Ankara Sanayi Odası 15. Olağan Gündem Toplantısı yapıldı. ASO Toplantı Salonu'nda gerçekleşen toplantıya katılan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, gelişmiş ülkelerde finansla yapı, kamu borç stoku, kredi notlarında düşüş, kamu borçlarının çevrilmesi gibi sorunlarının bulunduğunu ve borç ödemenin tek yolunun büyümek ve üretmek olduğunu söyledi. Kamu borç stokunun düştüğünü ifade eden Aydın, "Şu an küresel bir kriz görünmüyor. Bu krizin adı borç krizidir. Türkiye'nin kamu borç stoku düşük.


Finansal sektör çok iyi çalışıyor. Özel sektörün borcu da düşük. Proaktif ekonomik politikalar iyi. Şu an itibariyle Türkiye'de bulunan bankaların 1 trilyon kredi oluşturma kapasitesi bulunmaktadır. Biz bu kredileri reel sektöre veriyoruz. Özel sektöre veriyoruz. Özel sektörü bankalar olarak her zaman destekleyeceğiz. Türk bankacılık sektörünün gidebileceği yönü açık. Onun için yabancı bankalar Türkiye'ye girmek istiyor. Bir çok ülkede yaşanan sorunların kaynağı bankacılık sektörü iken, Türkiye'de bankacılık güçlü durumdadır.
Bankalar olarak bilançomuzun yüzde 57'sini kredi olarak kullandırıyoruz. Topladığımız mevduatın tamamı kredilendirilmiştir. Bu kredilerin yüzde 68'i kurumsal. Artık kredi erişimi kolaylaştı. Verilen kredilerin takibe gitme orana yüzde 77'dir. Bunların yüzde 6-6.5'i ise kredi kartlarıdır" dedi.
 

Türkiye'deki bankaların öz kaynaklarının 75 milyar dolar olduğunu ve risk yönetiminin çok önemli bir hale geldiğini belirten Aydın, daha az borçlanma ve öz kaynak kullanmanın önemine değinerek, "Bunun için bu ay sonuna doğru BDDK tarafından Risk Standardizasyon Merkezi'nin kurulmasıyla ilgili konu imzalanacak. Böylece, her türlü bilgi seri ve şeffaf hale gelecek. Bu merkez daha işlevsel hale getirilerek girişimcilerin sorunlarına daha iyi ve kısa çözümleri ortaya koyabilecektir. Bu merkezden girişimcilerde faydalanabilecektir" dedi.


Türkiye ekonomisinin 2012 yılı beklentilerine değerlendiren Aydın, Türkiye'nin güçlü yanlarının; siyasi istikrar, kamu kesimi dengesi, TL'ye talep ve kur düzeyi ile büyüme potansiyeli, buna karşılık zayıf yanlarının ise, tasarruf açığı, vade yapısı, uluslar arası kredi notu ve rekabet gücü olduğunu ifade ederek, "Tehdit olarak, enflasyon, yüksek faiz, hızlı yavaşlama, uluslar arası istikrarsızlık ile düzenlemeler görülmektedir. Fırsatlar ise, küresel toparlanma, enflasyonun düşürülmesi,yeni dış pazarlar ve reformlardır" diye konuştu.


Aydın, Türk bankacılık sektörünün beklentilerinin ise; kredilerde büyüme, uzun vade, düşük maliyet, istikrarlı ve yüksek büyüme, kayıtdışılılığın azaltılması, düşük vergi yükü, güçlü rekabet ve düşük işçilik olduğunu kaydetti.
 

Daha sonra sanayici ve işadamlarının sorularını cevaplandıran Aydın, "BDDK'nın kurallarına karşı Türkiye'de bankacılık yapmak büyük cesaret ve başarıdır. Tarım sektörünün desteklemesinin yerine endüstriyel tarımın desteklenmesi önemlidir. Doğrusu budur. Bankalar, kredileri yeni yeni öğrenmeye başladı. Bankalar daha önceleri hep menkul kıymetlerden para kazandığı için o dönem ona göre çalışmalara ağırlık verildi. Şimdi ise bankalar parayı kredilerden kazanmaya başladı. Dolayısıyla kredilendirmede uzmanları ön plana çıktı. Böylece yeni kredilendirme ürünler ortaya çıkmaya başladı. Bunlar artarak devam edecektir. Örnek olarak buna altın gösterilebilir. Bankalar yastık altındaki altınları almak için alttın fonu oluştur. Bu güvence olarak başlamasına rağmen iyi bir yatırım ve getiri sağlayan fon oldu" dedi.


Türkiye için iç tasarruf ve büyümenin çok önemli olduğuna işaret eden Aydın, "Türkiye ekonomisi 2012 yılında çok az bir büyüme gerçekleştirecek. Türkiye ekonomisi asgari olarak yüzde 4 büyüme gösterecek. Bunun için göstergeler çok açık. Bunun yanında 2012 yılının ikinci yarısında faiz konusundaki izlenimim ise faizler aşağı doğru inecek. Büyümek ve üretmek için makro ekonomi, istikrarlı büyüme ve işleyen finansal sektör çok önemlidir" dedi.


Türkiye'ye son zamanlarda bol miktarda para girişinin olduğunu ifade eden ASO Başkanı Nurettin Özdebir ise, buna karşılık, finansa dayalı bir korku ortaya atıldığını, bir karamsarlık tablosu çizildiğini ve bu korkunun cari açık olarak ortaya atıldığını kaydetti.