İSTANBUL - Konferansta, salgın ve salgın sonrasının etkilerini, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut,  İbn Haldun Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fuat Erdal, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir, İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet F. Aysan, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdal T. Karagöl anlatacak.  


TÜRKİYE EN HAZIRLIKLI ÜLKELER ARASINDA YER ALIYOR


Koronavirüsün öncesi ve sonrasının çok farklı dönemler olacağını, hane halkından uluslararası örgütlere kadar birçok alışkanlığımızı değiştireceğini belirten Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak, "Hane halklarının tüketim ve tasarruf alışkanlıkları değişecek. Bu değişim bir günde olmayacak ama zaman içerisinde gerçekleşecek ama insanlar bu beklenmeyen krizleri öngörerek daha hesaplı kitaplı davranacaklar. Aynı şey firmalar ve hükümetler için de geçerli. Krizler de virüs gibidir. Her kriz nevi şahsına münhasır özel koşulları ortaya koyar. Dolayısıyla bu tip krizlerden kaçınmak mümkün değil. Aldığınız tedbirler daha önceki krizleri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Korona kendine özel şartlar taşıyor. Hane halkları, hükümetler, uluslararası örgütler buna hazırlıklı değildi. Türkiye de şu anki şartlar içinde en hazırlıklı ülkeler arasında yer alıyor. Bunun en önemli nedeni sağlık altyapısı ve sağlığa yönelik yatırımlar" dedi.


Türkiye'nin sağlık hizmetleri açısından altyapısının güçlü olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yumuşak, "Ülkeler sağlık altyapısının kapasitesini aşmayacak şekilde müdahale etmeye çalışıyor. Türkiye'nin kapasitesi yüksek ve zamanında tedbirler alarak tedavi edilebilir düzeyde tutmaya çalışıyor. Yüzde 2'lik ölüm oranları da bunu gösteriyor. Hükümetin okulları tatile sokması ve sokağa çıkma yasağını peyderpey alması bunu gösteriyor" diye konuştu. 


Sokağa çıkma yasağının tüm hane halklarına olumsuz yansıyacağını belirten Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak, şunları söyledi: "Sokağa çıkma yasağının alınması tüm üretim dağıtım ve ticaret faaliyetlerini durdurmak demek bunun da tüm ekonomik birimlere hane halkına firmalara ve hükümetlere olumsuz yansımaları olacak. O açıdan zamanından önce yapmamız bulduğumuz faydaları engelleyebilir. Mevcut karantina kısıtlamaları salgını belli bir düzeyde tutuyor ise tamamen sokağa çıkma yasağına gerek yok. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı da bunu dikkate alarak tercihlerde bulunuyor. Alınan kararlar ile fiili uygulamalar tam örtüşmeyebilir. Şehirler arası ulaşım da takip ediliyordu. Kontrol edilebilir olduğu sürece bence bu yasağa gerek yok ama spesifik olarak İstanbul ya da büyükşehirler için ilave tedbirlere ihtiyaç duyulabilir. Eğer bu sayılar öngörülebilir rakamların üzerine çıkarsa buna da gerek duyulabilir diye düşünüyorum."