İSTANBUL

Maliye Bakanı Naci Ağbal, katıldığı Vergi Konseyi Genel Kurulu öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin TBMM Başkanlığı'na sunulan KDV tasarısını hatırlatarak, "KDV nasıl geri ödenecek? Hangi yıllardan itibaren geri ödenecek? 160 milyar liraya yakın olan, yani 156 milyar liralık KDV hangi hesapta duruyor? Nasıl bir plan çerçevesinde ödenecek? 2018 bütçesinde bir sapma yaratacak mı?" şeklindeki soruları üzerine Ağbal, hafta içerisinde Meclis'e gönderdikleri KDV Kanunu'nun Plan Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerine 6 Mart Salı günü başlayacaklarını bildirdi.

"İnşallah hızlı bir görüşme ile, süratle Genel Kurul'a sevk etmeyi de planlıyoruz" diyen Ağbal, 33 yıldır uygulanan KDV Kanunu'nda çok önemli değişiklikler içeren bir değişikliği görüşeceklerini kaydetti.

Herkesin dikkatini, KDV iadesine ilişkin sistemde yapılan esaslı değişikliklerin çektiğini vurgulayan Ağbal, şöyle devam etti:

"İleriye dönük olmak üzere bundan sonra mükelleflerimiz, sanayicilerimiz, işletmelerimiz belirli bir süre içerisinde indiremedikleri KDV'yi artık devletten talep edebilecekler. Biz de Maliye idaresi olarak, 3 ay içerisinde incelemelerimizi tamamlayarak, ki en geç 3 ay, normalde 5 iş gününe kadar bu iadeleri düşürdük, kendilerine ödeyeceğiz. Dolayısıyla ileriye dönük olmak üzere işletmelerimizin uzun süredir ifade ettikleri devreden KDV sorununu kökünden çözmüş oluyoruz.

Tabii yılların biriktirdiği bir devreden KDV stoku var. Zaman zaman ben de ifade ediyorum. Toplamda beyannamelere bakıldığında 160 milyar liraya varan bir rakam var. Tabii bu rakam, sürekli kendi içinde döndüğü için bu rakamın hepsinin uzun zamandır beklediğini söylemek de mümkün değil. Bunun bir kısmı bir yıl öncesine ait KDV... Burada, madem geleceğe dönük olmak üzere KDV iade sistemini getiriyoruz, o zaman geçmişten kalan, biriken KDV'lerin de vatandaşlara iadesi gerekiyor. Bakanlık olarak burada yasal bir yetki alıyoruz. Bu kanun Meclis'ten geçtikten sonra Maliye Bakanlığı olarak yine sektörlerle istişarelerimizi yapacağız."

"2019 bütçesini yaparken buradan oluşacak yükleri de dikkate alacağız"

Naci Ağbal, biriken KDV'nin iadesinin çok farklı yolları olduğuna işaret ederek, "Mahsuben iade var, nakden iade var, vergi borçlarına mahsuben bir şekilde karşılıklı hesapların kapatılması var. Şu anda üzerinde çalıştığımız, belki bu KDV iadelerinin teminat olarak işletmelerimizce kullanılmasını sağlayacak birtakım araçlar var. Plan Bütçe Komisyonu'nda bununla ilgili düzenlemeleri size getireceğiz. Dolayısıyla bugün likit olmayan, aktif olmayan bu bilanço varlıklarını yapacağımız düzenlemelerle ve uygulamalarla aktif hale getireceğiz. Yerine göre nakit, yerine göre mahsuben iade yapacağız. Yerine göre teminat olarak kullanılmasının önünü açacağız. Ama işletmelerimizi önümüzdeki süreçte kademeli bir şekilde bu yükten kurtaracağız." ifadelerini kullandı.

Kanun tasarısının kendilerine yetki veren maddesinde açıkça ifade ettiklerini, bunu bütçe imkanları dahilinde yapacaklarını belirten Ağbal, bütçe disiplinine ne kadar önem verdiklerini herkesin bildiğini söyledi.

Ağbal, "Dolayısıyla 2019 bütçesini yaparken buradan oluşacak yükleri de, imkanları da dikkate alacağız, bütçemizi buna göre yapacağız. Buradan iadesini yapmayı planladığımız tutara ilişkin açıklamalarımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Ama bizim Orta Vadeli Program'da öngördüğümüz bütçe hedeflerinden herhangi bir şekilde sapma olmasına müsaade etmeyeceğiz." diye konuştu.

