Sözde profesör ünvanlı, özde (aklımdan geçeni burada yazarsam topluma karşı ayıp olur) sapkın düşünceli birisi katıldığı TV programında, “Üniversiteler fuhuş evleridir” diyerek büyük bir terbiyesizlik  yapmış. Öncelikle bu herifi ve o’nun temsil ettiği zihniyeti şiddetle kınıyorum...

Öte yandan da sormadan edemiyorum; “bu çarpık düşünceli şahıs, nasıl profesörlüğe kadar yükseliyor ve nasıl bir üniversitede ders verebiliyor ve nasıl bu kadar değer bulabiliyor? Bunların da cevaplanması gerekmezmi? Çünkü Fetöcüler gibi değil, bugüne kadar kendini saklamamış ve düşüncelerini açıkça ifade etmiş. Birileri de buna çanak tutmuş ve önünü açmış. Adeta teşvik görmüş veya desteklenmiş... Bunları canlı yayınında konuşunca, toplumun tepkisi nedeniyle idare el koymak zorunda kalınıyor. Sorun burada... Esas olarak, bu çarpık zihniyetin zemin bulmasını önlemek ve beyni örümcekli bu ve benzerlerinin yeşermesine fırsat vermemek lazım.

Gelelim aynanın arkasına , eğer üniversiteler öyleyse, sen de yıllardır o camiada görevli olduğuna göre “pezevenklik mi yapıyordun?” diye sorarlarsa ne diyeceksin???

Ağzından çıkan sözlerin Türkiye’de 8 milyon üniversite öğrencisi ve onların ailelerini ne kadar rencide ettiğini hiç düşündünmü, a be profesör unvanlı dangalak...

Türkiye’de eğitim dip yapmış, üniversitelerimizin bir kaçı hariç eğitim düzeyi dünya ortalamalarına yaklaşamıyor bile. Akademisyenlerimizin bazıları rektör olduğu halde, uluslararası literatürde kabul gören bilimsel eseri  yok... Sen bunları konuşsana...

Tabi bu bir zihniyet meselesi...

Bu şahıs gibi düşünen ve belli makam ve mevkileri işgal eden başkaları da var. Eğitimi imam hatipleştirme hamleleri, Milli Eğitim'in kitaplarında başı açık insanların aşağılanması, eğitim müfredatından laikliğin- Atatürk'ün-Cumhuriyetin, hatta Kurtuluş Savaşı'nın sansürlenmesi yetmezmiş gibi, bir de sosyal faaliyet adı altında tarikat ve cemaatlerin okullara sızdırılması cumhuriyetin temel niteliklerine yönelik saldırıların basamakları haline getirildi...Türkiye Cumhuriyeti'nin okullarında artık Diyanet'ten tayin edilmiş binlerce imam ya da vaiz, "öğretmen" sıfatıyla çalıştırılıyor... "Andımız"ın bile yasaklandığı okullarda, Atatürk'ün üzerine çizmek için her şeyi yapılıyor ... (1)

Böyle bir ortamda buna benzer bir çarpık zihniyetin yeşermesine şaşırmamak lazım...

Kitap okuma oranının %1, gazete okumanın %0.3, sanat etkinliklerine katılma oranının %1, müze dolaşma oranının %0.1, haber izleme oranının %32  olduğu;  internet ortamında pornografiye ilgi %80, dini haberlere ilgi %78, kültür sanat haberlerine ilgi %0.01 olan bir coğrafyada yaşıyoruz...

Halkı aydınlatmanın en doğru yolu olan köy okullarını kapattık, insanları boşlukta bıraktık. O okullarda milli bayramlar kutlanıyor, istiklal marşımız ve andımız okunuyordu. Şehirlere büyük göç nedeniyle çözülemeyen sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarla boğuşan insanlar, hayat mücadelesi içinde bu konuları yeterince zaman ayıramadı...İnsanlarımız, sapkın zihniyetlerinin istismarına açık hale geldi.

Nikola Tesla’nın “o kadar cahilsiniz ki, dininiz var diye ahlaka ihyiyacınızın kalmadığını sanıyorsunuz” sözü haklılık kazandı. Yine bir hocamızın “çocuklarımıza ibadetleri öğretmeden önce, ahlaklı olmayı öğretelim. Yoksa çocuklarımız, NAMAZ KILAN BİR HIRSIZ, ORUÇ TUTAN BİR SAPIK, HACCA GİDEN BİR YALANCI, KURBAN KESEN BİR TEFECİ, ŞEHADET GETİREN BİR TERÖRİST OLABİLİR” sözlerini unutmamak gerekir.

Güzel ülkemizin sapkın ve sapık fikirlerden uzakta, pozitif bilim ve aklın önderliğinde, huzur ve refahı için ATATÜRK’ün yolundan ayrılmaması için dua ediyorum... 

 

K  A  Y  N  A  K  ........................:

(1)    Mehmet FARAÇ........ 11.12.2020/Yeniçağ Gazetesi