İZMİR 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, gerekenin ötesinde, ciddi bir sıkılaştırma yaptıklarını, bunun yakın dönemde gelebilecek risklere karşı yeterli olduğunu düşündüklerini belirterek, ilave sıkılaştırma planlarının bulunmadığını söyledi.

Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde Denizli Ticaret Odası ve Denizli Sanayi Odası koordinatörlüğünde Dünya Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen Para Politikaları Konferansı'nda konuşan Başçı, döviz rezervlerinin önemli bir emniyet sübabı işlevi gördüğünü, şu anda 127 milyar dolarlık brüt toplam rezerv bulunduğunu, bunun tamamının kullanabileceğini belirtti.

Döviz kuru hareketlerini yumuşatmak amaçlı kullanımda temmuz ayında bir artış görüldüğünü, ağustos ile düşüşe geçtiğini, rezerv opsiyonlarında da 30 milyar dolar kullanılabilir rezervin bulunduğunu aktaran Başçı, bu opsiyonun otomatik dengeleyici özelliğinin bugüne kadar görevini yerine getirdiğini ifade etti.

Yatırımlarda artışın devam ettiğini ancak bunun dışarıdan gelen tasarrufla gerçekleştiğini bildiren Başçı, "Bireysel Emeklilik Reformu" gibi yapısal önlemlerin yanında genç kuşaklara tasarrufun öneminin anlatılmasının uzun vadede fayda sağlayacağına inandığını kaydetti.

Çalışma çağındaki nüfusun işgücüne katılım oranının yüzde 41'den yüzde 46'ya yükseldiğine, bunun kadınların işgücüne daha fazla katılımının bir sonucu olduğuna işaret eden Erdem Başçı, işsizlik oranlarında Lehman Krizi öncesi dönemlere göre daha iyi durumda olduklarını, hafif yatay ve yukarı doğru bir eğilimin bulunduğunu ancak bunun ne kadar kalıcı olacağını izleyeceklerini kaydetti.

Merkez Bankası Başkanı Başçı, istihdam artış hızında Türkiye'nin 5 yıllık vadede yüzde 4 artış sağladığına dikkati çekti, kriz dönemlerine rağmen bu artışın kendilerini dahi şaşırttığını dile getirdi.

Tahsili gecikmiş alacaklar ve karşılıksız çeklerde olumlu yönde bir seyir izlendiğini aktaran Başçı, kredi faiz oranlarının halen Avro bölgesi borç krizinin yaşandığı dönemin altında olduğunu, firma ve tüketici kredilerindeki faiz artışlarının da aşırı düzeylerde olmadığını belirtti.

"Tüketici kredilerine dikkat"

Hacim olarak tüketici kredilerinin geçmiş yıllar ortalamasının halen üzerinde artmaya devam ettiğini, ticari kredilerde ise geçmiş yıllar ortalamasının hafif altında bir artış hızının bulunduğunu söyleyen Başçı, "En son BDDK'nın aldığı tedbirler buna yönelikti. 'Ticari kredilere teşvik verelim tüketici kredilerini yavaşlatalım'. Bu düzenlemenin faydalı olacağını tahmin ediyoruz. Türkiye önce üretmeli sonra tüketmeli, önce kazanmalı sonra harcamalı. Aşırı borçlanarak hiçbir zaman mutluluk, refah olmaz. O yüzden tüketici kredileri konusunda biraz dikkatli olmakta fayda var. Ama artış hızı şu an gayet kuvvetli" diye konuştu.

Başçı, sanayi üretiminde artış trendinin ılımlı bir şekilde devam ettiğini, Türkiye'nin Avrupa'da Polonya ile yüzde 4'ler seviyesinde artış kaydeden iki ülkeden biri olduğunu söyledi. Kapasite kullanım oranlarının bu seyri desteklediğini, yatırım harcama beklentisinin eskisi kadar kuvvetli olmasa da artı bölgede yer aldığını anlatan Başçı, ihracat ve iç piyasa siparişlerinde artış gözlendiğini ifade etti.

"Büyüme devam ediyor"

Erdem Başçı, büyümenin ılımlı bir şekilde devam ettiğini düşündüklerini, büyümede özel tüketim ve kamunun katkısının biraz fazla olduğunu belirterek, "Buradaki gelişmeleri biraz izlemek gerekecek. Bundan sonra net ihracatın katkısının artmasını bekliyoruz ve bunun doğru olacağını düşünüyoruz" dedi.

