Balkanlara seyahat etmiş olanlar karşılaşmıştır, Kosova’da, Makedonya’da, Arnavutluk’ta insanlara siz nesiniz diye sorduğunuzda” “ELHAMDÜLİLLAH TÜRKÜZ” derler. Ben de Rumelili hemşerilerim gibi “ELHAMDÜLİLLAH TÜRKÜZ diyor, Cumhuriyetimizin kurucusu ve Türk Milletinin kurtarıcısı Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözünü herkese bir kez daha hatırlatıyorum.

Danıştay'ın, okullarda "Öğrenci Andını” kaldıran yönetmelik değişikliğini iptal etmesinin ardından yükselen sesler tartışmalara neden oldu.  Eline kalem alan herkes bu konuda meşrebine uygun yorumlarda bulunarak görüşlerini paylaşıyor. Nimet ÇUBUKÇU’nun Mili Eğtim Bakanı olduğu 2009 yılında Mazlum-Der’in açtığı davada zamanın AKP hükümeti andımızı savunurken,  bugün karşı çıkmalarının maksadı nedir?

 İYİ Partinin Genel Başkanı Meral AKŞENER, “Türk’lüğünüzden mi, yoksa doğruluğunuzdanmı şüpheniz var?” diye sorarak işin esasına dikkat çekmekte haksızmı!

Bence de “Türk olmak, doğru olmak ve çalışkan olmaktan” rahatsızlık duyulmasını anlamak mümkün değil.

ATATÜRK, millet kavramını “dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu, siyasi ve sosyal bir topluluk” olarak tanımlamış,  “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına TÜRK denir, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözüyle, bu ülkede yaşayan herkesi kucaklayan bir anlayışı esas almışlardır.

Bu tanım, “Etnik” olarak değil, sınırları belli toprak parçasını ortak amaca ve ortak geçmişe sahip olarak paylaşan insanları tanımlamak için kullanılan “Vatandaşlık” kavramı üzerinden yapılmıştır. Bu ülkede yaşayan herkesi kucaklar ve içine alır.

Danıştay 18 ŞUBAT 2011 tarihli kararında  Türk tanımını şöyle yapar;  “TÜRK” kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içersinde yaşayan; dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun, tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kucaklayan Milletin ortak adı olup, aksi yöndeki davacı iddialarına itibar edilmemiştir... Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes TÜRK’TÜR!!!

Bu tanımlamalardan sonra söyleyecek bir varmı? Bu ülke, yüzyıllar boyu süren savaşların, katliamların, sürgünlerin, açlık ve sefaletin yaşandığı acı bir sürecin sonunda yıkılan Osmanlı İmparatorluğunun külleri üzerinde kanla, irfanla kurulmuştur. Cumhuriyeti kuran Atatürk ve arkadaşları, devleti ırk veya etnisite üzerine inşa etmemiştir.

Esas inkarcılık, ayrımcılık, bölücülük bu tanıma karşı çıkmakla yapılmaktadır. Çünkü başta AB ve ABD olmak üzere dış güçler, Türkiye’ye etnik bazlı bir devlet yapılanması önermiş ve hatta baskı yapmışlardır. Bölücü PKK terör örgütü ve destekçileri hep bunu dile getirmişlerdir. CİA şefleri David Philips ve Henry Barkey, “andımızın okullardan kaldırılmasını”, resmi dairelerden  “ATATÜRK portrelerinin kaldırılmasını”,   “Türkiye Cumhuriyeti” yazılarının ve  “Ne Mutlu Türküm Diyene” ifadesinin silinmesini projelendirmişlerdi... Bunu hiç unutmayalım...

Onlar istemeye gelince herşeyi ister de, biz onlara hakettikleri cevabı vermeliydik...

1800’lü yıllarda da biz Osmanlımıyız, müslümanmıyız diye tartışırken, Balkan Halkları hemen Yunan, Bulgar, Sırp olmuşlar, birlik içinde gelişip güçlenmişler ve Balkanları ırk-etnik temelde bölüp parçalamak suretiyle, 500 yıllık vatanımızdan evimizden barkımızdan, köyümüzden, kasabamızdan, yurdumuzdan katliam ve sürgünle söküp atmışlardır. Cumhuriyeti kuran irade, Osmanlının çöküş döneminde yaşanan bu trajediden ibret aldıkları için, tarih boyunca horlanmış ve kimliğini kaybetmiş Türk halkını özgür birer yurttaş/vatandaş yapıp kimlik ve kişilikllerini kazandırmaya çalışmışlardır.

Bu tartışmalara bir örnek te Emre Erciş isimli bir kişinin yazısında Güney Amerikadan verilmiştir. “Güney Amerika deyince Aklımıza ilk olarak Mayalar, İnkalar gibi yerli halk ile Afrika kökenliler, İspanyollar ve Portekizliler gelir. Ama bugün Güney Amerika halkının neredeyse tamamı, “Melez” olduklarının farkında olmalarına rağmen kendilerini ülkelerinin ulusal kimlikleriyle tanımlarlar...”  Eee buna ne diyeceksiniz şimdi?

Andımız, gocunacak, sakınacak, utanacak, sıkılacak değil,  bizi biz yapan, gençlerimize milli ve manevi esaslara göre bir yön vererek yüksek seviyeli bir kimlik kazanmalarına destek olan çok anlamlı ve doğru bir idealin ifadesidir.

Allaha şükürler olsun ki, Türküz, doğruyuz, çalışkanız... Küçüklerimizi seviyor, büyüklerimizi sayıyoruz, yurdumuzu, milletimizi  özümüzden çok seviyoruz. Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğimize ant içiyoruz.  Varlığımız Türk varlığına armağan olsun. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...