"Piyasa heyecanla hurda teşvik düzenlemesini bekliyor"

Naci Ağbal, "Otomotivde hurda teşvikinin çok cezbedici olmadığı söyleniyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir güncelleme gelir mi?" şeklindeki soru üzerine, piyasanın heyecanla hurda teşvik düzenlemesini beklediğini ifade etti.

Ağbal, devamla şunları kaydetti:

"Heyecanlandırmadığı veya beklentilere uygun olmadığını kim söylüyormuş? O sizin söylediğiniz bir şey... Şu anda piyasa oyuncuları, piyasadaki herkes hurda teşvikine ilişkin düzenlemenin bir an önce hayata geçmesini bekliyor. İnşallah haftaya salı günü Genel Kurul'da torba yasanın görüşmelerine başlıyoruz. Yasa çıkar çıkmaz bu konuyla ilgili Bakanlar Kurulu kararını da çıkaracağız."

"Şeker fabrikalarında üretim devam edecek"

Ağbal, fabrikaları üretici birliklerinin, şehirlerdeki yatırımcıların çok almak istediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Almak istiyorlarsa alsınlar. Fabrikalarına sahip çıkıyorlar. Hepimizin, milletin fabrikaları onlar. Alacaklar da bu milletin vatandaşları, yatırımcıları. Şeker fabrikaları üretime devam edecek. Şeker pancarının da, fabrikaların üretiminin de devam edeceği şekilde asgari 5 yıl boyunca üretimi garanti edecek hükümler koyduk. Herhangi bir şekilde üretimi düşürürse, o üretiminden meydana gelecek düşüş otomatikman Türkiye şeker fabrikalarına kota olarak geri dönüyor. 

Hiçbir yatırımcı bu kadar bir sermayeyi bağladıktan sonra, piyasada bu kadar arz ve talebin olduğu bir yerde üretim yapmamayı zaten tercih etmez. Dolayısıyla üretimin devamını sağlayacak teminatlar getirdik."

"Çalışanların hakkı korunacak"

Ağbal, şeker pancarı üreticilerinin haklı olarak, "İlerisinde de mevcut kotalarımız var, mevcut sözleşmelerimiz var. Biz bunlarla devam etmek istiyoruz." dediğini kaydederek, bunun için şartnameye hüküm koyduklarını, şeker pancarı üreticilerinin bugün şeker fabrikalarıyla hangi sözleşmeleri varsa o sözleşmelerin aynen devam edeceğini vurguladı.

Üreticiler açısından şeker pancarı kazanımları bugün neyse aynen koruduklarını ifade eden Ağbal şu şekilde konuştu:

"Bu fabrikaları alın terleriyle çalıştıran işçilerimiz var, orada yöneticilerimiz var, kardeşlerimiz var. O fabrikalardaki kardeşlerimizin, nasıl kan ter içerisinde büyük bir gayretle o fabrikaları ayakta tuttuklarına şahitlik etmiş bir insanım. Eskişehir'de makine fabrikasını gezdim, Allah onlardan razı olsun. Orada bu ülke için ne kadar üretim yaptıklarını gören bir insanım. Şeker fabrikalarında çalışan bütün işçi kardeşlerimizin bugünkü haklarını koruyacağız. Çalışma koşullarını koruyacağız. Kamu da mı kalmak istiyor? O arkadaşlarımıza kamuda, ister fabrikada çalışmaya devam etsin, ister kamuda başka bir yere geçmek istesin biz arkadaşlarımızın oradaki istihdam kazanımlarını ve güvencelerini de şartnameye koyduk. Geçici, sürekli işçilerimiz var. O kardeşlerimiz bugün isterlerse aynı ildeki bir başka kamu kurumunda çalışabilirler. İsterlerse şeker fabrikasında çalışmaya devam edecekler. Ne zaman isterlerse de kamuya geri dönme haklarını veriyoruz onlara. Bunu da sağladık."

