-8. VE SON BÖLÜM -



Değerli okurlarım, yedinci bölümde  emperyalist ülkelerin içinden çıkan namuslu ve gerçekleri ifade etmekten imtina etmeyen   devlet/bilim adamlarının  Ermeni Sorunu hakkında ifşaatlarını sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de içimizden nemalanmış, ekmeğini yemiş,  suyunu içmiş , Almanya parlamentosuna  da girmeyi başarmış Türk kökenli millet vekillerinin ülkemize attıkları kazıklara  ve  Avrupai yanardöner tavırlarına bir bakalım!..

 Her zaman tekrar ettiğim gibi;

“Dünyanın neresine giderseniz gidin  parlamentoyu  işgal eden millet vekilleri  halkın hiç güven duymadığı kesimdir..”                                                                            
Türk’ün Türk’e attığı kazık karşısında  düşman bile  beyin tutulması yaşar ve şapka çıkarır inanın bana!..Başka ülkelerde düşman aramayı gerektirmeyecek kadar  hani!...

Birkaç örnekle  Türk’ün Türk’e düşmanlığını tescil ederek işi resmiyete dökelim  şimdi!..  

Önce Almanya’da sol partinin Türk kökenli  millet vekili olan Azize Tank’ın   Ermeni Soykırım konusundaki görüşüne bir bakalım:  

 “ Ben bu olayları soykırım olarak görüyorum. Ama buna tarihçilerin karar vermesi lazım. Ben kendi partimin önerilerine bakarım. Almanya,  Herero meselesini de parlamentoya getirsin” 

HERERO : ( Almanların Heroro  Güney- Batı Afrika’sında,  şimdiki adıyla Namibya’da 20 YY ‘da Yahudilere karşı gerçekleştirdiği   ilk soykırımdır” )

Yani  mealen, “partim ne karar verirse muhakeme etmeden aynen altına imzamı atarım” diyerek rengini ve Türk’ün Türk’e yaklaşımını belli ediyor. Ama!Biraz insaflı davranıyor,   yukarıda ve   altıncı bölümde  de açıklamaya çalıştığım Herero katliamını da parlamentoya getirin’ diyor!.. 

Şimdi birazda Almanya’da   Milletvekili olan,  Türk  kökenli bir başka  yanardöneri, yani CEM Özdemir’i   tanıyalım!...

Daha henüz gözü açılmamış olan Cem Özdemir  2001 yılında  Ermeni Sorununa  bakın nasıl yaklaşıyor?.  

5 Nisan 2001'de, Frankfurter Allgemeine Zeitung  gazetesinde yayımlanan bir açıklamasında, 

“Alman Meclisi Fransa Meclisi’nin izinden gidip, Ermenilerin kitlesel ölümünü soykırım olarak tanımlamamalı. Tarihi olaylara resmi tanımlama getirmek parlamentoların işi değildir. Bu tarihçilerin işidir.” SON CÜMLEYE  ÖZEL DİKKAT! Bu tarihçilerin işidir!.F.MORAY  

Ve davamla;  “Bundestag ,  ( Almanya Federal Meclisi) geçmişte yaşanan haksızlıklar için karar verecek merci değildir.” ifadelerini kullanıyor!. 

Mealen meclis bu konunun karar organı değildir, karar verecekler tarihçilerdir. F.MORAY                                                                                                                          

Zamanla    iyice Avrupa  saflarına karışan, onlarla aynı  iğrenç ve sözde sloganları benimseyen Özdemir’in, 14 yıl sonra  2015 tarihinde Ermeni  Sorununa yaklaşımına  şimdi bir göz atalım:                                              

17 Mart 2015 tarihinde Erivan’da  bulunan Ermeni Soykırımı Anıtını  ziyaret ederek saygı duruşunda bulundu ve çelenk bıraktı. Özdemir burada yaptığı açıklamada "Türkiye'yi, Ermeni Kırımı'nı soykırım olarak tanımaya, Alican Sınır Kapısı'nı açmaya ve Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmeye davet etti.                     

Batı dans figürlerini- entrika-  yaşam felsefesi yapan aynı Özdemir,  bakınız! Türkiye’yi  dünya nezdinde küçük düşürücü ne gibi oyunların militanı olabiliyor!.. 

2001 yılında “Tarihi olaylara resmi tanımlama getirmek parlamentoların işi değildir,” diyen  Özdemir,  2016 yılında eşbaşkanlığını  yürüttüğü  Yeşiller Partisi öncülüğünde hazırlanan ve Almanya Federal Hükümetinin koalisyon ortakları Hıristiyan Demokrat Birliği, Hıristiyan Sosyal Birliği ve Sosyal Demokrat Parti tarafından desteklenen, 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlayan karar tasarısının Federal Meclise taşınmasını sağlayabiliyor!...

Ne yazık ki  haklılığımızı ispat edemediğimiz  bu tasarıda , 2 Haziran 2016'da yapılan oylamada bir çekimser  ve bir ret oyu ile kabul edildi!.. 

Batı destekli Ermeni diasporasının   lobi faaliyetleri  sayesinde,   haklı olduğumuz davayı maalesef  her zaman olduğu gibi masa başında kaybetmekle karşı karşıyayız!... 

Ermeni Sorunu veya  sözde Ermeni katliamında  sonuç nedir derseniz dile getirmeye çalışayım…

Açıklamaya çalıştığım  gibi  akil tarihçilerin tarafsız beyanatlarından  ve  Türk’ün Türk’e attığı kazıklardan da  anlaşıldığı gibi, artık yaşanmış   tarihi bilmekle kalmayıp, Dünya’da  (İngiliz, Rus,Alman Fransa vb.) yaşamakta olan ve  ebediyete intikal etmiş değerli  tarihçi, Devlet ve    bilim adamlarının  kaleme aldığı kitap ve dokümanlardan istifade etmeliyiz! Bununla da yetinmeyip  dünya insanını , bir çatı altında toplayıp , gerçek taşların eteklerden dökülmesinin amansız takipçisi  olmalı ve  davanın yılmaz  ‘diplomatik /eylemsel  mücadelecisini  diplomatik başarıyla   desteklemeliyiz    diye  naçizane değerlendirmekteyim. 

Her zaman şahit olunduğu gibi  mücadele vermeden  yalnızca“meseleyi tarihçilere  bırakalım”  zihniyetiyle  hareket ettiğimiz takdirde,  ülkemizi tarihten silecek acımasız akıbetlerin  tekerrür edeceğini   akıllardan çıkarmamalıyız!. 

Eğer bu başarıyı yakalamazsak,  bırakın kutsal vatan topraklarını  sahiplenmeyi , o topraklarda itilip kakılan , nefes dahi alamayacağımız vasıfsız  toplumlara dönüşeceğimizi unutmamalıyız!.   

Tarihin tekerrürü;   okumayan , düşünmeyen ve mücadeleyi es geçenlerin

MUKADDERATIDIR!..