EŞREF BİTLİS Paşa Jandarma Genel Komutanı, Orgeneral. 1952 yılında, Kara Harp Okulu'ndan teğmen rütbesi ile mezun oldu. 

1966 yılında, Kara Harp Akademisi'ni tamamladı. 1969 yılında, Almanya'Da dil eğitimini tamamladıktan sonra, Türk Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 

1973 yılında, Alman Harp Akademisini tamamladı. 

1973 yılında, Kara Harp Akademisi, 1974 yılında ise, Kıbrıs Barış Harekatı.

Albay rütbesiyle Kıbrıs Türk Alay komutanlığı rütbesini aldı ve Kıbrıs Yunan Alayı'nı imha etti. 1978 yılında, tuğgeneralliğe yükseldi ve Bolu Komando Tugay Komutanlığı'na getirildi. 1982 yılında, tümgeneralliğe yükseldi. Kıbrıs 28'nci Tümen Komutanı oldu . 1986 yılında,korgeneralliğe yükseldi. 1988 yılında, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990 yılında, orgeneralliğe yükseldi. Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı.

1992 yılında, Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yaptı ve helikopteri inişe zorlandı.

1993 yılında, Eşref Bitlis'i taşıyan Beechcraft B200 King Air tipi uçağı, bilinmeyen bir nedenle düştü. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Emir Subayı Albay Fahir Işık,1.nci pilot Kurmay Binbaşı Yaşar Eriean, 2.nci Pilot Kurmay Yüzbaşı Tuğrul Sezginler, uçuş teknisyeni Astsubay Kıdemli Başçavuş Emin Öner, şehit oldular. 

Eşref Bitlis, doğu bölgesinde konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetleri'nin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD 'nin , Kuzey Irak'ta oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin, Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. 

Bu nedenle ABD Büyükelçiliği tarafından bir kaç defa hükümete şikayet edilmişti. Bitlis'in bu uyarıları, ABD ve Küresel Güç yöneticilerini oldukça rahatsız eder. Bir takım ''loca''larda ''black list''ler yapılır. Listenin başına Eşref Bitlis oturtulur ve sırasıyla Bahtiyar Aydın, Rıdvan Özden, Cem Ersever, Abdullah Çatlı, Recep Yazıcıoğlu, Adnan Kahveci, Turgut Özal, Muhsin Yazıcıoğlu gibi daha birçok isim yazılır. Ve artık sıra,yok etme senaryolarının yazılmasına gelmiştir.

Bitlis'in komutanlığı döneminde Jitem, Jandarma İstihbarat Terörle Mücadelede kurulmuş, fakat bu teşkilatın, masonların finansmanını sağladığı medya aracılığıyla yargısız infazların yapılmasına ve itirafçılarla birlikte silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapılmasına karıştığı basına yansamıştı. Medya, JİTEM'i öyle bir tanımıştı ki Türk Silahlı Kuvvetleri, ''Bünyemizde JİTEM diye bir birim yoktur.'' diyerek, bu yapılanmayı tanımamıştır. Eşref Bitlis suikastı, normal bir devletin içindeki derin güçlerin veya herhangi bir örgütün yapabileceği türden değildi. Suikast, küresel gizli güçlerin, hatta dünyayı yöneten grupların ortaklaşa yapmış olduğu bir organizasyon işidir. Suikast organizasyonunu yapan grupların, localarda, nasıl yapılacağı da bir senaryo gibi yazılmıştı.

Senaroya göre: ''Suikast, bir kaza gibi görülmeli, suikastı yapan ya da yaptıranların bulunması imkansız olmalı, suikast Orgeneral Eşref Bitlis'in çevresinden veya çalıştığı ekipten yardım alınarak ve uzun soluklu, titiz bir biçimde yapılmalı. Suikastın ardındaki gizli güçler açığa çıkarsa, bu konuda açıklama yapılmasına izin verilmemeli ve yapanlarda zaman içinde yok edilmelidir. Suikast sonucunda intikam almaya dönük eylemler olabileceğinden, yakın çalışma arkadaşları susturulmalı, itibarsızlaştırılmalı, görevden uzaklaştırılmalı ve bazıları da aynı şekilde suikastle yok edilmelidir. (Ersever gibi). 

