Bugün sizlere aslında son zamanda rövanşta olan değil de insanlığın bitmek bilmeyen ezelden ebediyete arlanma ve hayânın kat bi kat ayaklar altına alınarak devam ettiği göreceli bir toplumsal ayıbı, ilgili resmi araştırmalar ile bıkmadan tekrar ele alacağım. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Yalanın pembesi, beyazı, büyüğü, küçüğü olmayacağı gibi aldatmanın da küçük kaçamağı, iyi niyetlisi olmaz. Yani evliyken başkası için heyecan duymak mıdır masum olan? Yoksa aldatmak eşittir seks mi? insanlar iki kişilik aşka, sevgiye bir üçüncüyü katabiliyorsa, yalnızca değer verdiği bir kişiye ait olmayı bilmiyorsa, ikiden bir olmanın kutsallığını bilmiyorsa, nefsinin kurbanıysa, en önemlisi kendine saygısı yoksa ve kalbinin sadakatine güvenemiyorsa daha devam eder gider bu satırlar. Kısacası kadın/erkek kimse masum değildir. İnsanlar dürtülerinin peşinde koşarsa içgüdüsel olarak her şey olur. Çok fazla gözlemciyimdir. Sessizden gözlemleme delisiyimdir. Muhakkak besleneceğim malzeme veren bu insanlık sayesinde yazar oldum ben. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi orası da tartışılır elbet. Neyse konumuza dönelim Konu başlığımız aslında ben ona hastalık diyorum. “Eşler arasında popüler aldatma”. (Gerçek hayat, sosyal medya, iş hayatı, komşu hayatı, çarpık yaşamlar) Kadın ve erkek ayırmaksızın başkasının nikâhı altında nasıl oynanmaması gerektiğini usanmadan bir defa daha konduracağım köşeme. Bu kelamım ile ilgili sahiden siz değerli okuyucularımın düşüncelerini merak etmiyor değilim? Konularımı direk üzerine alıp ağlayanlar varmış. Atalar boşuna dememiş “Yarası olan gocunur.” diye. Ağlayacağınıza azcık adam-kadın olun da ne dolaplar çevirdiğinizi biliyoruz deyip yüzünüze gülenler arkanızdan küfretmesin! 

Aldatma belki de hep vardı, ancak günümüzde şeffaflık, rahatlık, ar damarının çatlaması, yeni jenerasyon savsatası mantığı ile daha bir normalize hale geldi. Neyse ki artık eski zamanlardaki gibi dedektifler tutmaya gerek kalmadan cep telefonları, sosyal medya ile fark ediliyor, çabucacık tespit ediliyor. Erkek veya kadın, her ikisi de çatır çatır aldatıyor. Hem cinslerim maalesef üzülerek söylüyorum bunu; kadınların aldatma oranı her geçen gün daha da çok artıyor. Kadınların aldatması çok duyulmuyor, erkekler bunun yayılmasını istemiyor genelde. Ama erkeğin aldatmasında kadın çocuklarını yetiştiren, saçını süpürge eden olarak yaygaraya vuruyor. Aldatma noktasına gelindiğinde ayrılık, boşanma neden düşünülmüyor sorusu da var tabi? Konfor alanını terk etmek çoğunlukla biz “insanoğluna” zor geliyor. Ve ardı sıra bunlara şahit olan evlatlar büyüdüğünde nasıl bir psikolojiyle hayat kurup ana baba oluyor siz düşünün. Eşler arası sadakat çoğunluk için değerler arasında değil günümüzde. Aldatma asla cinsellikle ilgili değildir diyenlerdenim bende. Hem cinslerim sevgi diline uygun davranmayan eşinden şefkat bulamadığını iddia ederek bu hissi yaratan bir erkekle karşılaştığında kendisini değerli hissediyor. Aldatmalarda kişi aldatmanın nedenini kendisi dışında başka nedenlere dayandırdıkça kendisini daha iyi hissedeceği için, devamlı eşinin hatalarını görmek istiyor. Evliliklerde cinsel reddediliş, her zaman alttan alma pasiflik durumu, ilişkiden artık haz alamama durumu, çocuklukta yıllarca aldatan anne-babaya tanık olmak, sevmeden evlenmek, mantık evliliği, farklı kişilik yapıları, yüksek beklentiler, hayal kırıklıkları, otorite savaşı, bağımlı narsist kişilik, ilgisiz sorumsuz eş benzeri sebepler de aldatmanın şüphesiz en büyük nedenleridir. Tabi son zamanlardaki aslında korka korka ama klavyede cengâver kesilen hanımlar ve beyler tamamen hayal âleminde yaşayıp o dünyada mutlu yaşamaya çalışanlar gerçek hayatta eşinden af buyurun (it) gibi korkanları da biliyoruz. Aldatma olaylarının artmasında açıkçası biraz da bu sosyal paylaşım sitelerinin yaygınlaşması etkili. Aldatmanın en popüler şekli sanal aldatmaymış günümüzde. Normalde gidip bir insanla çok fazla konuşmaya cesaret edemeyen, ilk adımı atmakta zorlanan kişiler için bu tarz sosyal paylaşım siteleri tabi daha da kolaylık sağlıyor. İnsanlar haklı olarak mutlu olmak istiyor ama bunun için çaba sağlamak istemiyor. Yüz yüze olunmadığı için daha rahat davranılabiliyor Ya da kişinin kimliğini gizleme şansı daha fazla olabiliyor dolayısıyla bu tarz siteler sayesinde aldatma olaylarının da oldukça yükseldiğini gözlemliyorum."  