"Fabrika arazilerinde rant olmaması için düzenleme yapıldı"

Ağbal, şeker fabrikalarının değerli arazileri olduğunun söylendiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben de görüyorum değerli arazileri olduğunu. Şartnameyi düzenlerken özellikle özelleştirmeye konu olacak arazi büyüklüğünü fabrikanın üretim sahasıyla sınırladık. Fabrikanın üretim sahası dışında olan bütün arsa ve arazileri bu özelleştirme işinin dışında tuttuk. Buradan kimse bir rant elde etmesin diye. Şeker kritik, stratejik bir ürün. Bunun ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ama bu ürünün stratejik olması, bunun serbest piyasa ekonomisi içerisinde yapılamayacağı anlamına gelmiyor. Üretimin sürdürülebilirliği açısından, devlet olarak bugün ilgili bakanlıklarımız var. Piyasadaki rekabet açısında, çiftçilerimizin korunması açısından her türlü tedbirleri aldık, bundan sonra da almaya devam ederiz. Bu özelleştirme uygulamasını yapıyoruz ama şeker fabrikalarının hala geride fabrikaları var."

Ağbal, "Burada şeker pancarı üreticilerimizi koruyan, onların kazanımlarını koruyan, çalışanlarımızın kazanımlarını koruyan, üretimin sürekliliğini sağlayan ve fabrikalarımızın bundan sonraki süreçte de üretimlerini devam ettirmelerini sağlayacak bir özelleştirme modeli geliştirdik. Ben buna 'sosyal özelleştirme' diyorum." dedi.

"Fabrikaların hepsinde ilave yatırımlar yapılacak, ilave istihdam sağlanacak"

Ağbal, bir gazetecinin, "Efendim siz evhamlardan bahsettiniz ama '5 yıl süreyle üretim şartı getirdik' dediniz." şeklindeki cümlesi üzerine, şunları söyledi:

"Arkadaşlar 5 yıl sonrası da bizim. Merak etmeyin o fabrikalar ayakta kalacak. Türkiye'de nüfus artıyor. Şeker pancarı üretiminin daha da büyümesi için gayret edeceğiz. Şeker pancarı üretimine devlet olarak her aşamada destek olmaya devam edeceğiz. Şeker pancarı regüle edilmiş bir pazar. Türkiye'de şeker pancarı üretimiyle tüketimi aşağı yukarı birbirini dengeleyecek şekilde konumlandırılmış. 

Bu fabrikaları alan yatırımcılar ister kooperatifler alsın, ister yerel yatırımcılar alsın hepsi için hazırda bir pazar var. Yani şöyle bir düşünce mi var yani; 'bunlar bu fabrikaları alacaklar sırtlarına yükleyip bir yerlere götürecekler' şeklinde. Niye götürsün ki... Bu fabrikaların hepsinde ilave yatırımlar yapılacak ilave istihdam sağlanacak."

Nişasta bazlı şeker eleştirileri

Ağbal, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin nişasta bazlı şeker konusundaki eleştirilere dair, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye'de gündeme getirilen konularla ilgili yetkili kurullar, ilgili bakanlıklar bu konuları takip etmektedir. Bu konulardaki hassasiyet hepimizin hassasiyetidir. Orada bir sıkıntı yok. O konu ile bu konuyu yan yana getirme gayretleri doğru değil. Her ürünün kendisine göre bir ihtiyacı olduğu bir yer var. Ama söylüyorum; Şeker pancarı üretiminin Türkiye'de ihtiyaçlar çerçevesinde daha da gelişmesi, daha da büyümesi, şeker pancarı üreticimizin bu üretimini daha da artırması için hükümet olarak her aşamada, her süreçte, her dönemde gerekli desteği vermeye devam edeceğiz."

"Bu fabrikalar bizim fabrikalarımız, alan yatırımcılar bizim insanlarımız, bizim yatırımcılarımız." diyen Ağbal, sözlerini şöyle tamamladı:

"Göreceksiniz o fabrikaların üretimini artıracaklar, teknolojisini yenileyecekler. Bulundukları illerde sosyal sorumluluk projeleri yapacaklar. Toplumun birer parçası olmaya devam edecekler. Bunu lütfen görelim. Birtakım evhamlar üzerinden milletin kafasını karıştırmaya kimse kalkmasın zaten millet inanmıyor."