PATRİKHANE'NİN DİĞER DEVLETLERLE OLAN İLİŞKİLERİ  

Rusya, yeni şekillenmede gelecekteki yapısını Ortodoks kilisesi ve Slav milliyetçiliği üzerine bina edebilecektir. Ancak, halihazırda Rus yöneticileri, eski komünist sistemin eğitim ve düşünce yapısıyla yetiştikleri için "Din olgusuna, kiliseye" gerekin sıcaklıkta bakamamadadırlar. Bu durum, ABD'nin Ortodoks alemi hakkındaki plan ve projeleri için önemli bir avantajdır. Diğer yandan yaklaşık 270 milyon Ortodoks aleminin ezici çoğunluğunun (yaklaşık 200 milyon) Rus olması ise ABD için bir dezavantajdır.

Öte yandan Heybeliada Ruhban Okulunun yeniden eğitime açılma konusunda büyük destek veren ABD'nin bu dezavantajı ortadan kaldırmak için "Rum Milli Kilisesi" olan Fener Patrikhanesi'ne "Ekümeniklik" sıfatı ve yetkisi kazandırmak suretiyle, Ortodoks aleminin kontrolünü Rusya'nın elinden almak düşüncesindedir. Böylece Türkiye'de sadece 2000-3000 tüm dünyada ise 8-10 milyon müntesibi bulunan bir kilise ile, 270 milyonluk Ortodoks alemini, özellikle Rusya'nın yeni yapılanmasındaki iki ayağından birini kontrol etmiş olacaktır.

Rusya-Patrikhane İlişkileri:

Rusya'daki Ortodoksluk, tüm dünya Ortodoksluğu için çok büyük önem taşımaktadır. Rusya'yı dikkate almadan Ortodoks aleminde hiçbir girişim yapılamayacağı dünya kamuoyu tarafından bilinmektedir.

Özellikle SSCB'nin dağılmasından sonra yeniden Çarlık dönemindeki gücüne kavuşan Rus Ortodoks Kilisesi, tüm Ortodoksluğun temsilcisi ve koruyucusu olduğunu her fırsatta vurgulamaktadır. İstanbul'daki Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, statü itibariyle "Eşitler arasındaki birinci" durumundaysa da son sözün söylenmesinde en büyük pay yine de Rus Ortodoks Kilisesindedir. Rusya'da geçmişte olduğu gibi günümüzde de Ortodoks aleminin her milletine özgü, milli kilise vardır. Ayrıca 1821'den itibaren güçlendirilmiş ve fakat 1912'de gücü ezilmiş olan Grek Ortodoks Kilisesi de bulunmaktadır. Günümüzde Rus Ortodoks Kilisesiyle Grek Ortodoks Kilisesi, birlikte Ortodoksluğun en önemli temsilcileri durumundadırlar. Rus Ortodoks Kilisesi, SSCB'nin dağılmasıyla yeniden ve eskisinden çok daha güçlü olarak ortaya çıkmıştır. Tarihteki tüm iddialarını yeniden gerçekleştirme çabasına giren bu kilisenin kendisi için koyduğu nihai hedef, İstanbul'un Ortodoks kimliğinin, Rus Ortodoks Kilisesi'nin denetimi altına alınarak bir kez daha tarih sahnesine çıkarılmasıdır.

PATRİKHANE'NİN DİĞER DEVLETLERLE OLAN İLİŞKİLERİ

Fener Rum Patrikhanesi, eski Sovyetlerin dağılması sonrasında Rus Ortodoks Kilisesi'ni karşısına alma pahasına ABD'nin de desteği ile Rus Ortodoks kilisesine bağlı Ukrayna ve Estonya kiliselerini bağımsız kilise olarak tanıma kararı almış, bu kararın arkasında Rusya'nın bulunması, Rusya Patrikhanesini rahatsız etmiştir. Bu konu Fener Rum Patrikhanesi ile Rus Patrikhanesi arasındaki anlaşmazlıkların temelini oluşturmaktadır. ABD ve Avrupa Birliği'nin de Fener Rum Patrikhanesi'ne karşı son zamanlarda artan ilgisinin altında yatan nedenlerden birisi de ortak çıkarlar doğrultusunda Fener Rum Patrikhanesinin almış olduğu bir karardır.

