İşin en garip, en tuhaf tarafı durmadan namustan, iffetten söz edenlerin toplumunda, son yıllarda fuhuş yüzde 790, uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678, çocukların cinsel istismarı yüzde 434, adam öldürme yüzde 261, boşanma oranları yüzde 37 arttı.  Bilim geriledi. Bizzat,  Milli Eğitim Bakanlığı’nın ABİDE araştırmasına göre Türkiye’de öğrencilerin yüzde 66’sı okuduğunu anlamıyor, 4 işlem yapamıyor. Araştırma, öğrencilerin başarısızlığının ilkokuldan başlayarak giderek arttığını ortaya koyuyor.
Demosten (MÖ 322) eski Atina Kent Devletinde yaşamış ünlü bir Siyasetçi ve büyük bir Hatiptir.
Bir gün büyük bir Kalabalığa Ülkeyi İlgilendiren Önemli bir Mesele hakkında hitap etmeye çalışıyor, Ancak Halkın da Hiç İlgilenmediği Görülüyordu. Demosten bunu görünce konuyu değiştirerek şöyle söyledi;
”Bir Adam, evindeki eşyasını bir diğer Köye götürmesi için Eşek Kiraladı. Eşeğin Sahibi de birlikte gideceğini söyledi, Eşeğin İşi Bitince Hayvanı geri getirecekti. Öğle üzeri Yemek İçin Mola verildi. Güneş çok kızdırıyordu ve Eşeği Kiralayan, Hayvanın Gölgesine Uzanarak dinlenmek istiyordu.
Eşeğin Sahibi ise;
”Sen Sadece Eşeği Kiraladın, Gölgesini Değil. Eşeğin Gölgesinde Ben Dinleneceğim” diyerek Eşeği Kiralayanı, Eşeğin Gölgesinden Kaldırmak İstedi. 

Eşeği Kiralayan;
”Ben Eşeği her şeyiyle kiraladım. O nedenle Gölgesinde Dinlenmek de benim hakkımdır” diyerek karşı çıktı…

Demosten konuşmasının bu noktasında durdu ve Kürsüden Ayrılmak İçin Davrandı. Ancak Dinleyiciler, hep bir ağızdan; Kürsüden Ayrılmamasını ve Eşeğin Gölgesinde Kimin Dinlendiğini Söylemesini istediler..

Çağın Büyük Hatibi ve Halk Adamı Demosten o zaman bağırarak dedi ki;
”Siz ne Aptal insanlarsınız..! Sizi çok yakından ilgilendiren Hayati Bir Mesele Üzerindeki Konuşmayı dinlemek istemiyor, ama Eşeğin Gölgesiyle ilgileniyorsunuz.!”

Eğitim sistemimiz tahrip edilip temellerinden bozulduğu için artık gençlerimiz ilmi çalışmalar yerine eşeğin gölgesi misali işlerle ilgileniyorlar.İşin doğrusu bir yerde haklılar iş yok aş yok üretim yok bunca yıl okumuşlar işsizler ordusuna katılmaktan bas.şka ellerinden de birşey gelmiyor.

Osmanlı'nın geri kalmasının, temel nedeni eğitimde ve bilimde geri kalmasıdır. Osmanlı'da, ilk öğretim yerine hayırsever kişiler ve dini cemaatler tarafından mahalle mektebi ve sübyan mektepleri vardı. Bunlar şeyhülislama bağlıydı. Bu okulların amacı kuran öğretmekti. Bunun için de eğitim dili Arapça idi. Tanzimat'a gelinceye kadar, kızlar Sübyan okulundan sonra eğitim görmezlerdi.

