Avrupa ülkelerini Rus doğalgazına bağımlı kılacak olan Kuzey Akım-2 ve TürkAkım’dan rahatsızlık duyan ABD’nin, Azerbaycan doğalgazını Avrupa’ya pompalayacak olan TANAP-TAP’tan rahatsızlık duymaması mümkün değildir. 

Bu gelişmeyi hem TANAP-TAP, hem de ABD’nin beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu bağlamında değerlendirmek gerekir. 

TANAP-TAP’ın boru hatlarının, Türkmenistan ve Kazakistan’ın da katılımıyla  “TURAN Enerji Koridoru”na dönüşme olasılığı Rusya’yı, ABD’yi, İran’ı ve İsrail’i kaygılandırmaktadır. 65 ülkeyi birbirine bağlayarak Tarihi İpekyolu’nu “Bir Yol-Bir Kuşak” (Yeni İpekyolu) adıyla hayata geçirmeye çabalayan Çin’in de böyle bir gelişmeden mutlu olduğu söylenemez.

Ortadoğu’da estirilmeye başlanan Körfez Baharı da TANAP-TAP bağlantılı bir gelişmedir. Trump’ın damadı Kushner’in girişimiyle Suudi Arabistan’ın ve Körfez ülkelerinin Katar’a uyguladıkları ambargoyu kaldırmaları, yalnızca İran’ı yalnızlaştırma operasyonu değil, Doğu Akdeniz doğalgazını Avrupa’ya ulaştıracak TANAP’a paralel bir boru hattı için Türkiye’den “izin koparma” operasyonudur. EastMed’i hayata geçirmeye çalışan ülkelerle, TANAP-TAP üzerinden “Turan Enerji Koridoru” oluşturmaya çalışan Türk cumhuriyetleri arasında çok ciddi bir mücadele yaşanmaktadır. 

M. KEMAL SALLI

Rus doğalgaz şirketi Gazprom Export, “TANAP bize rakip değildir” demesine rağmen, Azerbaycan doğalgazını Avrupa’ya pompalayacak olan TANAP-TAP boru hatları, çeşitli nedenlerle hem Rusya’yı ile ABD’yi, hem de İran ve İsrail’i rahatsız etmektedir.  

Hatırlayacaksınız, Eylül ayında Yunanistan’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Pomoeo,  “TürkAkım’a hizmet veren bütün Türk şirketlerine yaptırım uygulayacaklarını” söylemişti.  Bu tehdidin devamında Almanya’nın KuzeyAkım-2 ve TürkAkım projelerini engelleme çabaları vardı. Pompeo, bu projelerin hayata geçirilmesi halinde, projelere destek veren ülkelerin CAATSA yaptırımları kapsamına alınacağını duyurmuştu. Türkiye bu tehditten payına düşeni almıştır. ABD yörüngesinde hareket etmeyi kabullenen Almanya ise, şimdilik gelişmeleri izlemektedir. 

TANAP-TAP KİMLERİ NEDEN RAHATSIZ EDİYOR?

Avrupa ülkelerini Rus doğalgazına bağımlı kılacak olan Kuzey Akım-2 ve TürkAkım’dan rahatsızlık duyan ABD’nin ve EastMed ortaklarının Azerbaycan doğalgazını Avrupa’ya pompalayacak olan TANAP-TAP’tan rahatsızlık duymaması mümkün değildir. Mısır, İsrail, Yunanistan, KRY, İtalya, Ürdün ve Filistin’in Türkiye’yi dışlayarak oluşturdukları Kahire merkezli EastMed Forumu, Doğu Akdeniz’den çıkaracakları doğalgazı Avrupa’ya pompalamayı planlıyorlar. Uyguladığı silah ambargosunu kaldırarak Güney Kıbrıs’a yerleşen ABD ve AB bu oluşumda “gözlemci”. 

O nedenle, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan 44 günlük çatışmanın nedenlerini ve Moskova’nın öncülük ettiği ateşkes anlaşmasının olası sonuçlarını, arka planındaki küresel dinamiklerle,  çok yönlü irdelemek gerekiyor.  

Kafkasya’da, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanmış olan bu hareketlenme, yalnızca, Rusya'nın ve ABD'nin TANAP-TAP'ın devreye girecek olmasından duydukları rahatsızlıkla sınırlı değildir. 

Bu hareketlenmeyi hem TANAP-TAP enerji koridoru, hem de ABD’nin beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu bağlamında değerlendirmek gerekir. 

TANAP-TAP’ın boru hatlarının, Türkmenistan ve Kazakistan’ın da katılımıyla  “TURAN Enerji Koridoru”na dönüşme olasılığı Rusya’yı, ABD’yi, İran’ı ve İsrail’i kaygılandırmaktadır. 65 ülkeyi birbirine bağlayarak Tarihi İpekyolu’nu “Bir Yol-Bir Kuşak” (Yeni İpekyolu) adıyla hayata geçirmeye çabalayan Çin’in de böyle bir gelişmeden mutlu olduğu söylenemez.