Suikastları araştırmalara yönelik çalışmalara yardım edenler engellenmeli ve araştırma yapanları uzun yıllar takip edip izlemeli, tüm bilgiler top-lanmalıdır. Suikastlara yardımcı olanları, devletin en önemli kademelerine getirmeli, bütün imkansız gibi görnünen imkan kapılarını ardına kadar açmalı ve onlara bir miat (son kullanma tarihi) eklenmelidir. Miat dolduğunda, onların sonu,en kötü son olmalı-dır. Suikastları yapan tetikçiler ya orada öldürülmeli ya da uzun süre ''sağır odalarda tecrit edilmeli, suikast olayına kim şahit olursa,kim görürse, zaman içinde mutlaka yok edilmelidir.''. 

Tıpkı JFK suikastında olduğu gibi, 57 kişi,çeşitli versiyonlarla yok edilmiştir. Suikastı bire bir gören polis memuru J.P Tippit, olaydan yaklaşık bir saat sonra cadde ortasında öldürülmüştür. Bitlis Paşa, bütün belgeleri,bilgileri ve Türkiye üzerinde oynanan oyunları bir bir deşifre etmiş, terörün arka-sındaki gizli güçleri belirlemiş ve dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal' a da bİr mektup yazarak göndermiştir. 

Türkiye'de teröre karşı başarılı olunmaması, deşifre olma aşamasına gelen PKK terör örgütü-nün arkasındaki kişi ve güçler, terör örgütünün finansmanı ve yönlendiricisi olan global küresel gizli güçler, ülkenin terör sorununu bitirip ağır sanayi hamlesine girişmesini istemeyen iç ve dış iş birlikçiler, Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurma projesini hayata geçiren siyonistler ve bu konuda suni bir örgüt kurarak uzun soluklu Türk Hüküme-ti'ni oyalamak isteyenler, silah, uyuşturucu tarafi-ğinin devam etmesini isteyen lobiler, ülkenin üç parçaya bölünmesi projelerinde görevlendirilen içimizdeki hainlerin listesi, Büyük İsrail'in kurulması aşamasındaki sırasıyla Türkiye içindeki BOP eş başkanlarının listesi, tüm bu bilgiler, Bitlis' in ''çanta''sındaydı. 

Bitlis, uygulamaya koyduğu plan ve askeri stratejik hareketlerle, PKK terör örgütünü kökten temizlemenin yolunu bulmuş,fakat siyasetçiler tarafından engellenmiştir. Hükümetten gizli bir şekilde yapacağı büyük operasyonu gerçekleştiremeden, bir suikasta kurban gitmiştir. 

6 Aralık 1990-30 Ağustos 1994 dönemlerinin Genel Kurmay Başkanı, Doğan GÜREŞ'tir. Necip Torumtay ise, Genel Kurmaybaşkanlığı'ndan istifa ettiğinde,Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda bulunu-yordu. 4 Aralık 1990 'da Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı. Güreş'in, emekli olduktan sonra Başbakan Tansu Çiller'in yanında Kilis Milletvekili oalrak görev yapması oldukça ilginçtir. 1990 yılın-da, ABD 'nin Irak'a müdahale etmeye karar vermesiyle birlikte Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ABD Başkanı Bush'la anlaşmıştı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nde Kara Kuvvetleri eski Komutanı, emekli Orgeneral Kemal Yamak bulunu-yordu. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Doğan Güreş'i, Genelkurmay Başkanı yaptılar. Doğan Güreş, 1991 - 1993 döneminde,Cumhurbaşkanı Turgut Özal,Başbakan Süleyman Demirel, Baş-bakan Yardımcısı Erdal İnönü'den, büyük destek aldı. 

