Yahu! Tarih boyunca, dün de bugün de bilhassa son asırlarda mağdur, mazlum ve masum bir millet varsa, o da bizim milletimiz, topyekün tüm müslümanlardır.

     Dün Anadolu’yu kana boyayan Ermeni çeteleri, bugün aynı tıyneti göstermiyorlar mı?

     İşte Ermenilerin yaptığı Karabağ vahşeti ve bunun karşısında Hristiyan Dünyası’nın ibretli suskunluğu!

     İşte Avrupa’nın ortasında yapılan Bosna vahşeti ve bunun karşısında kılı bile kıpırdamamış bulunan güya medenî Batı’nın ibretlik susuşu.

     İşte dünyanın gözü önünde Filistinlilerin dinmeyen gözyaşları. İsrail’in bitmeyen küstahlık ve utanmadan sergiledikleri, sürekli vahşetleri. Ve yine tek dişi kalmış menfî Batı Medeniyeti’nin dut yemiş bülbüle dönmesi.

     İşte Çeçenistan. İşte Ahıska Türkleri. İşte zavallı Doğu Türkistan. İşte Keşmir.

     İşte üstünden vahşet dumanları eksik olmayan, tüttükçe tüten ve gittikçe koyulaşan Irak ve Irak’ta olup bitenler gözler önünde capcanlı bir şekilde yürekleri sızlatıyor; insan olan insana kan ağlatıyor.

     Ve insan sormadan edemiyor: Kimmiş saldırgan devlet? Kimmiş mazlum millet? Apaçık ortada değil mi?

     

     Sonra da benim kimi aydınım

     İnanın ben onlara küskünüm

     Onların gözünde kapkara dünüm

     Onlar yüzünden gün görmüyor günüm

X

     Aynı saygıdeğer profesörümüz yol göstermeye devam ediyor:

     “(Türkiye) AB’den müzakere tarihi alırsa, doğrudan oradaki platformların içinde olacaktır. Uluslararası platformdaki enstrümanları kullanarak, kendini savunma imkânı kazanacaktır. Başka ülkeler, başka ırklara ne yaptıysa ve bundan nasıl yırttılarsa, Türkiye de aynı enstrümanları kullanma imkânına sahip olacaktır.” (a.g.m.)

     Efendim önce hele bir kabullenelim diyor. Sonra da nasılsa yapmadık şeklinde değil de, bir yolunu bulup soykırım ithamlarından kurtulmanın bir yolunu buluruz elbet diyor. Ve bu hususta, başka ülkeleri misal veriyor.

     İşte fark burada aziz okur!

     Başka ülkeler soykırım vahşetini yaptıkları halde, bunu örtbas etmenin yolunu buluyorlar.

     Bizler ise soykırım denen vahşeti yapmadığımız halde yakamızı bir türlü kurtaramıyoruz.

     Ya bir de yapsaydık. Mazallah! Allah korusun. N’olurdu halimiz acaba?

     Hayır aziz okur hayır! Bu milletin nasiyesi / alnı temizdir.

     Tarih ortada. Ama alınları kapkara olanlar, rahat etmek için Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de alnına kara çalmak istiyorlar. Ya tutarsa misali.

     Endişeye mahal yok. Tutmayacak be dostlar.

X

     Sayın profesörümüz: “Türkiye’nin 1915’te ne yaptığı konusunda Türkiye’nin resmî davranışına yakın ülkelerle bir pozisyon aldığında, Türkiye’ye kimse bir şey söyleyemeyecektir. Çünkü herkesin tarihinde bu tip olaylar var. Dolayısıyla, Türkiye tarihî argümanları cebinde biriktirip bunu farklı Uluslararası ortamlara taşıdığında, bu bir tarih polemiği olacaktır, siyasî amaç olmaktan çıkacaktır.” (a.g.m.)

     Derken de, nasıl da hayal kurduğuna şaşmamak kabil değil.

     Önce insanın kendini bilmesi gibi, önce aydınlarımızın da milletini yakından tanıması gerek vesselâm.