşin ilginç tarafı İslam adına İslami değerleri kullanarak şekillenen bu yapı devletimize ait en gizli bilgi ve kararları Allah rızası için CİA’ya aktarıyordu. Yakalanan MİT tırları, meydanlardaki büyük can kaybına sebep olan patlamalarla ilgili istihbari bilgiler,  bölücü/terör örgütleriyle mücadele için yapılan bütün planlar, Ortadoğu’da ne yapacağımıza dair kararlar saniyesinde ABD’ye uçuyor, Langley’deki analistler en mahrem “Top Secret” bilgilerimize hâkim oluyordu. Dünya tarihi boyunca böyle bir istihbarat çetesi kurulmamıştır. Ülkenin/ İslam dünyasının kaderi küresel çete devletine teslim edilmiştir. Hasan Sabbah’ın kurduğu çete bile bunun kadar kapsamlı değildir. Hasan Sabbah’ın çetesindeki fedailer gerçekleri anladığı an nasıl ki iş işten geçiyorsa “ Yarbay Levent TÜRKKAN’da gerçekleri görüp uyandığı an büyük bir ihanet şebekesinin içinde kukla olduğunu anlıyordu.”

Cemaat yapısı üzerinden gerçekleştirilen 15 Temmuz Darbesi’nde halkın üzerine acımasızca ateş ediliyor, İsrail’de iken devşirilmiş olan Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın ÖZTÜRK iş başına getirilmek isteniyordu. Ben bütün yazılarımda şunu önemle vurguladım. Bu ve geçmiş darbelerde; “Türkiye’deki Masonik yapı sorgulanmadığı ve bu yapılar minimalize edilmediği taktirde darbeler hiçbir zaman bitmeyecektir, yeni darbeler sırada bekleyecektir.” Çünkü bu yapılar halk ayaklanmasının ve memnuniyetsizliğin nasıl istismar edileceğinin ustalarıdır. Tarih boyunca gizli yapılanma ve örgütlerini kullanarak çok tesirli işler yapmışlardır. Bunlar komplo teorisi değildir. İtalya’daki terör mafyasının kime ve nerelere dayandığı, P-2 Mason locasının faaliyetleri Savcı Felice Casson’un tarafından ifşa edilmiştir. Buradaki yapının NATO ve finans sistemine dayalı ayakları, gladyo ve cinayet şebekeleri FETCO yapısıyla bire bir benzer yapılardır. Bu gün bunun laik sisteme dayalı yapıları Türkiye’de halen faaliyettedir.

Osmanlı gibi cemaat ve tarikatların siyasete karışmadığı ve karışmasının yasak olduğu bir sistemde bile Masonlar gizli teşkilatlanma yolu ile her türlü hoşnutsuzluğu istismar ederek darbe yapmışlardır. Hiçbir sistem: “Padişahlık, yeni getirilecek olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi” darbeden muaf değildir. Bunu önlemenin yolu devlete sadakati esas alan İslami bir yapı kurmaktır. Tarikat ve cemaatlerin devlete sadakat üzerinden yapılandırılması fakat siyasete uzak durmasıdır. Bu düzenlemeyi yapacak olanda Recep Tayyip Erdoğan’dır. Onun dışında hiç kimse bunları yapamaz bu oyunları bozamaz, gizli yapıları tasfiye edemez.

100. yılına yaklaşan bu sistem 1930 model bir anlayışla yürüyemez. 

 

  

  

CEVAP VE DÜZELTME

1. Sayın Muhatap Şirket tarafından yayımlanmakta olan Önce Vatan Gazetesinin 08.05.2017 tarihli nüshasında “FETCÖ vatana ihanet harekatı” başlıklı bir haber/yorum yazısı yayımlanmıştır. Yazıda, Türkiye’de yaşanan darbeler irdelenirken özetle; ‘Ülkenin bu duruma gelmesinin temel sebebinin Masonik yapı olduğu...., 1908 darbesinden bu yana Türkiye’de devlet ideolojisini ve Kemalizm’i ele geçirmiş olan Mason teşkilatlarının batının açık casusluk şebekeleri olduğu...., Silahlı Kuvvetler içinde yer alan bir kısım Mason ve Sabetayist subayların Atatürkçülük adına dışarıdaki Mason unsurların ve CIA’nın işaretiyle 28 Şubatta harekete geçmesiyle Fethullah Gülen’in ABD’ye kaçırıldığı...., Türkiye’deki Masonik Yapı sorgulanmadığı ve bu yapılar minimalize edilmediği taktirde darbelerin hiçbir zaman bitmeyeceği, yeni darbelerin sırada bekleyeceği..., Masonların gizli teşkilatlanma yolu ile her türlü hoşnutsuzluğu istismar ederek darbe yaptığı....’ gibi gerçekle hiçbir ilgisi olmayan tamamen hayal ürünü yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır.

2. Vekili olduğum Büyük Mason Mahfili Derneği, Türkiye Cumhuriyeti yasaları gereğince kurulmuş ve TC Anayasası ile yasalarına bağlı ve saygılı bir Dernektir. Dernek, kurumsal ilkeleri gereği hiçbir zaman siyasetle ilgilenmediği gibi, kuruluşundan beri hiçbir suretti gizli veya yasadışı bir amacı ve eylemi de olmamıştır. Ne haberde adı geçen Fethullah Gülen’le, ne FETÖ/FETCÖ ile ne de CIA veya başka bir kişi, kurum veya kuruluş ile bugüne kadar herhangi bir ilgisi, ilişkisi olmamıştır, olamaz, olması mümkün değildir. Yazı içeriğindeki en hafif tabirle asılsız iddia ve değerlendirmeler, yasalara uygun kurulmuş ve ilgili Devlet birimlerinin bilgisi ve denetimi dahilinde faaliyetini sürdürmekte olan Dernek aleyhine, kamuoyunda haksız ve temelsiz bir algı oluşumuna yol açacak mahiyettedir.

3. Bu itibarla; Sorumlu gazetecilik ve yayıncılık ilkeleri gereği ve okurların doğru bilgilendirilmesi amacı ile haber yapılırken veya makale yazılırken dikkatle araştırma yapılarak elde edilecek bilgilerle daha özenli ve duyarlı davranılması gerektiğini ve yazıda Masonlukla ilişkilendirilen tüm iddiaları müvekkil Dernek adına tekzip ettiğimi, her türlü hukuki haklarımızın saklı olduğunu bildiriyorum. Saygılarımla. 

Keşideci

BÜYÜK MASON MAHFİLİ DERNEĞİ

Vekili

Av. A. NAİL KARAKAŞ