1993 yılında Başbakanlığa gelen Tansu Çiller, 1993-1994 döneminde de desteğini hiç eksilt-medi. 30 Ağustos 1994 tarihinde emekliye ayrıldı. Türk Silahlı Kuvvetlerindeki görev süresinin bitmesinin ardından,Doğru Yol Partisi ile politikaya girdi. 1995 ve 1999 seçimlerinde seçilerek,Kilis Milletvekili olarak TBMM 'nde görev yaptı. Eşref Bitlis, 1990 'da Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı. 1993 yılında şehit olana kadar, bu görevi başarıyla sürdürdü. Daha sonra Özel Kuvvetler Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı olan Fevzi Türkeri görev yaptı. 1993 yılına, kadar bölgeyi çok iyi bilen eski Kara Kuvvetleri Komutanı ve Özel Harp Dairesi Başkanı Kemal Yamak, Çankaya'da Genel Sekreter olarak çalıştı. O dönemde Korgeneral Işık Koşener,Tümgeneral Fethi Tuncel, Tuğgenerallerden Doğan Temel, Erdal Sipahi, Osman Pamukoğlu, Selahattin Uğurlu, Hüseyin Erim, Tümgeneral Yavuz Ertürk, ve Orgeneral Doğan Güreş'in Genelkurmay Başkanlığı döneminde terör faaliyetleri, bölgede en tehlikeli noktaya ulaşmış ve PKK'nın ''Kurtarıl-mış Bölge '' ilan etme iddiası belirmişken, bu kadro görev yapmıştı. Güreş,OHAL sistemine şeklen dokunmadan, bölge valileriyle Genelkurmay arasında oluşturduğu eksiksiz uyumun da yardımıyla meseleyi çözümlemiştir. Doğan Güreş'in sahip olduğu siyasi ortama da ayrıca dikkat çekiliyor. Doğan Güreş döneminin gizemini koruyan önemli bir olaydır. Ankarada'dan Diyar-bakır'a 17 Şubat 1993 tarihinde giden uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybeden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis 'in ölümü, hala sırrını koruyor. Resmi açıklamalarda,buzlanma sonucu meydana gelen bir kaza olduğu söylenmiş ancak bu, birçok kişiyi tatmin etme-mişti. Tatmin olmayanlardan biri de Orgeneral Eşref Bitlis'in oğlu Tarık Bitlis'ti. Tarık, babasının ölümünü ''karanlık bir olay'' olarak niteliyordu. ''Kamuoyu, suikast olduğunu düşünüyor. Bu insan yıllar önce bir şekilde ölüyor, üzerine kitaplar yazılıyor, demeçler veriliyor, tartışmalar yapılıyor . Neden araştırması tam olarak yapılmadı. Olayın araştırması, başından itibaren normal kurallar çercevesinde yapılsaydı, sorulara cevap buluna-bilirdi.'' şeklinde konuşuyor Tarık Bitlis ve olayın uluslararası boyutuna dikkat çekiyordu. 

Suikast yapıldığını vurgulayan çerveler, şöyle der, Eşref Bitlis, Yeni Dünya Düzeni suikastına kurban gitti. Bu olay, bütün ayrıntılarıyla örtbas edilmiştir. Uluslararası güçler tarafından büyük bir engeli temizleme operasyonudur. 

Kürt sorununu çıkmaza sokma hamlesidir. ''ABD'nin Orta Doğu'da PKK'ya verdiği destek ve Türkiye karşıtı hareketleri desteklediği, Orgeneral Eşref Bitlis tarafından belgelerle ortaya çıkartılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Eşref Bitlis, geleceğin Genelkurmay Başkanı'ydı ve Amerika, Dünya Masonlar Birliği, Sion Tarikatı, bu durumu kendileri için son derece tehlikeli görüyordu. 

17 şubat 1993 sabahı hareket eden uçağın düşmesi sonucu Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, Bitlis'in Emir Subayı Albay Fahir Işık, 1.Pilot Kurmay Binbaşı Yaşar Erian, 2. Pilot Kurmay Yüzbaşı Tuğrul Sezginler, uçuş teknisyeni Astsubayı Kıdemli Başcavuş Emin Öner, Şehit oldular. Uçağın Posta İşleme Merke-zi'ne düştüğü haberi, hemen Genelkurmay'a ulaştı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş,Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhittin Fisunoğlu, kuvvet komutanları ile diğer askeri erkan, enkazın bulunduğu yere geldiler. Kaza mahalline gelenlerden gizli bir el, hiç vakit kaybetmeden Bitlis Paşa'nın ''çanta''sını alarak kayıplara karıştı. Kaza sonrası artan sabotaj iddialarında ise dikkatler,iki isim üstüne yoğunlaşıyor-du . Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş ve Kara Havacılık Okulu Komutanı Tuğgeneral Armağan Kuloğlu. Orgeneral Doğan Güreş, sabotaj olmadığını,uçağın buzlanma ve pilotaj hatası sonucu düştüğünü söyledi. Yıllar sonra açıklamalar geldi. ''Uçak, motorlardaki buzlanma sonucu düşmemiştir. Pilotlar kusurlu değil-dir. Motorlarda ve uçakta yapım hatası yoktur. 

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ' in uçağı, motora yapılan sabotaj sonucu düşmüştür. '' 

Vatan Sağ Olsun!