Entrikalı çember daralıyor..
“İyi niyet” yok! .. Yurtseverlik yok.. Ahlak yok.. Utanma, arlanma, meslek aşkı, fikir namusu, açık sözlülük, dürüstlük, doğruluk yok!..
Onlar olmayınca, gerisi boş!..
Gayrisi yalan… Gayrisi dolan… Gayrisi palavra..
ihanet, suç!.. hatta kan!..
Türkiye sürüklenmiş gidiyor!..
Ekonomisi, siyaseti, güvenliği, bürokrasisi, iktidarı, muhalefeti, rejimi, dirliği, düzenliği bilinmeyenlere kayıyor..
Güneydoğu’ da neler oluyor? Kuzey Irak’ ta nelerin pazarlığı yapılıyor? Kimler alınıyor, kimler satılıyor? Doğu’ da, Batı’ da, Rusya’ da, Çin’ de, AB’ de, ABD’ de ne hesaplar görülüyor?
Tüm bunlardan vazgeçtik!..
Ankara’ da ne kumpaslar kuruluyor?
Anlatan yok! Yazan yok!.. Söyleyen, açıklayan, konuşan, gösteren yok!..
Varsa yoksa üç kişi..
Haberlerde onlar, ekranlarda onlar, mikrofonlarda onlar, manşetlerde onlar..
Onlar veya onlar adına kuklaları!.. Hokkabazları..
Çünkü işini gereği gibi yapan, yapmak isteyen “medya” yok!..
“Medya” dediğin ne ki? Ördeklerden bir “dönek!..
Onun işi başka..  O başka varların, varlıkların peşinde..
Medya özelleştirmede var!.. Siyasetin ve finansın entrika labirentlerinde var!.. “Al gülüm, ver gülümler de” var!..
Medya,  kapalı kapılar arkasında; gizli-açık sansürlerde, sus-puslarda var! ..
Medya, doğruları karartmada, haberleri  saptırmada, gerçekleri  örtmede, gizlemede var! ..
Sorosların tezgahlarında, iktidarların kucağında, aldatmalarda, kandırmalarda var! ..
Ama yolun sonu göründü..
Şimdi “masa” devrilecek, “oyun” bozulacak!..
Demokrasi, özgürlük, insan hakları, kardeşlik, sevgi, bilgi, akıl için birlik olmak gerek..
Hak, hukuk, adalet için duyarlı olmak gerek..
Doğruların, gerçeklerin ışığını yakmak için yazmak  gerek..
Haber vermek, duyurmak, aydınlatmak için, entrika labirentlerini yıkmak, kirli oyunları bozmak, çevrilen dolapları gözler önüne sermek için gazetecilik yapmak gerek..
Yüzlerdeki  maskeleri indirmek için, karanlığın perdelerini  yırtmak için yazı yazmak gerek..
Türkiye'nin dünyadaki ağırlığı arttıkça bir kısım çevrelerin bundan rahatsız olduğu açık açık ortada. Bu ülke siyasette, ticarette, demokratik sivil toplum örgütlenmelerinde derlenip toparlandıkça birilerinin keyfi kaçıyor. Türkiye'nin, daha düne kadar lokal bir güç olmasından bile rahatsız olanlar, uluslararası meselelerde de inisiyatif almaya çalışmasından oldukça endişe duyuyor. Uluslararası lobicilik yapan güçlerin son yıllarda dozunu artırarak yaptığı AKP düşmanlığı da uluslararası basında gündemde tutulmaya çalışılan 'cemaat' aleyhtarlığı da tesadüfen gelişen mesele değil. Hatta hiçbir makul gerekçe ve sebebi yokken statükocu kurulu düzenin kadim acımasız zorbalarının, yargının elinden kurtarılmaya çalışılması da boşuna planlanmıyor. Eski düzende iş tuttukları kişilerin değişik kılıklara girerek sahnelediği entrikalı oyunlara ihtiyaç duyuyorlar çünkü. Daim senaryoların yeniden tezgâhlanması, Türkiye'nin kendisiyle meşgul olmaktan halsiz düşürülerek uluslararası platformda çaresiz kalması içindir.
Üst üste yaşanan olayları tek tek ele almak bazen büyük fotoğraftan kopmamıza neden olabilir. Tecrübeyle sabittir ki müstakil görünen pek çok olay aslında birbiri ile irtibatlı; hatta birbirinin tamamlayıcısıdır. O yüzden soğukkanlı kalmak gerekiyor. Bir de güç dengelerini elinde tutan odakların bizi sürüklemek istediği noktayı görmek.
Madem çember daraltılıyor, madem içerdeki dinamikleri birbirine kırdırarak dışarıdaki kuşatma derinleştirilmek isteniyor; ya karşı tarafın daha önce görmediği yeni bir yol bulmak gerekiyor ya da bu çemberi bir yerinden kırarak şaşırtıcı bir yol açmak. Onca acı tecrübeden sonra çok boyutlu entrikaları çözümlemek çok da zor olmasa gerek..
Etrafımıza çevrilen entrikalı çemberden kurtulmak için , Duyarlı, bilinçli, sağ duyulu, objektif olunması dileğiyle,
 ESEN KALIN..