Aşığım… Seni seviyorum… Sevdamsın…
Demek ne kadar kolay
Hem bedava
Sonra Allah Kahretsin… Yıllarımı yedin… Canın cehenneme… Sana inanmıştım be!
Demek de.
İnsan denilen doğuştan yapay zeka, tam bir muamma !!
Aşk öncesi ve sonrası kimya, mart kedilerinin nabız atışlarında yaşanan karmaşık çelişkileri göstermekte.
İşte o grafiğin iniş ve çıkışlarında her ne oluyorsa ruh beden akıl ikilisi yıllar bile geçemeden, karar değiştiriyor.
Tepedeki dışa vurumlar içe dönük ne zaman patlayacağı bilinmez volkanlar kadar gizemli… Grinin tonlarını bile göremeden değişiveren düşünce silsilesi.
Aşk
Sevda
Sadece iki canlı arasında yaşanmaz ki
Kapsama alanı o- ooooo
Arkadaşlık, ebeveyn, aile, maaile
Bitkiler, hayvanlar
İş arkadaşlıkları
Politik çıkarlar
Başlangıçta görülen ancak akılda kurgulananlar ileride darmadağın bir bakış açısının kapılarını açıyor. Görmek istediğimizi görüyoruz. Tuhaf çok tuhaf.
Aslında düşünen varlık olarak literature geçen insan, düşünmeyi unutan bir avuç egonun dominyonluğu içindedir.
(Sır falan verdiğim yok. Hayat deneyimlerim tuşlara akıyor.)
İyi de
Hem düşünüyoruz hem ilkeliz!
Aşk,
Sevda… tumturaklı giysilere nasıl dönüşür?
Hırs ve hedefe kilitlenme, o düşünen varlığı ormanda yaşayan, üzerinde giysi bile taşımayacak kadar iddialı yaratılmış kaplana doğru nasıl yöneltir?
Bilmiyorum. Bilmiyorum.
Anlamıyorum.
Varken yok olmak, yokken varmış gibi görünmek
Gerçeği reddetmek
Anlamıyorum.
Sanırım EQ meselesi- Jenerasyon tutmuyor.
‘Mesele şu ki; Hala bitmedi sevdam’
Der şarkı
‘Sevda sevda unut onu dinsin gönlünde fırtına
Sevda sevda değmez ona ağlamaya’ dedi sevgili Nükhet,
…ellerimde sevdanın yanık kokusu
……
Biz sevdalanırız coşarız…
Coşarız sevdalanırız.
Bedelini öder yine sevdalanırız.
Kanı deli delikanlıyız.
Jilet atar, hopumuza alır, tepemizde taşırız.
Sonra da yallah aşağı !!!
E noldu yukarıdan seyrediyordum İstanbul’u
Gözüm açıktı oysa!
Diyemeden
Ahhh ne güzeldir sevmek, tepetaklak parendeler ata ata, cakalar takarak
…
Yaşam bu işte devam arkadaşlar.