Kırklareli’nin değerli öğretmenlerinden ve usta bağlama sanatçısı,  ses sanatçısı kısa bir sürede benim bağlama hocam olan Ali Balı ile röportaj gerçekleştirdik...

Ali Balı

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Kırklareli ili Kofçaz ilçesi Terzidere köyü doğumluyum. İlk okulu köyde okudum. Yatılı okul sınavlarına girerek Kepirtepe öğretmen lisesini kazandım. Orta okulu ve liseyi orada okudum. Okulun sınıf öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Kars’ta göreve başladım. Ben Kars’ta görev yaparken müzik, resim, beden eğitimi gibi dallarda bakanlık sınav açtı. Branşlaşmada ben müzik öğretmenliğini seçtim.  Ön elemelere girdik. İki yaz boyunca ders alarak müzik öğretmenliği branşını aldım ama daha çok sınıf öğretmeni olarak görev yaptım. 28 yıllık meslek hayatımın 22 yılını sınıf öğretmeni olarak sürdürdüm. Son 6 yıl özel eğitime ihtiyaç duyan öğrenciler için özel eğitim okulunda yani zihinsel engelliler okulunda görev yaparak meslek hayatımı tamamladım. 2016 yılında emekli oldum.

Emekli olduktan sonra müzik devam etti mi?

Emekli olduktan sonra Halk Eğitim merkezinde müzik çalışmalarım oldu. Farklı birçok dernekte, müziğim devam etti. Bu derneklerden biri KIRKSEDER (Kırklareli Kültür Sanat ve Edebiyatçılar Derneği),

Müzik devam ediyor ama, siz müziğe okul yıllarında mı başladınız, daha öncesi var mıydı?

Evet baktığınızda öğretmenim ama müzik benim hayatımda küçük yaşlardan itibaren var. Şu söylemler vardır ya; Mesela Orhan Gencebay 6 yaşında başlamıştır, 7 yaşında keman çalmaya başlamıştır. Bunlar doğrudur, genetik yetenekler vardır, resim konusunda olsun, müzik konusunda olsun, bale konusunda olsun, heykeltraş vs. Benim de ilgim  ve yeteneğim müzik alanındaydı.  Yeteneğimin farkında olmama rağmen, o günün şartlarında Konservatuara gidemedim. Köylerde 5-6 yaşlarında hıdrellez etkinlikleri olurdu. 1975 yıllarıydı gençler kendi yaptıkları enstrümanlarla çalıp söylüyordu. Şu an ki bendir, o zaman daire denirdi. Maniler söylenirdi, o yaşlarda hafızama yer etmişti. Mesela aklımda kalan maniler:

Kır beygiri nallatalım

Pin talikaya anlatalım

Otuz iki kasnak yükletelim

Kırın belini kütletelim

Kıl çuvalından çulları

Mercimek, yulaf ister canları

Kör olasının malları

Çıktı ya gitti cancazı

Götürdüm ahıra apışmış

Derisi sırtına yapışmış

Anladım aygırla kapışmış

Kır beygirin canı çıkmış

Eğitimci olarak o günün eğitim sisteminden bahseder misiniz?

Benim okuduğum okul köy enstitüsünün sonradan öğretmen okuluna dönüştüğü okul. Bu okullar çok donanımlı okullardı. Cumhuriyet kurulduktan sonra eğitim ilk sıradaydı. Eğitim insan hayatının her döneminde önemli, çocukluktan almak gerekir eğitimi. Eğitimin ileriki yaşlarda var olabilmesi, kaliteli bir duruş sergileyebilmek, sağlıklı bir insan olarak hayatını sürdürebilmesi için kesinlikle çok boyutlu bir eğitim alması şart . Eğitim hem bir insanı hem bir ülkenin her açıdan sağlığı için çocuklarına ve çevresine yararlı olabilmesi için gerekli.

Eğitimci biri olarak sizden eğitimi dinledik, müziğin insan hayatındaki öneminden bahsedelim biraz.