TANAP-TAP NELERİ DEĞİŞTİRECEK? 

30 Eylül 2020 tarihli ve “Hedef TANAP mı?” başlıklı yazımızda, ”TANAP-TAP neleri değiştirecek, hangi ilişkilerin gelişmesine ya da dinamitlenmesine neden olacaktır?” diye sormuştuk. Yaşanan gelişmelerle sorumuz yanıtını bulmaktadır. 

Ardahan’dan sınırlarımıza girecek olan TANAP, 20 ilimizden geçerek Edine’nin İpsala sınırında, Avrupa ülkelerine doğalgaz pompalayacak olan TAP Doğalgaz boru hattına bağlanacaktır. TANAP, 19 kilometresi Marmara deniz geçişi olmak üzere 1850 kilometredir. Bu 1850 kilometrelik boru hattının çeşitli noktalarında kompresörler ve ölçüm istasyonları olacaktır.  

ABD, Avrupa ülkelerini Rus doğalgazına bağılı olmaktan kurtarabilmek amacıyla, kaya gazı desteği yanı sıra, Doğu Akdeniz’in derinliklerinden çıkarılacak doğalgazı da en kısa zamanda, Girit ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya pompalamayı planlıyor. Fakat, ABD’nin ve İsrail’in ayrı ayrı sahiplenmeye çalıştıkları bu plan, hem zaman gerektiriyor, hem de oldukça pahalı. 

Ortadoğu’da estirilmeye başlanan “Körfez Baharı” da TANAP-TAP bağlantılı bir gelişmedir. Trump’ın damadı Kushner’in girişimiyle Suudi Arabistan’ın ve Körfez ülkelerinin Katar’a uyguladıkları ambargoyu kaldırmaları, yalnızca İran’ı yalnızlaştırma operasyonu değil, Doğu Akdeniz doğalgazını Avrupa’ya ulaştıracak TANAP’a paralel bir boru hattı için Türkiye’den “izin koparma” operasyonudur. EastMed’i hayata geçirmeye çalışan ülkelerle, TANAP-TAP üzerinden “Turan Enerji Koridoru” oluşturmaya çalışan Türk cumhuriyetleri arasında çok ciddi bir mücadele yaşanmaktadır.

Bugün TürkAkım hattı nedeniyle Türkiye’yi, Kuzey Akım-2 hattı nedeniyle de Almanya’yı  tehdit eden ABD, yarın çok ilginç tekliflerle kapımızı çalabilir.. Fakat, Yeni İpekyolu’nun en önemli geçitleri olan Türkiye ile Azerbaycan’ı artık hayata geçirilmiş olan TANAP-TAP’a destek vermekten vazgeçirmek mümkün olmayacağını çokiyi bilen ABD, geleceğe ilişkin planlarını, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile ortaklık üzerinden kurmaktadır. Çünkü, 2019’da enerji bakanlığı koltuğuna taşıdıkları Kostis Hatzidakis sayesinde, Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’deki haklarını büyük ölçüde ele geçirmişlerdir. ABD’nin, Yunanistan’ın doğalgaz ihtiyacını da büyük ölçüde karşılayacak olan TAP boru hattı hakkındaki tutumu da merak edilmektedir. 

RUSYA NEYİN PEŞİNDE?  

Rusya da, ABD ile yaşadığı gerginlikten yararlanarak, Türkiye’yi biraz daha NATO dışına çekecek manevralar yaparken, Karadeniz’i “dalgalandırmakta”, Türkiye’nin keşfettiği alanlardan doğalgaz çıkarmasını engellemeye çalışmaktadır.  Rusya’nın, TANAP-TAP’tan rahatsız olmadığını söylemesine rağmen, Avrupa pazarını kimseyle paylaşmak istemediği biliniyor.   

Müttefikimiz, NATO ortağımız ABD ile komşumuz ve Astana Süreci ortağımız olan Rusya’nın Türkiye’yle olan ilişkilerini çok doğru olarak test etmek ve bu test sonuçlarına göre politikalar geliştirmek durumundayız. Yeni bir dünya düzeninin kurulmaya çalışıldığı bir süreçte her ülke, herşeyden önce, kendi çıkarlarını ve kendi  geleceğini düşünmektedir. 

Bölgesel ve küresel hedeflerimizi yaşanmakta olan gelişmeler çerçevesinde oluşturmak durumundayız.  

