Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, İstanbul Yeni Havalimanı'nda düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Türk ekonomisinin son 16 yıldır her türlü iç ve dış engellemelere rağmen başarılara imza attığını ve artık bu başarıyı daha yukarı taşıma zamanının geldiğini söyledi.

Türkiye'nin enerji altyapısının 2002'den bu yana her yönüyle modernize edildiğini ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için önemli adımların atıldığını aktaran Dönmez, "Bizlere sorun teşkil edebilecek her meseleyi bir an önce çözerek, yükselişe geçmek zorundayız. Patinaj yapacak, duracak zaman yok." ifadelerini kullandı.

Dönmez, Bağımsız enerjinin, güçlü bir ekonominin, diplomasinin ve güvenlik politikalarının da temel taşlarından birisi olduğunu da vurguladı. Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında "Bağımsız Enerji Güçlü Türkiye" sloganıyla yola çıktıklarını belirten Dönmez, enerjinin Türkiye'nin en büyük cari açık kalemlerinden biri ve son dönemdeki yıllık ortalamasının 40-50 milyar dolar seviyesinde olduğunu anımsattı.

Bakan Dönmez, Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olma hedefine sürdürülebilir bir büyümeyle ulaşma imkanı olduğuna ve uygun maliyetli, kaliteli ve farklı kaynaklarla beslenen enerji arzı oluşturmanın önemine dikkati çekti.

"Yerli ve yenilebilir kaynaklar büyüyor"

Yerli kaynakların enerjideki payı arttıkça maliyetler ve jeopolitik konularda olumsuz gelişmelerin yıkıcı etkilerinin azalacağını ifade eden Dönmez, iki yılda yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrikteki payının yüzde 50'nin üzerine çıktığını söyledi.

Dönmez, yenilenebilir enerji kaynaklarında Türkiye'nin, en fazla kurulu güce sahip ülkelerden biri olduğuna işaret ederek, "Hidroelektrik kaynaklarda yüzde 50, rüzgar, jeotermal ve biyo kütlede yüzde 95 artış yaşadık. Güneşte kurulu gücümüz hiç yoktu, bugün 5 bin megavatı aşmış durumdayız. Toplam yenilenebilir enerji kurulu gücümüzün yüzde 70'ini son 10 yılda gerçekleştirdik." diye konuştu.

Yerli kömürde Türkiye'nin rezervlerinin 18 milyar tonun üzerine çıktığını vurgulayan Dönmez, yapılan projeksiyonlara göre kömürden elektrik üretiminin gelecek 35-40 yılda üstünlüğünü koruyacağını ve Avrupa'da şu anda 30 kömür santrali yapımının devam ettiğini anlattı.

Dönmez, Akkuyu Nükleer Güç Santrali'yle Türkiye'nin nükleer enerjide de ilk adımını attığını dile getirerek, bu santral ile sadece enerji olarak değil, sağlık teknolojilerinden uzay ve haberleşme teknolojilerine kadar fayda sağlanacağını kaydetti.

Bu tür büyük yatırımları sadece enerji değer zincirinde görmediklerini, enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi olarak da değerlendirdiklerini bildiren Dönmez, bu teknolojilerin yerlileştirilmesi kapsamında yapılan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalelerini anımsattı.

"Türk Malı logosuyla imza atmak istiyoruz"

Dönmez, güneş enerjisinde entegre panel üretim fabrikasının temelinin atıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Yakında rüzgar enerjisinde de yerli üretim yapan bir fabrikanın temelini atacağız. Sadece Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak değil, bölgemizdeki yüksek potansiyeli de göz önüne alarak, Türkiye'yi üretim üssü haline getirmeyi amaçlıyoruz. Dünyanın her yeri bizim için önemli bir pazar konumunda. Ayrıca, madenlerde de yerli üretim, Ar-Ge ve inovasyon odaklı bir süreç başlattık. Biz bugüne kadar madenlerimizi ham madde olarak ihraç ediyorduk. Teknoloji eksikliğinden dolayı bu ham maddeyi işleyerek katma değeri daha yüksek ürünlere dönüştüremiyorduk. Madenlerde yeni bir döneme başlıyoruz. Madenin işlenmesi için gerekli tüm teknoloji, altyapı ve yatırımlar artık burada yapılacak. Maden sahalarımızı yarı mamul ve nihai ürün üretebilecek fabrikaların kurulması şartıyla ihale etmeye başlıyoruz. Fabrika kurulumu ve Ar-Ge yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçiyoruz. Bunun ilk adımını Çinlilerle birlikte bu yıl inşallah Bandırma'da faaliyete geçecek bor karbür tesisi kurulmasıyla atacağız. Savunma sanayimiz açısından son derece önemli olan yüksek teknoloji ürün üretimine geçmiş olacağız. Artık ham maddeyi bire satıp dışarıdan 100-200 katına alma dönemini geride bırakıyoruz. Yerli ve milli üretim Ar-Ge'den geçiyor. Ar-Ge özgürlük ve özgünlük, teknolojide kendine has imza demektir. Biz de 'Türk Malı' logosuyla bu imzayı atmak istiyoruz."

Petrol ve gaz arama ve üretiminde kullanılan ekipmanlarda ise belli bir yerlilik oranının yakalandığını kaydeden Dönmez, Karadeniz'de sismik arama gerçekleştiren Oruç Reis gemisinin yüzde 90 yerlilik oranıyla inşa edildiğini söyledi.

Bakan Dönmez, bağımsızlığın en önemli ölçütlerinden birisinin de teknoloji bağımsızlığı olduğunu ve bu alanda sunulan fırsatlar sayesinde yerli üretim ve teknolojiyle yapılan yatırımların artacağını sözlerine ekledi.