Eğitimin içinde parantez açmak gerek. Eğitim süresince müziğin katkısı son derece önemli. Müzik nahoş sesleri ve hisleri örter. Müzik ruhun gıdasıdır denir ya; müzik nefes alışverişimizi etkiler, kalp atışlarımızı etkiler. Rock müzik dinlerken kalp atışları farklıdır, sanat müziği dinlerken farklıdır. Enstrüman sesleri, müzik sesleri insan sağlığı için kan basıncını etkiler, beden ısısını etkiler, insanın endorfin düzeyini yükseltir. Huzur seviyesini arttırır, mutluluk seviyesini serotonin melatonin hormonlarını dengeler. Müziğin yaşamımızın kendi ruh sağlığımız üzerinde kesinlikle 1 derece etkisi vardır. Uzmanlar meditasyon sistemiyle insanların kalp ritimlerini yavaşlatmak uyku düzenini ayarlamak gibi durumlarda meditatif meditasyonlarla baktığımızda hep arkada fon müziği vardır. Bazen neyi kullanırlar, bazen başka bir enstrüman kullanırlar. Yani insanlık tarihine baktığımızda her tür müzik ve enstrümanlar kullanmışlardır. Müzik açısından kendimi geliştirme sürecim lise yıllarımda başladı. Mandolin çalmak zorunluydu. 3-4 ay içinde öğrendim. Müzik öğretmenim Salim Çelik oldu. Ali sana saz alalım, alabilir misin dedi. O zamanki koşullar şimdiki gibi değildi. Ailem yine de tedarik etti. İlk bağlamam 1978 yılında oldu. O zamana kadar hep dinlerdim. Biri bağlama çaldığında dinlerken kendimden geçerdim. Biri saatlerce çalsın, yemeyi içmeyi unutur dinlerdim. Lise öğretmenim bağlamayla ilgili ön bilgiler verdi, ondan sonra bağlama çalmaya başladım.

Kültür Bakanlığı sanatçısısınız, nasıl gelişti?

2021 yılında Kültür Bakanlığı sınav açtı. Kırklareli Kültür Müdürlüğü de benim müzikle ilgilendiğimi bildikleri için söylediler. 2021 yılında, önce CD kayıtları gönderdim, Kırklareli yöre türkülerinden kayıtlar vardı. Sonra  bağlamamı alıp Ankara’ya gittim, müracaat ettim. Kültür bakanlığı sanatçılarının ve akademisyenlerin olduğu jüri önünde sınava tabi tutuldum . Sınav sonucunda ses ve bağlama üzerinde mahalli sanatçılık sınavını kazandım. Bektaşi kültüründe ilgili semah gösterilerinde semah dönmelerinde zaman zaman zakilik yapıyorum. Buralarda türkü programları yapıyorum. Yöre türküleri ve Bektaşilik üzerine deyişler söylüyorum.

Yeni çalışmalarınız, yeni projeleriniz var mı?

Elimden geldiğince bireysel kurs olarak, talep olduğu zaman Halk Eğitim Merkezindeki kurslarla müziği aktarmaya çalışıyorum. TRT müzikte Emre Dayıoğlu’nun Heybemdeki Türküler programıyla izleyiciyle buluştuk. Bir de Kanal 7’de yöremizden olan türkülerle program yaptık. Edirne TV, Cev TV’de bazı programlar yaptık. Çünkü kültür ve sanat insanı insan yapan en önemli özelliklerdendir.

Çocuklar için anne ve babalara neler söylemek istersiniz. Müziğe kaç yaşında, hangi enstrümanla başlayabilirler?

Müzik çocuk için anne karnında başlar. Çocuk anne karnında annenin dinlediği müziği hisseder. Çocukları kesinlikle müziğe yöneltmek gerekiyor. Piyano yumuşak tuşlu bir enstrümandır. Çocukların parmak kasları çok küçük yaşta gelişmediği için 6-7 yaşlarında piyanoyla başlayabilirler. Ben bağlama kursu veriyorum. Bağlama piyanoya nazaran kas gelişimi gerektiren bir enstrüman olduğu için 8 yaşından sonra başlayabilirler. Hangi enstrüman olursa olsun çocukları mutlaka aileleri sanata yönlendirmeliler. Sanat insanın insanı özelliklerini ortaya çıkaran insanı vasıflandıran en önemli değerdir. Eğitimde de çok büyük rolü vardır. Yani derinden arkadan bir fon müziği açtıkları zaman kitap okumaları ve ders yapmaları daha verimli sonuçlar verir. Bir örnek verecek olursam; özel eğitimde çalışırken 7 engelli öğrencimiz vardı. Beşi algılayabilecek seviyedeydi. Derslere iki öğretmen giriyorduk. Öğretmen arkadaşım ayları öğretiyordu. Tabi zihinsel melekeleri gelişmediği için çok algılamıyorlar, çabuk unutuyorlar. Öğretmen Ocak, Şubat, Mart öğretiyor, bu gün öğretiyor, yarın soruyor cevap yok. Nasıl öğretebilirim diye düşündüm. Bir şarkı yaptım. Öğretmen arkadaşıma söyledim. Materyalleri hazırladım. 12 aya ulaşacak şarkı yaptım. Hedef belirledim. Hatta akılda kalıcı olması için şarkının içinde muz geçiyordu. Muz da götürdüm. Bir haftada öğrenemedikleri ayları iki günde şarkıyla öğrendiler. Şarkı da süt geçiyordu, süt götürdüm. Yani müzikle öğrettiğim ayları kısa sürede öğrenip teneffüstü ayları şarkı olarak söylemeye başladılar. Çünkü çocuklar bizim geleceğimiz. Onların doğru yetişmesi çok önemli. Bu güzel söyleşi için size ve gazetedeki çalışma arkadaşlarınıza çok teşekkür ederim.