RUSYA ANAŞMAYI İHLAL EDİYOR

1 Ocak günü, Azerbaycan doğalgazının TANAP ve TAP üzerinden Avrupa’ya pompalanmaya başladı haberinin hemen ardından, Karabağ’da anlaşma bağlamında barış gücü bulunduran Rusya’nın anlaşma koşullarını aştığına ilişkin haberler duyulmaya başlandı. Çok duyarlı bir konu olması açısından, ayrıntıları kesinleşmeden medyaya yansıması istenmeyen gelişmeler, Karabağ’a taraflar arsında bazı rahatsızlıkların yaşandığına işaret ediyor. 

Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında 9/10 Kasım’da Dağlık Karabağ’daki çatışmaların durması için imzalanan üçlü anlaşmanın ardından, bölgeye Rus barış gücü birlikleri konuşlandırılmıştı. 9/10 Kasım 2020 tarihli anlaşmaya göre, 1960 askerden oluşacak Rus barış gücü özellikle Laçin Koridoru’nu kontrol edecekti. “10 Kasım” ve “1960 asker” mesajları “can sıkıcı” olarak değerlendirilmişti. 

TANAP-TAP HATLARI NEDEN İSTENMİYOR?

30 Aralık’tan itibaren Azerbaycan doğalgazı, TANAP ve TAP boru hatları üzerinden Avrupa’ya pompalanmaya başlandı. Önce Azerbaycan’ın, Avrupa’ya doğalgaz pompalamaya başlamasından duyduğumuz sevinci paylaşmak isteriz. Çok duyarlı bir konu olduğu için, bu mutlu ve tarihi olayı, Türkiye ile Azerbaycan’ı küresel çapta önemli bir enerji tedarikçisi konumuna yükselten TANAP-TAP’ın hayata geçirilmesini düşlediğimiz coşkuyla kutlayamadık. Çünkü, Azerbaycan doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa coğrafyasına ulaştırılması, Rusya’nın olduğu kadar ABD’nin de, İran’ın da, İsrail’in de hoşuna gitmemişti.

Doğu Akdeniz’in derinliklerinden yalnız ya da ABD ile birlikte çıkaracağı doğalgazı Girit ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya pompalamayı ve AB ülkelerini doğalgaz konusunda kendilerine bağımlı kılmayı düşleyen İsrail’in de bu gelişmeden mutlu olduğu söylenemez. 

Azerbaycan ve Türkiye’den “TANAP’a sen de katıl” daveti almayan İran’ın da, Azerbaycan doğalgazının Türkiye coğrafyası üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmış olmasından sevindiği söylenemez. 

TANAP-TAP “TURAN ENERJİ KORİDORU”NA DÖNÜŞEBİLİR Mİ?

Görüldüğü gibi, Türkiye ve Azerbaycan ortaklığını küresel çapta önemli bir enerji tedarikçisi konumuna yükselten TANAP’ın hayata geçirilmesi başarısını,  düşlediğimiz coşkuyla kutlayamadık. Şimdilik, iki kardeş ülkeye kazandırdığı ekonomik kazançla övünürken, üretebileceği siyasi sonuçları da dikkatle izleyeceğiz. Çünkü, ne kadar sessizce hayata geçirilmiş olsa da, TANAP ve TAP doğalgaz boru hatları, üretebileceği olası ekonomik ve siyasi sonuçlardan dolayı, hem bölgesel hem de küresel çapta bazı gelişmeler yaşanmasına neden olacaktır.  

TANAP-TAP boru hattı, Avrupa’yı Rus doğalgazına bağımlı olmaktan kurtarıp kendi ürettiği kaya gazına bağımlı kılmayı hedefleyen ABD’nin bu planını boşa çıkarabilecek bir gelişmedir. 

TANAP-TAP boru hattı, Doğu Akdeniz’den çıkaracağı doğalgazı Girit ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya pompalama planları yapan ABD ve İsrail’i de rahatsız etmiştir. 

TANAP-TAP boru hattı, Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan İran’ın da, pazar kaybı nedeniyle, hiç hoşuna gitmemiştir. 

TANAP-TAP boru hattı, Türkmenistan ve Kazakistan’ın da katılımıyla, Türkistan coğrafyasının, sahip olduğu enerji kaynaklarını aracısız pazarlayabildiği “Turan Enerji Koridoru”na ya da “Yeni Enerji İpekyolu”na dönüşebilme potansiyelinden dolayı, enerji kaynaklarını ve dağıtım yollarını kontrolü altına alarak küresel liderlik hesapları yapan devletleri kaygılandıran bir gelişmedir. 

“Yeni Enerji İpekyolu” ya da “TURAN Enerji Koridoru”na dönüşme olasılığı nedeniyle TANAP-TAP boru hattı, bölgesel ve küresel aktörlerin yakından izledikleri, küresel enerji dengelerini altüst edebilecek bir oluşumdur.