ABDULLAH YİĞİT-ANKARA 

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı ile ilgili yaşanan gelişmeler Türkiye için yeni fırsat kapıları açıyor. Birçok sektör gibi mobilya sektörü de bu yeni pastadan hakkı olan payı almak için hazırlık içerisinde. Konu ile ilgili Loda Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Karaçak görüşlerini paylaştı.

2020 yılında ABD Türkiye’den 10.2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmiş, 2021 ilk altı ayında ise bu rakam 6.7 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Tüm bu olumlu gelişmeler ışığında, Türkiye‘nin ABD ile olan ticaretinde cari açık 5 milyar dolardan 1.3 milyar dolara gerilemiştir.
ABD’nin 2020 yılı toplam ithalatı 2.2. trilyon dolardır. Yine de ABD’nin toplam ithalatının içindeki payımız şu an ancak %0,42 düzeyindedir. Mevcut girişimlerimizin devamı ile kısa sürede %1 paya sahip olabiliriz ancak bu yeterli değil. Hatta söz konusu rakamlara baktığımızda önümüzde kat etmemiz gereken oldukça uzun bir yol olduğu açıktır. ABD, Çin’e yakın Malezya, Hindistan gibi ülkelerle de yakın ilişkiler kurarak tedarik açığı için alternatifler oluşturmaya çalışmaktadır.

Türkiye hızla harekete geçmeli ve bu durumu lehine çevirmelidir

ABD’nin Türkiye’deki yatırımlarının büyüklüğü şu an için 12.9 milyar seviyesinde. 2020 yılında sadece 803 milyon dolarlık yatırım yaptı. Ancak Türkiye’nin üretim gücü ortada. O zaman doğru partnerlerle doğru iş birlikleri kurarak kalıcı ve büyümeye açık iş imkanlarının geliştirilmesi birinci hedef olmalıdır. Yüksek kalite, üretim gücü, hızlı ürün temini ve lojistik avantajlarımızı doğru kullanmalıyız.

Bir diğer önemli konu da Türkiye’nin kendini pazarda nasıl konumlandıracağıdır. Marka yaratan, kaliteli ürün ve hizmet sunan, katma değeri yüksek bir şekilde konumlanmanın önemi açıktır. Türkiye bu yönde girişimlerini ve etkinliğini artırmalıdır. Yüksek katma değerin Türkiye ekonomisi için önemi yadsınamaz.

Meslek liseleri ile yetenekli ara eleman ihtiyaçlarımızı doğru bir planlamayla, sektörel olarak belirlemeli ve nitelikli işgücü teminini arttırmalıyız. Bu hem üretim miktarımızı hem de ürün kalitemizi daha da yükseltebilmemiz için gereklidir.

En önemli hedeflerimizden biri olan Dünya’nın en çok üreten ilk 10 ülkesi içinde hak ettiğimiz yeri aldığımızda problem olarak görünen pek çok sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Stratejik konum avantajımızla da Avrupa, Amerika, Afrika, Ortadoğu her bölgede çok daha etkin rol alabiliriz. 

Pandemi gibi tüm dünyayı derinden etkileyen ve ağır hasarlar bırakan bir afeti üretim gücümüz sayesinde en az zararla atlatabilmiş olmak, pandemi sonrası dönemde dünya ekonomisindeki yerimizi daha da sağlamlaştıracaktır. Ülke olarak kendi gücümüze inanıyor ve güveniyoruz.