Sayın Prof. Berktay “Başlıbaşına 1915 vahşeti üzerinde durduğunuzda, onların gözünde, Türklerin acılarına değinmiyor gibi oluyorsunuz! Onun için Doğu Anadolu’da Türklere ait bir iki toplu mezar açıp -diyelim ki doğrudur- 1915 gerçeğine dikkat çekenlerin ‘bunlardan habersiz olduğu’ yolunda, tumturaklı ve kof, hoş ve boş, saçma sapan demeçler veriyorlar.” (a.g.röportaj, s. 21) Derken de bir ilim adamına yakışmayacak cinsten hafiflikler sergiliyor. Ermenilerin mezalimini, toplu kıyımları, toplu mezarları, camilere koyup yakmalarını âdeta inkâr ediyor.

     Toplu mezar sayısını bir ikiye indiriyor. İndirmesi yetmiyormuş gibi, lütfen inanıyor. İnandıklarının ise abartılı olduğunu söylüyor. Doğrusu bu tasvire diyecek bir şey bulamıyor. Cevapsızlığın en büyük cevap olacağını düşünüyorum.

     Sayın Prof. Berktay “Hep 1915’ten konuşuluyor, ama Ermeni kıyımları Abdülhamit dönemine uzanmıyor mu? Tabii, 1915’ten önce 1880’ler ve 1890’lar var. 1890’larda İkinci Abdülhamit yönetiminde, milliyetçi ayaklanma belirtileri görüldüğünde muazzam Ermeni katliamları oldu. Ermenilerle Osmanlı yönetimi arasına kan girdi (derken baklayı ağzından çıkarıyor. Ermenilerin kalkışmasından kıyam ve isyanlarından bahsediyor. Peki ne yapacaktı Osmanlı Devleti? Eli kolu bağlı oturup duracakmıydı? Yoksa gereken tedbirleri almalımı? Veya almamalımıydı?) 

     “Özellikle Kürt aşiretleri ve Kürtlerden kurulu Hamidiye Alayları Ermenilerin üzerine saldırtıldı. (Derken de o zaman Türklerin Hakanı, Müslümanların Halifesi olan Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın  manevî şahsiyetine yakışmayan ithamlarda bulunuyor. Oysa o Hakan ki saltanatı süresince kan dökmekten son derece uzak kalmaya çalışmış bir velî hükümdardı.)

     “Zaten çözülüş yüzyılı boyunca düzenli ordudan çok başıbozuk, düzensiz güçleri bu olaylarda kullanmak, onların ilkelliklerinden ve şiddetinden yararlanmak Osmanlı yönetiminin defalarca başvurduğu bir yöntemdi. (Derken de yine Osmanlı Devletine haksız ve yersiz ithamlarda bulunuyor.)

     “Bu arada Rus Çarlığı’nın kafkaslara inmesi sonucunda Anadolu’ya sadece Balkanlardan değil Kafkaslardan da büyük bir göç yaşandı. Bu insanlar çok yakın geçmişin acısının büyük nefretini içlerinde taşıyarak Doğu Anadolu’ya geldiler.” (a.g.röportaj, s. 21-22)

     Böyle söylerken de Devletin içine düşmüş olduğu sıkıntıları, ister istemez dile getirmiş oluyor.

     Osmanlı Devletine rağmen yerini yurdunu arkada bırakıp gelmiş. Canını dişine takarak kendilerini güç belâ kurtarmış insanların yurdu; bir iltica, bir sığınma yeri ve yuvası olan Anadolu’da; nasıl bir hâleti ruhiye / ruh hâli içinde bulunduklarına parmak basıyor.

     Ve bunların bir de Anadolu’daki Ermeni taşkınlıkları, Ermeni zulüm ve işkenceleri karşısında Osmanlı Devleti’nin frenlemesindeki aksaklıklardan dolayı önleyemediği üzücü olaylardan ötürü Osmanlıyı tenkit ve itham etmesine bilmem ki ne demeli?

     Sayın Berktay “1915 tehcir ve katliamları karşılıklı mukatele değildir. Doğrudan doğruya devletin tepesindekilerin açık ve gizli, legal ve illegal emirleriyle yürütülmüş, tek yanlı, alabildiğine kapsamlı, olabildiğine büyük çaplı bir etnik temizlik olayıdır.” (a.g.röportaj, s. 22)

     Derken de yorumlarını kesin hükme bağlıyor. Osmanlı Devleti’nin kasdî davrandığını nazara veriyor. Ve tabii ki bu yersiz, o derece haksız ve yakışıksız ithamlardan dolaylı Türkiye Cumhuriyeti Devleti de nasibini almış bulunuyor.

    Kendi devletini, kendi milletini ayaklar altına alan böyle aydınlarımız varken, artık dıştan ithamlarda bulunanlara diyecek söz bulmakta nasıl zorlanacağımız açık değil mi?

     Bir başka Profesörümüz olan Sayın Beril Dedeoğlu’nun “Müzakere tarihini veri alırsak, soykırım iddialarından kaynaklanabilecek zararı Türkiye’nin kaldıramayacağını sanmıyorum. Tam tersine komşularıyla iyi geçinen, yeniden sağlam bağlar kuran bir Türkiye dünya kamuoyunda daha inandırıcı olacaktır.” (Prof. Beril Dedeoğlu, Nokta, 22 Kasım 2004, s. 9)

     Sözleri ise konunun tuzu biberi niteliğinde. Pes doğrusu Sayın Dedeoğlu, dolaylı bir şekilde Ermeni soykırımı yaptığımızı kabullenmemizi, istenecek tazminatları ödememizi salık veriyor devlete!