Yıllar önce uzun süre ses getiren ‘Truva’ filminin devamı gibiydi. Brat Pitt’in asi bir o kadar da güçlü karakteri, kaslı vücudu, aşkı ve o dönemin savaş teknikleri, hain pusular…

Bu hafta T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları’nın sahneye koyduğu ‘Elektra’ oyunundaydım.

Sophokles’in yazımı, Zeynep Avcı’nın çevirisiyle…

Tek perdelik oyunun konusuna kısaca değinirsek, Troya Savaşı’ndan zaferle dönen Yunan Komutanı Agamemnon’un karısı Klytaimnestra, tarihte benzer hem cinslerine uyanlardan. Kocası savaştan döner dönmez aşığı Aigistos ile bir olup öldürülüyor ve sarayda aşığıyla keyif içindeler. Kızları babasının intikam arzusuyla yanıp tutuşmakta ve kentte esaret altında yaşamakta. Tek amacı sürgüne gönderilen erkek kardeşi Orestes ile birlikte anneleri ve aşığını öldürmek.

Elektra babasının katilleriyle uzun süre yaşamak zorunda kalıp, intikam hedefiyle çok perişan. 

Güzel bir anlatım içinde;

‘İntikam Tanrıçaları! Kutsal evlilik yatağının nasıl kirlendiğini gördünüz. Gelin yardım edin. Babamın öcünü almak için kardeşimi gönderin. Bu acıyı tek başıma yaşayacak halim kalmadı.’

Özlem Öçalmaz, başarılı performansıyla Elektra rolünün hakkını verdi.  Cevahir Sahnesi’nin yetersiz boyutları içinde yapılabilecek en iyi performansı sergilediler. Tüm oyuncular ve ekip tiyatro sanatının ayakta kalması adına çok emek içindeler. Kendilerini yürekten kutluyorum.

Canım AKM nin gıdım gıdım yıkıldığı şu günlerde böylesi küçük sahnelere sığdırılma gayretleri bizi mutlu kılıyor.

Bir laf vardır ‘Tecavüz kaçınılmazsa…’ diye. İşte o mantıkla yeni Kültür ve Sanat Merkezi’mizi sabırsızlıkla bekliyoruz.

Bu dev oyunlar böyle küçük sahnelerde olmuyor ey yetkililer, bir an önce yapın da kocamaaan sahnelerde asansörlerle çalışan, sahne sanatçılarımızın oluşturduğu o muhteşem tasarımlarımızla gerçekten bu klasik eserleri, rahat aralıklıklı ve  derin oturmalı koltuklarda, hissederek, atmosferi içimize çekerek yaşayalım.

(Ne bu böyle ayol? Okul müsameresi gibi minnak bir yer.) 

Görsel Sanatlar’ın her dalı gibi Tiyatro da çok emek ister çok.

Sanatçı performansını sergileyeceği alanı, seyirci bu performansı keyifle izleyeceği yer ister. İşte bu sebepledir ki tarihte sanata, sanatçıya çok önem verilirdi ve dev tiyatro alanları sağlanırdı. Aspendos gibi. Sagalassos’un tiyatrosuna gidip bir bakın allahaşkına. Bunlar binlerce yıl önce yapılmış. Konumları bile akılalmaz manzaralara bakıyor. Kocaman taşlar ve düzenleriyle seyirci ve sanatçıya o kadar rahat imkanlar sağlıyor. Yurt dışında da yurdumuzda da çok özenle yapılmış opera ve tiyatro mekanları var. 

Mekan& İnsan İlişkisi toplumu çok önemli şekillere yönlendirir.

Sanat kültür hazinesidir arkadaşlar.

Böyle işte! He He…  Hocalığım coştu. 

Eser super, performans gayretli lakin mekan ı_ıhhhh.

Olmuyor.

Tüm günün yorgunluğundan sonra içi geçen yanımda ki teyzeyi dürtmekten yoruldum. Sahnede bir trajedi sinsilesi yaşanmakta, duygu tam gaz,  sanatçılar görecek diye ödüm patladı, konsantre olamadım. Zaten sahne ile kucak kucağayız. Ayak sesleri repliklere karışıyor.

Yok Yok … Bir an önce bitirin Taksim’dekini…

Tekrar Devlet Tiyarosu’nun gayretini kutluyorum.

Sanattan asla vazgeçmeyin n’olur.

Bu arada tarihteki tanrıların içeriklerini hatırladım iyi oldu. Size de hatırlatayım. Bilgi iyidir.

Hades: Yeraltı dünyası tanrısı

Ares: Harp Tanrısı

Artemis: Vahşi hayvanların, avcılığın, bitkilerin, erdem ve doğumun tanrıçası

Arai: Beddua tanrısı

Apollon: Güneş ve güzel sanatlar tanrısı. (Artemis’in ikizi)

Dike: Adalet tanrıçası

Hermes: Tanrıların habercisi

Helios: Her şeyi gören güneş tanrısı

Kıssadan hisse; İnsanoğlu tüm tarih boyunca hırstan, aşktan, zinadan, zalimlikten, duygusallıktan, intikamdan vazgeçmemiş. 

Kimisi değerlerine sahip çıkarken, kimi yoldan çıkmış!

Tarih tekerrürrr…