Temkinli para politikası duruşu

Konferansın sonunda katılımcıların sorularını da yanıtlayan Başçı, dolar kurundaki 1,92 tahmininin nasıl gerçekleştirileceğinin sorulması üzerine reel efektif döviz kuru endeksindeki aşırı satışların uzun sürmeyeceği, geçici olacağı tahmininden yola çıktıklarını, önümüzdeki dönemde daha temkinli bir para politikası duruşunun bu hedefe katkı vereceğini söyledi.

Ellerinde çeşitli araçların bulunduğunu, neden ve nasıl sorularına bu sayede net cevaplar verebildiklerini ifade eden Başçı, doların 1,80 olabileceği tahmininin açıklanmasını isteyen bir soru üzerine ise şöyle konuştu:

"Bu tahminden ziyade olasılık, bir senaryo. Gelecek sene için böyle bir şey olabilir. Sermaye akımları tekrar kuvvetlenirse o zaman biz bunu tekrar tartışma noktasına geliriz. Reel efektif döviz kurunda aşırı oynaklık istemiyoruz. Değer kaybına karşı bugün nasıl tedbir alıyorsak aşırı değer kazanması noktasına gelirsek o zaman bunları tekrar konuşmaya başlayacağız. Sanayici ve işadamlarımız buna zaten kendileri zorlayacaklar.

Bugün reel efektif döviz kuru 120'de değil de 130'da olsaydı piyasa düzeltmesinde çok daha sert bir değer kaybıyla karşı karşıya kalırdık. O yüzden oynaklığı baştan önlemiş oluyoruz. Aşırı değer kazancını önlerseniz aşırı değer kaybıyla da karşı karşıya kalmıyorsunuz. Serbest dalgalı kur rejimi makul seviyeler içinde devam ediyor" şeklinde konuştu.

"Kısırdgöngüyü kırmak"

Erdem Başçı, piyasaları sözle yönlendirme konusundaki bir soru üzerine ise bunu kısa dönem için kullandıklarını belirterek, "Kısırdöngüyü kırmak, döviz kurlarına tepki veriyor algısını kırmak için kısa vadeli bir yönlendirme yaptık. Türkiye'nin ekonomik gerçekleri neyi gerektiriyorsa, enflasyon dinamiklerinin tekrar aşağı dönmesi ve yüzde 5'e doğru ilerlememiz neyi gerektiriyorsa Para Politikası Kurulu o tedbirler alır" ifadelerini kullandı.

ABD Merkez Bankası'nın (FED) aralık ayında sıkılaştırma politikasına geçip geçmeyeceğiyle ilgili bir soru üzerine Başçı, herkesin FED'den daha berrak ve net açıklamalar beklediğini, bu yönde adımlar atılacağını düşündüğünü belirterek "Ne kadar net ve berrak olurlarsa piyasalarda o kadar oynaklık daha az olur" dedi.

FED'in olası sıkılaştırma kararının Türkiye'yi nasıl etkileyeceği yönündeki soru üzerine ise Erdem Başçı, şunları kaydetti:

"Diğer ülkelerde olduğu kadar bir etki zaten yaşandı. Bundan sonra bunun kademeli olarak azalmasını bekliyoruz. İki faktör var. Birincisi biz politika belirsizliğimizi iyice azalttık. Faizlerde herkes ne yapacağımızı öngörebiliyor. ABD Merkez Bankası da bir miktar öngörülebilirlik getirdiği için iki faktör bir araya gelince sakinleştirici bir etki yaptı."

Başçı, sterilize edilmemiş döviz satışları konusunda ne yapılacağının tam olarak söylenmesi halinde etkisinin kalmayacağını, bu konuda etki yapabilmek için sürpriz yapılması gerektiğini ifade ederek, "Sterilize edilmemiş döviz satışı aracını zaman zaman kullanabiliriz. Gerektiği kadar ve gerektikçe" dedi.

"Türbülansta açık pozisyon kapatmak karlı olmayabilir"

Tahvil piyasasındaki hareketlilikle ilgili bir soru üzerine de Başçı, tahvil piyasasında yeniden fiyatlama sürecinin yaşandığını, yabancıların Türk tahvil piyasasındaki varlıklarında ciddi bir düşüş görüldüğünü ancak bunun önemli bir kısmının fiyat ayarlamasından kaynaklandığını dile getirdi.

Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yani tahvillerin fiyatı düştü, döviz kurlarındaki değer kaybından dolayı orada bir fiyat ayarlaması var. Çıkış da bir miktar var ama öyle aşırı düzeylerde değil. Bizim döviz satışlarından bir kısım bu şekildeki çıkışları karşıladı, bir kısmı da Türkiye'de yerleşik firmaların talebini karşıladı. O talep devam etti. Türkiye'deki firmaların döviz talebi devam etti. Temmuz'da vardı, Ağustos ve Eylül'de de devam etti. DTH artışının bir kısmı bu. Kurumsal bir DTH artışı gözüküyor. Burada firmalarımızın bir kısmı açık pozisyonlarını kapatmak istiyor. Açık pozisyonları kapatmanın doğru zamanı sakin zamanlardır. Orada Merkez Bankası'ndan bir uyarı gelirse bunu dinlemekte fayda var. Döviz kurları üzerinde değerlenme baskısı olduğu zaman firmalara açık pozisyonları kapatmak için iyi bir zaman. Türbülansın çok yüksek olduğu bir dönemde açık pozisyon kapatmak çok karlı olmayabilir. Döviz piyasasına ilişkin geçici verilere göre eylül başından beri döviz girişi oldukça kuvvetli. Ona karşı da oldukça bir firma talebi olduğunu görüyoruz."

Türkiye gibi cari açık veren ülkelerin sermaye giriş çıkışlarına karşı daha hassas olduğunu belirten Başçı, buradaki kırılganlığın yapısal reformlarla giderilebileceğini söyledi. Başçı, 5 yıllık Kalkınma Planı'nda nelerin yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bunlar uygulandıkça cari açık probleminin kademeli biçimde azalacağını kaydetti.

"Kısa vadeli faizlerin kontrolü bizde"

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, piyasaya faiz tepkisini sadece enflasyon görünümüne yönelik bir tehdit hissedilmesi durumunda ancak 24 ay sonraki görünümde ciddi bir etki yapması halinde kullanacaklarına işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"İlave parasal sıkılaştırma yapılabilir. Ama şu anda biz gerekenin ötesinde ciddi bir şekilde sıkılaştırma yaptığımızı düşünüyoruz. Yakın dönemde gelebilecek risklere karşı bu yeterli diye düşünüyoruz. O yüzden çok yakın dönemde böyle bir planımız yok. Ama elimiz kolumuz bağlı değil kesinlikle eğer bir adım atmak gerekirse ilerleyen aylarda Para Politikası Kurulu'nda değerlendiririz. Türkiye'nin iç dinamikleri gerekçesiyle yaparız, ABD verisi gerekçesiyle yapmayız. Çünkü ABD verisi günde üç defa açıklanıyor, orada üyeler günde 3 defa konuşma yapıyor. Her birisinin mutlaka bir miktar etkisi oluyor. Her birine tepki vereceğiz beklentisine girerse piyasa o zaman piyasa bizi yönlendirmiş olur. Halbuki bizim piyasayı yönlendirmemiz gerekir. Kısa vadeli faizlerin kontrolü bizdedir."

Sermaye akımlarının seyrine güvenerek politika yapılamayacağını ifade eden Başçı, ellerindeki araç setini geliştirmeye çalıştıklarını bildirdi. Geliştirdikleri rezerv opsiyonu mekanizmasının kendisinden beklenen görevi yerine getirdiğini, bankaların dış finansmanında hiç sorun yaşanmamasına katkı sağladığını belirten Başçı, "Asimetrik, geniş faiz koridoru da sermaye akımlarına karşı etkili bir araç. Rezervleri kullanma aracını da sayarsak elimizde 3 tane araç var. Bu araçları ne kadar etkili hale getirirsek o kadar sermaye akımı etkilerini aza indirgeriz. Sıfıra indiremeyiz. Çünkü küresel bir dünyada yaşıyoruz. Sermaye hesabı açık olmak durumunda. Sermaye giriş çıkışlarının her zaman etkileri olacak. TL ile borçlanmak dövizle borçlanmaktan her zaman için daha iyidir. Zamanlama konusunda sadece dikkat ediyoruz. Bizim yapmaya çalıştığımız etkileri olabildiğince azaltmak. En önemli tedbir ise yapısal reformlardır" şeklinde konuştu.

Başçı, dünyada düşük büyüme sürecinin bir süre daha devam edeceğini, verimlilik artışlarında da azalma görüldüğünü, bunlar üzerinde çalışılması gerektiğini, bu sorunların para politikalarıyla çözülemeyeceğini de sözlerine ekledi.