Bu hususla ilgili yapılan ciddi araştırmalarda var; mesela bazı kişilere göre, sevgililerinin ya da eşlerinin başka kişilere bakmasının ya da başka insanları düşünmesinin aldatma iken, bazı kişilere göre ise sadece cinsel ilişkide bulunmasının aldatma olarak tanımlandığını bildirdi. Aldatmanın altında yatan nedenler ve aldatma çeşitlerine değinilen araştırmada "Son yıllarda eşler arası aldatma olaylarının eskiye oranla daha çoğaldığının altı çiziliyor. Bu durumun nedenleri arasında iş hayatına giren kadının güçlenmesi, güç kazanması, erkeğe karşı çıkabilme gücünün artması, erkeğin karşı cinse ulaşabilmesinin kolaylaşması, erkeğin hormonsal kontrolünü azaltması, toplumda aldatma sıfatının sadece kadına yakıştırılması erkeğin eşine sadakatsizliğin aldatma olarak nitelendirilmemesi gibi nedenleri sayılıyor. Bunun yanında, ilişkinin sıradan bir hale gelmesi, ilişkiye verilen değerin azalması, ilişki alanının insanların sahip olma arzusuna dönüşmesi nedeniyle aldatmalarda da artış oldu deniliyor. Kabul edilmek, beğenilmek, onaylanmak, güvenmek ve sevilmek gibi insanların sosyal anlamda temel ihtiyaçları olduğu belirtiliyor. "Kişi kendini mutsuz, önemsiz, değersiz hissettiğinde bu insani ihtiyaçlarını karşılamak için çareler arıyor, başka birinin ona değer vermesi kendisini mutlu hissettiriyor. Özellikle depresyonda olan erkek ve kadınların kendilerini değersiz hissettiklerinde ona değer veren mutlu hissettiren biri olduğu zaman kişi aldatmaya sürüklenebiliyor. Erkekler, kadınların hamilelik, doğum sonrasında beklediği ilgi ve cinselliği bulamayınca aldatabiliyor. Aldatan kişi yakalanmadığı sürece bunu sürdürüp, sonuçlarını hep düşünüyor. Genelde aldatma sonrası vicdani rahatsızlık oluşuyor, kendini bilen insanoğlunda suçluluk duygusu ortaya çıkıyor. Bazen kişi kendini daha iyi hissetmek için eşinin veya sevgilisinin hatalarını arıyor. Sanki bedelini ödetmiş düşüncesiyle o hata yaptıkça kişi kendisini daha iyi hissediyor.  

Bunla ilgili fersah fersah araştırmalar var. Araştırmasalar bile gözlerimizin önünde gelişen ve duyduğumuz binlerce aldatma vakası var. Peki, bütün bunları neden yapıyoruz? Neden başkasının nikâhı altında oynamayı tercih ediyoruz. Mutsuzsak eşimizle neden boşanmayı tercih etmeyip konfor alanını terk etmek istemiyoruz? Neden hiç suçu olmayan eşlerinizin günahlarını alıyoruz. Neden evlatlarımıza bunları yaşatıyoruz? Anlaşamayabilirsin anlayabilirim bunu. Maddiyatı yoktur, sığınacak kimsem yoktur der hadi bunu da anlamış olayım. Hepsi bahane biliyor musunuz? Açıkçası bunların hepsi kendimizle olan savaşımızın sonucudur. Sıkılmak evlilikten, mutlu olmak istiyoruz, heyecan istiyoruz, ayıp olan gizli olan cezbediyor, bir boşluk var içimizde, ama o boşluğun nedenini keşfetmek yerine en kolayını, aldatmayı seçiyoruz. Kadınlar da erkekler de birbirlerini neden aldattıklarının farkında değiller. Herkes birbirini suçluyor, onun yüzünden diyoruz sürekli. Birbirimizi tanımıyoruz, tanıyormuş gibi davranıyoruz. Bilmem kaç yıllık eşimiz tarafından aldatıldığımızda bunun nedenini hiç düşünmüyor, içimize dönmüyor, kendimizi tanıma ile ilgili hiçbir şey yapmıyoruz. Bu nasıl bir midedir “insanoğlu” demeden de geçemiyorum af buyurmayın! Bu hususla ilgili bağnaz diyebileceğiniz düşüncelerime gen vuramıyorum hatta daha ilerisi kırmızı çizgilerimle köşemi sonlandırmak istiyorum.