"Erkekler Ağlamaz" diye büyütülüyor ve ondandır ki gözyaşları kendi içlerinde baraj olur erkeklerin; belli bir yaşa gelincede barajlar taşar ve en çok da erkekler ağlar…
Velhasılıkelam; kızlar çocuk yaşta, erkekler ise çocukluk hariç her yaşta ağlar. Bir diğer değişle, kızlar çocukken mızmız olur, erkekler ise yaşlılıkta; yani kızlar hayat yolculuğunun başında, erkekler ise sonunda ağlar…
Kızlar içlerinde biriktirmezler damlalarını, akıtırlar çocukluğunun üstüne, sonra geçtiği her mevsiminin.
Oysa erkekler öylemi ki; yüreklerini seller alsa da gözleri çorak toprak gibi nem almaz; çünkü erkekler ağlamaz…
Ananız ölmesin erkekler; sizi böyle kandırmış, dert tasa ne varsa içinize gömmüşler işte.
Oysa kadın öylemi ki; kadın ağlar, içinde ne varsa hepsini kusar, hepsini ağlar.  Bu demektir ki, yolun en başından itibaren kusmak kadının kaderi, her şeyi yutmak, en sonunda kusmak ise erkeğin kaderidir…
Kadın ağlar cancağızım, kadın ağlar; kadının ağlaması yağmur sonrası dinginliktir; zira açık havaya ağlar, yani dışına. Dışına ağladı mıydı kadın; içinde ne gam, tasa varsa hepsi çıkar gider…
 Erkek ağlamaz, lakin yüreği ağlar içceğizine; erkek içine ağladığı için, içi göl olur, çamur olur, batak olur yüreği; zira açık havası yoktur ki nemini alsın, çamurunu kurutsun yüreğinin. Ondandır ki gamı da, kederi de yosunlaşır kendi içinde erkeğin…
Bu iki yol arkadaşının halini bi düşünün bakalım; artık, erkeğin göz yaşından yollar ıslak, cadde ıslak, erkeğin gözü gözlük altında hep ama hep ıslak…
Ne demiştik? Kız çocuğu çocukluğunda mızmızdır ağlar, erkek dün ağlamadığı için, o bugün, dünkü o mızmız kız çocuk gibi her şeye mızmızca ağlar… Bir reklam seyretsin ona da ağlar…
Neden erkek büyüdükçe çocuklaşır hiç düşündünüz mü? İşte sırf ona biçilen bu rol model yüzünden; o erkektir, o erkek adamdır, o ağlamaz, o ağır olmak zorundadır, o ağabeydir, o babadır… İşte bu yüzden onun çocukluğundan bu yana hayat yolculuğunda, o kadar çok açığı vardır ki ve o kadar çok boşluğu… Vayki ne vay! Ondandır ki geriye sarar erkek;  zira boşluklar çeker onu, açıklar çeker kendine. Zira her boşluk ve her açık insanın artçı depremleridir; sarsarak çağırırlar kendine ve sarsarak doldururlar tüm açık ve boşlukları…
Kadın hayat yolculuğunda yolun her bir açığını doldura doldura ilerlediği için onun çok boşluğu olmaz; daha doğrusu kadın gözyaşlarıyla kapatır tüm gam tasasını. Öyleya, kadın isterse ağlar; ister mızmız desinler! İster oynar olmadık zamanda; isterse deli desinler! İster güler ağlanacak şeylere bile; isterse densiz desinler!  Ve artık kadın olgundur, zira boşluğu yoktur.  O kendi rolünü kendi biçmiş, kendi oynamıştır çünkü. Şimdiki rolü güçtür!  
Yazıkcağız erkekler öylemi ki; dedim ya hep bir rol ve son rollleri mızmızlık…
Şu mızmızlık evvela kız çocuğuyla tanışır amma ihalesi erkeğin son demine kalır…
Gördük ya; kim demiş “Erkekler ağlamaz?” En çokda erkekler ağlar; bırakın erkeklerde içlerine değil, dışına ağlasınlar… Bırakın; demeyin “Erkekler ağlamaz, sil göz yaşını” bırakın silmeyin erkeğin göz yaşlarını.