Bildiğiniz üzere “Starbucks’ın”  dünyada şubesi en çok olan ülkelerden biri Türkiye. Şu sıralar sosyal medyada tartışılan konulardan biri bu. Daha önce dillenmişti bu konu; fakat çok fazla konuşulmamıştı. Bu konuda bile Starbucks’a gidenler ve gitmeyenler olarak ikiye ayrılmış durumdayız. Gidenlerin ve gitmeyenlerin elbette kendine göre sebepleri var. 

Bana göre önemli olan, insanların Sturbacks gibi yerleri neden tercih ettiğidir. Kahve yapan onca kafe neden Starbucks kadar iş yapmıyor? Bunun bir çok nedeni var elbette; fakat bana göre önemli birkaç sebebi var.

Bu sebeplerin önemli olanlarından biri: Sturbacks gibi firmaların insanların temel ihtiyaçlarını, arzularını iyi şekilde analiz etmeleri. Pazarlama çalışmalarında insan odaklı olmaları. İnsan odaklı olmak, iletişim çalışmalarına da önem verildiğini gösterir.

Diğer bir sebep: Markalaşma çalışmalarına ayırdıkları bütçeler. Pazarlamanın diğer bir ayağını oluşturan önemli etkendir bu. Markalaşma çalışmaları dediğimizde aklınıza sadece reklamlar gelmesin.

 Markalaşmak, içinde birçok unsur barındırır. Bunlardan bazıları; dekorasyonun her yerde aynı olması, çalan müziğin türü, ürün ambalajlarının tasarımı, kahve içilen mekanda insanlara konforu sağlamak, know-how kalitesi ve bu kaliteyi düşürmeden her yerde aynı kaliteyi vermek gibi birçok şey sayılabilir.

Türkiye’de özel sektörde markalaşma çalışmalarına önem verilmediğinden bazı standartlar yakalanamıyor. Fiyatların sürekli değiştiği, rahat bir ortam sunamayan, ürün sadece satılsın diyen bir markaya insanlar doğal olarak güvenmez. İnsanlar bu güvensizliği sürekli yaşamaya başlarsa, bu durum tek bir markanın sorunu olmaktan çıkar. Koskoca bir sektörün sorunu haline gelir. Sektör algısını düzeltmek, marka algısını düzeltmekten daha zordur. Birçoğunuz bu tür yerlerde kahve içtiyse bu dediğim sıkıntıları mutlaka yaşamıştır.Bu tür şeylerle ben hâlâ karşılaşıyorum.

 İletişim kurmak, ürün odaklı pazarlamayı devre dışı bırakır. Türkiye’de ticaret alanında iletişim eksikliği olduğundan ve bu eksikliği giderme çalışmaları yapılmadığından firmalar hatalarını görme noktasında başarısız oluyor. Bu durum, iletişime önem veren yerleri tercih etme noktasında cazip kılıyor. Bu yüzden insanlar, ihtiyaçlarının karşılandığı yerden hizmet almak istiyor.

Genel anlamda ülkemizde markalaşma adına sorunlar var. Sadece bir logo yapmak veya tabela asmak kimseyi markalaştırmaz. İçinde bir çok bilimi barındıran bu süreç basit görüldüğü için markalarımız kalıcı olamıyor. İletişim bilimlerine ve reklamcılık alanlarına daha fazla yatırım yapılmalı. Bu alanda uzmanlar yetiştirmeliyiz. 

Bu tür sorunlar görmezden gelinirse bir kahve firmasının ülkemizde 457 değil, bunun iki katı şube açmasına bile şaşırmamalı.Tüm bunlar ortadayken bu tür kahve yapan yerlerde kahve içenlere popüler kültürden veya özenti olduğundan orada kahve içiyorlar demek yersiz olur.