Bugüne kadar birçok makalemde belirtmişimdir siyaset yazmam yazarsam en kallavisini yazarım diye. Yeterince siyasetten ekonomiden yürüyen var canım ülkemde. Bu ülkenin sanata, kültüre de ihtiyacı var diyenlerdenim. Şunu da belirtirim özellikle; Gördüğüm neyse söylerim tabir-i caizse Sezar’ın hakkını Sezar’a İsa’nın hakkını İsa’ya veririm. Yanlışsa yanlış doğruysa doğru… Dokuz köyden kovulacağımı bilsem de bu böyledir kalemim yazar durmaz bende hiç de şekil olsun diye değiştirmem. Bugün son zamanlarda sahiden çok sinir bozucu bir güncel gündeme değineceğim. Kelamıma üstadım Mehmet Akif Ersoy’un dizeleri ile başlamak isterim;

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

Olayı dinledim araştırdım uzun uzadıya kafa patlattım. İki tarafı da izledim masaya yatırdım. Dedim burada bir yavuz hırsız var bulacağım!

İstanbul Taksim’deki İstiklal Caddesi’nde Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen yürüyüşe katılan bir grup kadının ıslıklı protestosu ezan esnasında da devam etti. Sosyal medyada paylaşılan görüntüler büyük tepki topladı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle İstiklal Caddesi'nde, yürüyüş yapan feministler, ezan sesini duyunca ıslık çalmaya başladı. Kamera ardını da izledim maalesef ki doğru. Kimisi diyor yalan görsel, ekleme ses. Kimi diyor siyasi çıkarlara emel edilen savsata. Maalesef ki doğru feminizm adı altına sığınan kadıncık görünümlü ne olduğu belirsiz o baştacım olmayan kesimin yaptığı büyük hadsizlik! Müslüman ülkede ezanın protesto edilmesi, tepkileri de beraberinde getirdi.

 “Ezan Müslüman Türk milletinin olmazsa olmazıdır. Ezan bu milletin bağımsızlık çok büyük sembollerinden biridir. Ezanımıza dil uzatmak, bizim için bağımsızlığımıza dil uzatmaktır. Ezanımızın minarelerimizden yasaksız okunması için bu millet tarih boyunca nice mücadeleler ve nice şehitler verdi. Kadınlık gibi özel bir meziyetin ve bu duygunun anılma günlerinden biri olan kadınlar gününü karanlık emellerine alet edip, ezana, dine ve değerlere saygısızlık yapanları şiddetle lanetliyorum. Türk milletinin tarih sahnesinde var oluş mücadelesinde hep ön safta olup, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkarak düşmanı duruşuyla titreten analarımıza saygı ve minnetlerimizi sunuyorum.

 Gerçek feminizm nedir siz biliyor musunuz? Resmi tanıma bağlı kalarak; Siz o zamanları hatırlamayabilirsiniz (!) ama bu dünyada kadınların çalışmasına kötü gözle bakıldığı, evde ev işleriyle meşgul olup çocuk doğurmaktan başka bir misyonu olamayacağının düşünüldüğü zamanlar oldu… Tecavüze uğrayan kadınların ‘Kurban’dan ziyade ‘suçlu’ sayıldığı yerler vardı dünya üzerinde. İş hayatında kadınlara eşit imkân sağlamayı bırakın, iş dünyasında var olmalarına bile müsaade yoktu. Çok daha eski zamanlarda kadınların doktor, bilim adamı, avukat vs. olamayacağına dair olan yaygın görüşü de hatırlatalım… Ya da daha dürüst olalım ve dünyanın hala kadınlar için harika bir yer olmadığını hatırlayalım. Günümüzde hala fırsat eşitsizliği ve durmaksızın devam eden şiddet vakalarına rağmen bugün kadınlar biraz olsun sesini çıkarabiliyorsa, bu feminizm sayesindedir. Yola bele düşüp de ne olduğu belirsiz adını feminizm kurup Müslüman bir ülkede ezanı protesto edecek kadar bağnaz bir kafa değil.

Aynı evreni paylaşan milyonlarca insan var. Her birinin yaşam koşulları, ülkeleri, aldığı eğitim ve yaşadığı çevrenin kültürü, aile yapısı, yaşı, hayat tecrübesi duygu dünyasının ve düşünce yapısının farklı olmasının önemli etkilerinden yalnızca bir kaçıdır. İnsan aklı, düşünce ve duyguları ile diğer varlıklardan ayrılır. İnsan duygularını, aklını ve düşüncelerini harmanlayarak yaşamını şekillendirdiği için insandır. Birçok platformda bu böyle değil mi dir? Kimse kimseyi sevmek zorunda değildir lakin saygı duymak zorundadır. Hiç kimse bir diğerini düşündüğü ve ifade ettikleri için suçlayamaz. Düşüncelerine katılmasa bile saygı duyması gerekir. Çünkü her insan aynı şeyi düşünse, aynı şekilde hissetse, aynı şeyleri yapsa insan olmanın bir ayrıcalığı kalmaz. Ayrıca insanlar yanlış olandan ancak farklı düşünerek korunabilir ve doğruya yaklaşabilir. Kendisinden farklı düşünenlere kulaklarına kapatan kişiler mutlaka yanlış yapmaya mahkûmdur. İnsanların düşünceleri birbirleri için hazine değerindedir. Farklı düşünen ve farklı hisseden insanlar bir araya gelerek birbirlerini yargılamadan ve suçlamadan, dinlemeyi ve iletişim kurmayı başarabilirse birçok problem kolayca çözülür ve zor işlerin üstesinden gelinebilir. Bir başkasının düşüncesini kabul etmek zorunda değiliz hiç birimiz. Fakat her insanın farklı düşünmesini ve hissetmesini gerektiren farklı algılayış biçimine sahip olduğunu, yaşam şartlarının ve tecrübesinin düşüncelerini oluşturduğunu bilmek yeterli olacaktır duygu ve düşüncelere saygı duymak için.

Ezanımıza, milli ve manevi tüm değerlerimize bir başkasının dil uzatmasına tarih boyunca müsaade edilmedi, bundan sonra da hiçbir zaman edilemez. İzahı yok affı yok! Nesin ne değilsin amacın ne apaçık ortada lakin saygılı olmak zorundasın! Minarelerimizden ezanımız her zaman ortayı inletecek bir şekilde okunacak, bayrağım göklerde dalgalanacak ve istiklal marşımız her zaman gururla okunacaktır. Unutmayınız ki; Ezanımıza hakaret bizim için bir beka sorunudur”