İSTANBUL - Çocuk istismarları arasında en zor açığa çıkarılanın ensest ilişki olduğunu vurgulayan Öğr. Gör. Barış Tuncer, komşuların ve tanıkların mutlaka harekete geçmesi gerektiğini dile getirdi. Tuncer, her dört çocuk istismarından birini oluşturan ensestin tespit edilmesinin ailelerin engellemesi yüzünden zor olacağını belirtti.

“VAKALAR ARTMIYOR DAHA GÖRÜNÜR HALE GELİYOR”

Tuncer, Adalet Bakanlığı tarafından daha önce yayınlanan ‘çocuğun cinsel istismarı suçu için açılmış davalar’ konusundaki istatistiklere göre de 2010 ile 2018 yılları arasında toplam 153 bin 250 yargılama yapıldığını aktardı. Çocuğun cinsel istismarı suçlamasıyla açılan dava sayısında 2018 yılında 2017’ye göre 2 bine yakın, yani yüzde 13’lük bir artış olduğuna işaret eden Tuncer, “Çocukluk dönemi cinsel istismar vakalarının yaklaşık yüzde 20-25’ini ensest vakaları oluşturuyor. Ensest vakaları artmaktan ziyade daha görünür hale geliyor. İnsanların bu konudaki bilgilerinin artması ve bilinçlenmeleri ensest vakalarının ortaya çıkmasına yardımcı oluyor” dedi.

VAKALARIN AÇIĞA ÇIKARILMASI ZOR

Tüm bilinç artışına rağmen ensest vakalarının açığa çıkmasının önünde halen çok ciddi engeller bulunduğunu vurgulayan Tuncer, “Vakaların büyük bir bölümü mağdurların ve çevresinin suçluluk ve utanma duyguları, toplumdan dışlanma korkuları nedeniyle uzun süre gizli kalıyor, ilgili kurumlara bildirim yapılmıyor. Bunun yanında ülkemizde çocuk cinsel istismarı konusunda yeterli sayıda araştırma yapılmaması ve devletin bu konuda ulusal düzeyde resmi istatistikler yayınlamaması ensest vakalarının yaygınlık ve düzeyine ilişkin bir tahminde bulunmayı güçleştiriyor” dedi.

Cinsel istismarın çocuklarda tespit edilmesi en zor istismar türü olduğuna dikkat çeken Barış Tuncer, “Çocukların cinsel istismarı türleri içinde de ensest vakaları tespit edilmesi en zor ve hem aile hem de çocuk açısından ifade edilmesi en zor istismar türü. Bu yüzden bu konu ile ilgili çalışmalar ve veriler de eksik kalıyor” diye konuştu.

AİLE İÇİ CİNSEL İSTİSMARIN İŞARETLERİ

Barış Tuncer, çocuğun aile içinde cinsel istismara uğradığının anlaşılmasına yardımcı olabilecek belirtilere ilişkin şunları söylüyor:

“Başka bir nedenle açıklanamayan korku, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, davranış sorunları, öfke tepkileri, karşı olma, karşı gelme bozuklukları, parmak emme ve tırnak yemek saldırganlık, bulantı, kusma, karın ağrıları, fobiler, uyku bozuklukları kaygı, depresyon, kız çocuklarının yetişkin erkekler veya erkek çocuklarının yanında tedirgin olmaları ve güvensizlik yaşamaları, okul başarısının düşmesi, değersizlik duyguları çocukların ensest vakalarında gösterdikleri tepkilerin başında sayılabilir.”

KOMŞU VE TANIKLAR NE YAPABİLİR?

