Hazreti Ömer zamanında kadılık yapmış olan meşhur Kadı Şüreyh'e günün birinde, genç bir erkek gelerek evlenmek istediğini fakat evleneceği kadının tahsilli ve şehirli olmasını istediğini bildirerek nasihatte bulunmasını istedi. 

Kadı Şüreyh, o gence Müslümanın evinin cennet olduğunu ve Hz. Resulullah'ın böyle buyurduğunu naklederek başından geçen evliliği şöyle anlattı;

-Gençtim, artık evlenme zamanımın da geldiğini düşünmeye başlamıştım. 

Bir gün Benî Mahzun kabilesinin çadırlarının önünden geçerken bir kız görüp, ona talip oldum. Kız, babası ile yaptığı kısa bir istişareden hemen sonra razı olup işi bitiriverelim (evlenelim) dedi. 

Kısa zamanda düğünler yapıldı, dualar edildi ve evlilik hayatına ilk adımımızı atmış olduk. Fakat çok geçmeden beni bir pişmanlıktır almıştı. Çünkü ben, bu bir köylü kızıdır, üstelik tahsil de görmemiş, bununla nasıl geçinebilirim, diye düşünüyor, bu kararımdan dolayı son derece pişman oluyordum. 

Çok geçmeden bizim hanım bir gün bana şu sözleri söyledi;

-Efendi! Sen alim ve şöhret sahibi bir kimse imişsin. Ben ise yaylalarda gezen şehir hayatından anlamayan bir köylü kızıyım. Aslında sen kendine göre bir evlilik kurmalı idin, ben de kendime göre bir hayat kurmalı idim.

Ama kader bizi birleştirdi. Cenab-ı Allah benim gibi bir köylü kızını senin gibi şöhretli bir alime nasip etti. Şimdi sen bana benim bilmediğim tarafları anlat ki, ben onlara dikkat edeyim. Mesela senin evine benim sülalemden kimler gelebilir, senin akrabalarından kimleri misafirliğe alayım, kimleri kabul etmeyip onlara karşı soğuk davranarak eve gelmelerine mani olayım, dedi. 

Ben kadının bu anlayışı karşısında düşündüklerimden dolayı pişman olup;

-Hatun sen bana öyle şeyler söylüyorsun ki, eğer bunları hakkıyla yaparsan beni bahtiyar edeceksin, dedikten sonra;

-Dindar olmayan hiç kimseyi eve almayacaksın, dindar olanlardan da senin tarafın çok çok gelmesin, benim tarafımdan ise şu şahıslar pek gelmesinler, şunlar ise hiç gelmesinler diye gerekli talimatı verdim. 

Tam bir sene huzur içinde yaşadım. Bir sene sonra fetva dairesinden eve döndüğümde evde son derece mütesettire bir hanım görüp kim olduğunu sordum. Hanım annesi olduğunu söyledi. Kayın validem olduğunu öğrenince elimden gelen hürmeti esirgemedim. Bir müddet sonra kayın validem bana;

-Oğlum hanımından memnun musun? diye sordu. Ben;

-Allah senden razı olsun, kızınızdan çok memnunum. Bu zamana kadar hiçbir şikayetim olmadı diyerek, memnuniyetimi izhar ettiğimde, kayınvalidem bana şunları söyledi;

-Oğlum kızımdan tabii ki memnun olacaksın. Çünkü biz onu cennette büyüttük. Evimiz Resulullah'ın bildirdiği gibi bir cennetti. Kur'an ahlakından başka birşey öğretmedik ona. Yine de sen hanımın üzerindeki otoriteni eksik etme! Çünkü kadınlar iki sebepten hemen şımarıverirler!

Birincisi ona olan sevgini yüzüne söylediğinde, ikincisi ise bir hayırlı bir evlat dünyaya getirdiklerinde...