Eğitimin ikinci kademesi medreselerdi. Yalnızca Müslüman erkeklere eğitim vermekteydiler Medreseler padişah, yakınları, sadrazamlar ve vezirler ile devlet adamları tarafından kurulurdu. Fatih döneminde kurumlaşan Enderun, ''Sadece Hristiyan tebaanın yetenekli çocuklarına açıktı; amacı padişaha kulluk derecesinde sadık, güvenilir devlet adamı, asker ve genel olarak saray hizmetlerini yürütecek görevlileri yetiştirmekti." Osmanlı padişahları yakın çalışma erkanını Türk ve İslam olmayanlardan devşirme ve çocuklarından seçiyordu. 

Osmanlıda Tıp eğitimi, darüşşifa ve darül-tıp denilen hastanelerde yapılırdı. Yeniçeriliğin feshinden sonra, Türk olmayanlar padişahların yanındaydı, Anadolu insanı ise Osmanlıya ait topraklardaki en uzak noktalarda savaşlara katılmaktaydı. Osmanlı da Babıali mektebi de, Babıali'de çalışan memurları, babı defterdarı olarak maliyeciler yetişirdi Osmanlı medreselerinde okutulan derslerin tamamına yakını fıkıh, hadis, kelam, tefsir dersleriydi. Matematik ve fen bilimleri  müstakil dersler olarak müfredatlarda yer almamıştır. Osmanlı Türkiye'nin geçmişidir. Her millet geçmişini iyi bilmek, önem vermek ve öğrenmek  zorundadır. Ancak unutulmamalıdır ki Türk Milletinin bugünü Atatürk ve demokratik Türkiye Cumhuriyetidir. 

ATATÜRK ve arkadaşları 1700 yıllarından başlayarak kendilerine 1923 e kadar süren Osmanlının modernleşme öykülerini çok iyi biliyorlardı. Bu Modernleşme hareketlerinin hiçbirinde başarılı olunamamıştı; İçinde yer aldıkları İkinci Meşrutiyet'te deneyim ve tecrübe kazanmışlardı. Çağdaşlaşmanın önündeki geri kalma nedenlerini En iyi bilen Mustafa Kemal Paşaya göre:. 

En büyük engel Osmanlı devletinin Saltanat yapısı ve Hilafet idi. Ama III.Selim, "Gavur Padişah" II.Mahmut örnekleri de somut örnekler olarak önlerinde duruyordu. Geri kalmanın gerçek ve sarsılmaz nedeni "örf adet ve gelenekler" ile yönetilmekti. Padişahların iyileştirme girişimlerine bile "örf adet ve gelenekler"  karşı çıkmaktaydı. Dinsel baskılar yani şeriat, şeyhülislamlık, medreseler ve medreselerin ürettiği cahil ve mürteci ulema sınıfının yarattığı fitne ve fesat iklimi ülkenin ileri gitmesinin önündeki en büyük engeldi... “yaz, boz tahtası” yapılan, sözde milli eğitimin, günümüzde ne hale geldiği de meydanda. Yavrularımızın yarınlarına olan umutlarını söndürüyor. Devletimizin varlığının temeli iyi bir eğitime bağlı olacağı, toplum tarafından anlaşılmış değil. Dünyada benzeri olmayan, “ben yaptım oldu, bitti”  gibi dayatmalarla geleceğimiz ipotek altına alınıyor. Kimseden ses çıkmıyor. 

Sayın Cumhurbaşkanımız ülke yönetiminde oldukları süre içerisinde “Eğitim ve kültür konusunda başarılı olamadık” öz eleştirisi sözleri ile de eğitim konusunda çağ atlamamız ve ileri ülkelerin de önüne geçmemiz gereğini vurguluyordu. Tıpkı bugünlerde yapılmaya çalışılan Adalet reformu gibi ülkemizin köklü bir eğitim reformuna kesinlikle ihtiyacı vardır 

Umarız ki en kısa zamanda Eğitim çalıştayı ve şürası toplanarak hayırlı güzel çalışmalar yapıp ÜLKE YARARI gözetilip bozulan eğitimimiz yeniden rayına oturtulur ve gençlerimiz yaptıkları ilim tahsilinin ekmeğini  yemeye, evlerine bol, bereketli helal kazançlar götürmeye başlarlar