Sahil şeridini kapadıktan sonra biraz yükselip denize ve sahile tanıklık edin. Ne tek bu sahilden ne de diğer sahillerin herhangi birinden ibaret olmadığınızı gözlemleyin. Diğer yandan sahilde ne varsa denize, denizde ne varsa sahile vurduğunu idrak edin. 

Metafordan gündelik hayata döner isek, yükselmek için sizi daha büyük bir amaca/enerjiye/varlığa/öze bağlayan ne varsa onu tekrarlayabilirsiniz. Bu; meditasyon, namaz, içten bir dua, hayat amacınıza hizmet eden mesleğinizin icrası, doğada yürüyüş, fırçanın tuvalle buluşması, ruha dokunan ezgiler, ruhen bağlı olduğunuz biriyle kaliteli geçirilen bir zaman vb. gibi insanın kendi tecrübesine bağlı olarak her şey olabilir. Her ne yaptığınızda, bu COVID-19 günlerinden ibaret bir yaşamınız olmadığını hissediyorsanız, geçmiş ve gelecekten soyutlanıyorsanız, içinizde umudu, sevgiyi, kabulü, huzuru buluyor, egoyu bir süreliğine de olsa yolcu koltuğuna geçirebiliyorsanız o yöntem sizin için doğru yöntemdir. Sizi neyin yükselttiğini kendiniz deneyimleyip bulun, birilerinin dayatması ile bulunabilir bir şey değildir. İnsanı, otantik potansiyelini keşfe iten yöntemlerin ne olması gerektiği kimsenin tekelinde değildir, bu varlık sayısı kadar çeşitlendirilebilir; tecrübenize güvenin.

Sahilde, denizde biriken kirliliği görün. Görmekten korkmayın. Korktuğunuz sürece, kendinize geçici ve sahte savaşlar yaratıp sözde zaferler ya da yenilgilerle oyalanır durursunuz. (Ben 30 yıl yaptım, yapan birçok kişiye de bu savaşlarında ilkin avukat olarak servis verdim sonra da koç olarak bu savaşlardan kurtulmalarına vesile oldum, oradan biliyorum.) Eğilip sahildeki, dalıp denizdeki çeri, çöpü tutun. 

Gündelik yaşama tekrar dönersek, çevrenizdeki boş kalabalığı görün, televizyon kapanınca ki yalnızlığınızı duyun, COVID-19 ile ilgili ne kadar araştırırsanız araştırın bunun bağışıklık sisteminizi -tek başına-, virüse karşı güçlendirmediğini hissedin, evde kalmanın kendinizle kalamadığınızda ya da evdeki fertlerle ilişkilerinizde görmekten kaçındığınız bir şeyler olduğunda daha zor olduğunu bilin örneğin. Her ne ise sizin çer çöpünüz, ona dokunun; zorla açılan telefonlar, başına isteksiz geçilen işler, tutku duyulmayan eşler, beklenti karşılamayan çocuklar, her şeyi yüklenmenin yorgunluğu, ölüm korkusu, yaşamın boşluğu, varlığın ağırlığı, yetersizlik hissi, yaşanan travmaların hortlayan anıları, yatak altlarındaki canavarlar gibi hep orada olup kendini hiç gerçekten göstermeyen utanç ve suçlar, hep yapmak isteyip cesaret edemedikleriniz, yitip giden seneler, bırakmanız gereken bırakamadıklarınız, sürekli başarma hırsı, koşarak kaçmak isteyip kaçamadıklarınız vb.

Adım 2: Çer çöpe tanıklık edin, korkmayın, kaçmayın.