TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, arıcılığın aynı zamanda tarım ve ormancılıkla ilgili faaliyetleri tamamlayıcı bir etkiye de sahip olduğunu söyledi. Türkiye’nin arıcılık için çok zengin bitki örtüsüne sahip olduğunu belirten Bayraktar, “Dünya genelinde bilinen 27 bal arısının 6 alt türünün Anadolu’da bulunmasından dolayı ülkemiz çok önemli bir gen merkezidir. Türkiye 9 ay arıcılık üretim faaliyetlerinin yapılabildiği bir ülkedir. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada 1 milyon 721 bin 288 ton bal üretilmiştir. Üretimde ilk sırayı Çin almakta olup dünya üretiminin yüzde 25’ini gerçekleştirmektedir. Bu ülkeyi yüzde 6,4’lük oranla ülkemiz izlemektedir. Türkiye’de 2020 yılında 4,6 milyar lirası bal, 108 milyon lirası ise balmumu olmak üzere toplamda 4,7 milyar liralık üretim değeri oluşmuştur. Aynı yıl gerçekleşen 108,6 milyar liralık toplam tarımsal üretim içinde arı ürünleri yüzde 4,37 pay almıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2020 yılında ülkemizde 81 ilde 82 bin 862 adet arıcılık işletmesi faaliyet göstermektedir. En fazla işletmeye sahip olan Muğla’yı, Sivas ve Ordu illeri takip etmektedir” diye konuştu.

‘BU BİTKİLERİN EKİMİ TEŞVİK EDİLMELİ’

Türkiye’nin dünyanın en önemli bal üreticisi olmasına rağmen ürettiği balın neredeyse tamamına yakınını ülke içinde tükettiğini kaydeden Bayraktar, şunları söyledi:

“Ürettiği balın 2010 yılında binde 2’sini, 2020 yılında ise binde 6’sını ihraç etmiştir. İhraç edilen miktar her geçen gün artıyor olsa da oransal miktarın daha yukarılara çıkarılması gerekmektedir. Dünya çam balı üretiminin yüzde 92’sini karşılayan ülkemizde, yıllık yaklaşık 30 bin ton olan üretim, 2020 yılında kuraklıktan dolayı ciddi zarar görmüştür. 2021 yılındaki üretim miktarıyla ilgili kaygılar devam ederken, kızılçam ormanlarında çıkan yangınlar ve basralı sahaların büyük çoğunluğunun yanması gerek bu yıl, gerekse gelecek yıllarda çam balı üretimini olumsuz etkileyecektir. Yangından zarar gören alanlarda yapılacak yeni orman plantasyonunda arı varlığı gözetilerek planlama yapılmalı, belli aralıklarla bal ormanlarının dikilmesi ve çoğaltılması sağlanmalıdır. 2021 yılında özellikle kuraklığın etkisinin hissedilir derecede olması, ülkemizde çayır-mera ve orman alanlarında yapılan üretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Ballı bitki florası arının bal veriminde artışa neden olmaktadır. Bu konuda çalışma başlatılmalı, bu bitkilerin ekimi teşvik edilmelidir. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği yaptıkları saha çalışmalarında bu sene bal üretiminde çok ciddi düşüşler olacağını, bal üretiminin gerçekleşmesi bir yana, içinde bulunduğumuz 2021 yılında arıların yaşam mücadelesi vermesi ve bu mücadeleden gelecek sezona sağlıklı çıkmasının mümkün görülmediğini söyledi. Dolayısıyla Eylül-Ekim aylarında başlayacak koloni çöküşlerinin kaçınılmaz olacağı da görülmektedir.”

‘DESTEKLER VE KREDİ İMKÂNLARI İYİLEŞTİRİLMELİ’

Arı yetiştiricilerinin bu yıl doğal afet ve yangınlar nedeniyle çok kötü bir dönem geçirdiğini de belirten Bayraktar, “Doğal afete maruz kalan arıcılara şeker desteği verilmeli ve kovan başına verilen destek de yüzde yüz artırılmalıdır. Yetiştiricilere arı otu tohumu, ilaç, arıcılık malzemesi, ekipman ve makine desteği verilmelidir. Doğal afete maruz kalan arıcılara yem desteği sağlanmalıdır. Bal üreticilerine nakliye için mazot desteği verilmelidir. Doğal afetlerden etkilenen üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım ve Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinmeli, borçları uzun vadeli yapılandırılmalıdır. Yeni kredi çekmek isteyen doğal afet ve yangından etkilenmiş üreticilerimize de düşük faizli kredi kullanımı sağlanmalıdır” dedi.