Bu temel anlaşmazlığa rağmen, Rus Ortodoks Patriği Alexy II'nin girişimleriyle 20 Ocak 1996 tarihinde Fener Patrikhanesi'yle bir protokol imzalanmış ve 201 sayılı bu protokole göre "iki kilise birbirlerinin çıkarlarını zedelememe ve birbirlerinin etki alanına müdahale etmeme kararı" almışlardır Fener Rum Patrikhanesi ile Moskova Patrikhanesi arasında imzalanan ve Estonya'da faaliyet gösteren 87 kiliseye bağlı cemaatin 52'sinin, Fener Rum Patrikhanesi'ne 29'unun Moskova Patrikhanesi'ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmesini karara bağlayan anlaşma, Fener Rum Patrikhanesinin zaferi olarak nitelendirilebilir. Ancak Estonya'daki 6 kilisenin cemaatinin ise hangi Patrikhaneye bağlı olarak faaliyetlerini sürdüreceği konusundaki kesin karar verilememiştir. Diğer taraftan 01 Temmuz 1993 tarihinde Rusya ile Yunanistan arasında imzalanan 12 maddelik Anlaşma ile;

- İslam ve Türk tehlikesine karşı ortak askeri savunmanın,

- Balkanlardaki Türk-İslam tehlikesine karşı ortak mücadelenin,

- Yunan ve Ortodoks kiliselerinin işbirliğinin sağlanması önem arz etmektedir.

Yunanistan-Patrikhane İlişkileri:

Yunanistan'ın 1829 yılında bağımsızlığını kazanmasından sonra İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi her geçen gün Yunan hükümetinin çıkar ve buyrukları doğrultusunda hareket etmeye başlamıştır. Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmak için yürüttüğü faaliyetlere önemli ölçüde destek veren Patrikhane, Yunanistan bağımsızlığını kazandıktan sonra da bu desteğini artırarak devam ettirmiştir.

Osmanlı İmparatorluğumun I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılması ve mütareke döneminin başlamasıyla birlikte, Patrikhane Bizans'ı yeniden diriltmek ve Türk topraklarından bir kısmını Yunanistan'a bağlamak için yoğun faaliyete girişmiştir. Bu amaçla büyük Yunanistan hayalini gerçekleştirmek için faaliyet gösteren Etniki Eterya, Mavri Mira gibi cemiyetler ile Patrikhaneyi bir merkez olarak kullanmışlardır. Patrikhane ayrıca Karadeniz Bölgesindeki Rum çetelerini de desteklemiştir. Fener Rum Patrikhanesinin Yunan isyanları sırasında, Girit Adası'nın, Mora'nın elimizden çıkmasında, Kurtuluş Savaşı verdiğimiz yıllarda Patrikhanenin destekleriyle kurulan Mavri Mira ve Pontus Cemiyetleri vasıtasıyla Anadolu'nun çeşitli yörelerinde Rum azınlığın giriştiği ayaklanmalarda önemli bir rol oynadığı gerçektir. Patrikhaneyi Yunanistan'la birleştirmesi konusunda, yarı resmi de olsa siyasi programının başına 'alan Venizelos'un bu dönemde İstanbul'a yolladığı iki siyasi temsilcinin, Patrikhane ile işbirliği yaparak İstanbul'dan toplanan çok sayıda gönüllü Rum'u silahlandırıp, İzmir ve Trakya'ya gönderdikleri muhtelif tarihçiler tarafından ifade edilmektedir. Ayrıca, İstanbul'un 16 Mart 1920'de İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesinden sonra, Patrikhaneye Bizans'ın çift başlı kartal armasını taşıyan bayrağı çekilmiştir. (Fener Patrikhanesi Bizans'ın çift başlı kartal armasını bugün de kullanmaktadır) Bu durum bize Bizans'ın tekrar diriltilmesi için var olan ruhun hiçbir zaman ölmediğini ve uygun bir zemin bulduğunda tekrar ortaya çıkabileceğini göstermektedir.