Özellikle genç işsizlik oranlarının tehlikeli boyutlara yükseldiği,  atama bekleyen gençler arasında intihar sayısının arttığı Türkiye’de, İç işleri Bakanının açıklamalarına göre 3 milyon 658 bin, bağımsız gözlemcilere göre 5 milyon Suriyeli’nin varlığı giderek büyüyen bir sorun haline gelmekte...

"TÜİK ve İŞKUR'un açıkladığı verilere göre 15-24 yaş grubundaki her üç gençten birinin işsiz olduğu ülkemizde,  toplumsal ve insani açıdan geleceğimiz adına ürkütücü bir görüntü ortaya çıkıyor.

Kendi insanımızın durumu buyken, bir çok ülkenin nüfusundan fazla sayıda sığınmacının varlığı, ekonomik, demografik, sosyal, kültürel ve siyasi açıdan Ensar muhabbetiyle geçiştirilemeyecek derecede çok büyük bir sorundur.

Resmi verilere göre 1 milyon 983 bin erkek, 1 milyon 676 bini ise kadın olan Suriyelilerin Kilis’teki nüfusa oranı %81... Gaziantep ve Şanlıurfa’da %21, Mersin’de %11, Adana’da %10. Bunlar kayıtlı olanlar... Bir de kayıt dışı olanları var... Bunlardan Türk vatandaşlığı verilenlerin sayısı 1 Ağustos 2019 tarihi itibarıyla 92 bin 280 kişiymiş.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de 4 milyon mülteci olduğunu  ve  suriyeli mülteciler için 37 milyar dolar harcandığını söylemiş. Yani kur hesabıyla 210 milyar TL’yi, Türk halkının ihtiyaçlarından, gelecek için yapması gereken yatırımlarından, sağlığından, eğitiminden işinden, aşından keserek, ensar muhabbetine sığınmacılara harcamışız.  Türk milleti, bu politikanın bedelini borçlanarak ödemiştir. Prf.Ümit ÖZDAĞ’ın ifadesiyle; harcadığımız yaklaşık 40 milyar dolar, bugün yaşadığımız ekonomik krizin en önemli sebeplerinden biridir. 

Meşhur stratejik derinlik hesabıyla, Osmanlı’yı canlandırma hayali, Şam’daki emevi camisinde namaz kılmak için çıkılan yolda, evdeki seccadeden olmaktan nasıl kurtulacağımızın çareleri aranıyor şimdilerde...

Suriye’nin kuzeyinde ABD desteğiyle PKK/PYD unsurları tarafından, yerli Türkmen ve Arap’lardan temizlenen bölgede oluşturulmaya çalışılan kuşak ve bir “Pkk” devletçiği, Suriye’nin toprak bütünlüğünü olduğu kadar, bizim de yarınlarımızı tehdit etmektedir.

Ensar-muhacir muhabbeti yaparlarken, Peygamber efendimizle Medine gidenlerin toplam 186 kişi olduğunu unutmadan 5 milyonluk Suriyeliyi bir tutanları anlayamıyorum. Türkiye’nin  sosyal-ekonomik ve demografik yapısını tehdit eden sığınmacılarla vatandaşlar arasında yaşanan ve basına intikali engellenen sorunlar ilerde çok büyük çatışmaların da habercisi olmasına rağmen yetkililer görmezden gelmekte ısrarcı.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Özdağ, Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların sayısının 2040 yılında 10 milyona yükseleceğini belirterek, "Türkiye’nin birçok kenti Türk kimliğini kaybedecek ve Arap kentleri olacaktır" derken, önemli bir tehlikeye dikkat çekiyor. Ve yzısında

Suriyeli sığınmacıların kalmasını  isteyenleri şöyle sıralıyor, “Bunların başında Suriye’den Arapları kovan, aç kalmaları için evleri ve tarlaları yakıp yanan tarlaların önünde halay çeken PKK/YPG çeteleri ve onun Türkiye’deki uzantısı HDP adlı partimsi amorf yapı gelmektedir. PKK/YPG adlı etnik temizlikçi, emperyalizmin uşağı, narkotik çete ve Türkiye’deki sahte siyasi uzantısı Suriyelilerin evlerine dönmelerinin Kuzey Suriye’de kurulmak istenen terör devletini engelleyeceğinim bilmektedirler.” “Suriyelilerin Türkiye’de kalmasını selefi cihatçılar IŞİD, NUSRA gibi benzeri adlarda örgütlenen kozmopolit, İslam ve İslam medeniyeti düşmanı; emperyalizmin beşinci kolu olan çeteler istemektedir. Çünkü bu çeteler yeni terör hedefi olarak Türkiye’yi aldılar.”  

Bu tesbitlere aynen katılıyor ve çok sık kullandığım  “GÖZ OLANI, BEYİN OLACAĞI GÖRÜR  sözünü tekrar hatırlatıyorum.