Geçtiğimiz günlerde Türkiye, Meral Akşener öncülüğünde ülkemizde kurulan doksan üçüncü siyasi parti İyi Parti’ye “merhaba!” dedi. Çeşitli spekülasyonlar kulaktan kulağa dolaştı ve partinin kullandığı slogan ve logonun, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in seçim döneminde ve başkan seçildikten sonra da kullanmaya devam ettiği logo ve slogan ile olan benzerliği epey dikkat çekti. Onlar bu nasıl buldu bilmiyorum, ama biz hiç de hoş bulmadık. Ki Meral Akşener ve ekibi de haklı, hangi parti kurulur ise kurulsun, zaten değişen pek de bir şey olmayacak ve nitekim ülkenin bu kara yazgısı olduğu gibi devam edecek. Yani ne gerek var yeni bir şeyler üretmeye, değil mi? Madem öyle ise “eh iyi bari!” demiş olmalılar gibime geliyor.

Bu milletin genlerine dahi işleyen bazı tezat kavramlar ile özensizce harmanlanan ve kimseyi karşısına almadan ve var olan temsiliyetlerden kopma sağlayacak güce asla sahip olamayacak bir intiba bıraktılar. Ve hiç şüphesiz Meral Akşener, basın ve siyasilerin agresif tutumları yüzünden epey yıpranmış bir yüz gibi duruyor olsa da, Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu sayesinde bir şansı varmış gibi de duruyor. Fakat Ümit Özdağ’ın da Habertürk TV’de Kübra Par’ın programında sorduğu “Babanız Muzaffer Özdağ, 27 Mayıs darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi’ndeki isimlerden biriydi. Bir darbecinin oğlu olmak nasıl bir duygu? Babanızı darbeci olarak görüyor musunuz?” sorusu ile de kendisini hatırlıyoruz. Ne diyelim; üstümüze iyilik, sağlık!

Bu açıdan bakıldığında İyi Parti’nin skalası epey çetrefilli. Nasıl ki, bir insan ile ilk tanışmadaki etki baki kalır, işte burada da sınıfta kalan bir takım şeyler var. Parti Kayı Boyu’nun bayrağının esinlenilmesi de ayrıca bir facia. Meral Akşener ve ekibi daha araba olmadan, lastiği almış gibi durmuyor mu dersiniz? Daha yola bile çıkmadan epey kişi de soru işareti bıraktılar. Birçok zümre ve güruh daha şimdiden İyi Parti’ye oy verecek gibi durmuyor. Birleştirici ve bütünleyici bir havada değiller. Zira burada da tek rakipleri Adalet ve Kalkınma Partisi değil, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi de oy kaptırmak istemiyor!

Bana garip gelen bir diğer şey ise televizyonlardaki tartışma programlarında İyi Parti’yi konuşan ilgili ve ilgisiz bir sürü insan var, ama neden İyi Parti’den kimse yok? Tabii, istemez miydik bu yeni parti bizi heyecanlandırsın, yüreğimiz ağzımıza gelsin, ama yine de yalan yok. Bir noktada gayet heyecanlanıyorum. Çünkü şahsen Meral Akşener’i televizyon karşısında gördüğümde dahi bir toparlanasım geliyor. Belki farkında olmadan esas duruşa vesaire de geçiyorumdur, ama mama, biraz üslubunu yumuşatsan fena da olmaz! Tamam, alt tarafı oy istiyorsun, ama yüreğim ağzıma geliyor. Özür diliyorum, ama durum böyle. Ve söylemem gereken bir şey daha var! Beni tek mutlu eden nokta ise şu; Türkiye’de artık bir siyasi parti var ve kurucusu bir kadın! Eli maşalı gibi görünse de, gayet nahif ve güzel bir mama görünümü olduğunu reddedemeyiz, ama umarım ki bu siyasi girişimi ile Türkiye’ye ve bu cumhuriyete kendisini iyi anlatabilir ve partinin önündeki engeli kendisinin ve yapacaklarının geniş kitlelere doğru biçimde anlatma konusundan geçtiğinin farkına varır. Aksi halde hiç de iyi şeyler olmaz.

Nitekim, bir partinin faaliyete geçmesi için tüm illerde örgütlenmesi gerekiyor. Böylesi bir durumda ise yapılmış ve yapılacak tüm harcamalar çöpe gidecek. Kimse böylesi bir şeyi düşündü mü ya da düşünmek akıllarına geldi mi? Zira bir başarısızlık durumunda İyi Parti’de tarihe mi gömülecek, yoksa var olmaya mı devam edecek? Bu yüzden de bir proje gibi duruyor olmaları dolayısı ile de pek güven vermiyorlar. Sahi, bu partiyi kim finanse ediyor? Eğer öyle ise finansör veya garantör olduğu kesin! Peki, o finansör/garantör kim? Neden kimse açıklama gereği duymuyor? Kısacası; “yaptım işte oldu!” demek ile olmuyor.  Çünkü bahsi geçen logo ve slogan çalıntı ise, bu nasıl başlangıçtır? Madem yolun başındasınız, tamam, ama neden popülist bir görüntü çiziyorsunuz? Kayı Boyu çözümlemesi ile de yapılan bu ayrıştırmalar neyi ve kimi temsil ediyor? Ve neden var olan ayrımcılığı körüklüyor, birdenbire çorap söküğü gibi fırlayıveriyorsunuz? Anlamıyor isem anlatınız; siyasi partiler bütünleyicidir, ayrıştırmaz. Madem aytıştırmak istiyorsunuz, o halde gidip bir kireç sökücü ürün üretimi yapan bir fabrika kursaydınız! Nihayetinde ayrıştırmalarınız ile bu kadar paraya, emeğe, iş gücüne mal olmaz ve biz insanları yormazdınız.