 Barış Tuncer, ailelerin durumu gizlemeye çalışması halinde ensest mağduru çocuklar konusunda komşular ya da şüphe duyanların neler yapabileceğine dair şu değerlendirmelerde bulundu:

“İstismar mağduru çocuklar için adli süreç istismarın fark edilmesi veya istismar kuşkusunun doğması halinde, işlenen, işlendiğinden kuşkulanılan suçun bildirimiyle başlar. Bildirim, çocuğun kendisi, ailesi, bir yakını veya istismardan kuşkulanan kişiler tarafından doğrudan Cumhuriyet Savcılığına, kolluk kuvvetlerine, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın il müdürlüklerine veya çağrı merkezlerine yapılabilir. Başvuru merkezleri: ALO 183: Sosyal Destek Hattı, 155: polis, 156: Jandarma Çocuk ve Kadın Kısım Amirliği, en yakın kolluk kuvveti konumunda.”

ENSEST MAĞDURU ÇOCUK AİLEYE VERİLMEZ

Cinsel istismara maruz kaldığından şüphelenilmesi halinde çocuk hakkında cumhuriyet savcısının Koruyucu ve destekleyici tedbir talebi gereklidir şeklinde görüş bildirmesi sonrası ilgili mahkemenin acil koruma kararı alabileceğini belirten Tuncer, bunun yanında danışmanlık, eğitim, bakım ve sağlık tedbiri, velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması kararları da verilebileceğini söyledi. “Çocuk tekrar aileye verilmek zorunda değildir” diyen Tuncer, çocuğun koruma altına alınıp alınmayacağına, alınacaksa nasıl bir koruma ve bakım hizmeti olacağına, koruma kararının devamına ve kaldırılmasına başta Çocuk Mahkemeleri ve Çocuk Hakimi olmak üzere mahkemelerin ve hakimlerin karar verdiğini anlattı. Tuncer mevzuat uyarınca mağdur çocuklarla onları istismar eden ebeveynleri arasındaki kişisel ilişkinin sınırlandırılması ya da kaldırılması için de mahkemeye başvurulabileceğinin altını çizdi.

ENSESTTE CEZA YÜZDE 50 ARTAR

Çocuğu cinsel olarak istismar eden kişinin, üç yıldan sekiz yıla kadar hapisle cezalandırıldığını ifade eden Barış Tuncer, “Cinsel istismarın üst soy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısımı, evlat edinen, üvey baba kişiler tarafından yapılması halinde verilecek ceza yarı oranında artırılıyor” dedi. 

YASAL MEVZUAT YETERLİ AMA...

Türkiye’de tüm cinsel istismar türlerinde olduğu gibi ensest vakalarına karşı mücadele için de yasal mevzuatın yeterli olduğunu anlatan Tuncer, “Yasalar ve cezalar tam uygulandığı takdirde istismarcılar hak ettikleri cezayı çekeceklerdir. Ancak aile içi cinsel istismar, ensest vakaları ortaya çıkması çok zor vakalar. Ortaya çıkmadan uzun yıllar devam edebiliyor. Bu nedenle çocukları cinsel istismardan koruyacak önlemlerin alınması çok önemli. Çocuklara kendilerini cinsel istismardan nasıl koruyabilecekleri ve riskleri önceden fark ederek nasıl önlemler alabileceklerine ilişkin eğitimler ve bilgilendirme çalışmaları düzenlenmeli" diye konuştu. 

YETİŞKİNLE AYNI ODAYI PAYLAŞMAK

Ensest vakalarının oluşmasına ya da artmasına zemin oluşturacak faktörlere de değinen Barış Tuncer şöyle konuştu:

“Yetişkinlerin çocukla aynı yatağı ve odayı paylaşmaları, ailede üvey baba, kardeş gibi aile üyelerinin bulunması, annenin evi terk etmesi, aile bireylerinin psikiyatrik bozukluklarının olması, aile içinde alkol veya madde bağımlısı erkek bireyin varlığı, aynı ortamda yaşayan kalabalık aile olmak, ebeveynlerin birinde veya her ikisinde de ensest öyküsünün olması, annenin çalışması sebebiyle çocuğa babanın veya üvey babanın bakması gibi etkenler ensest vakaları için risk faktörleri arasında yer alıyor. Risk grubundaki aile ve bireylerin belirlenmesi ve gerekli önleyici tedbirlerin alınması, aile içi cinsel istismarın engellenmesinde çok daha etkili olacaktır.”